Muş'ta “İslam Ahlak Esasları ve Felsefesi” konuşuldu
Muş Özgür-Der aylık seminerlerine “İslam Ahlak Esasları ve Felsefesi” başlıklı konuyla devam etti.
Eğitim-Bir Sen salonunda 8 Ocak Pazar günü Kur’an tilavetiyle başlayan seminer İzzet GÜLAÇAR tarafından sunuldu.
İslam Ahlak Esasları ve Felsefesi başlıklı seminerde İslam kültür-medeniyet havzası içerisinde felsefî ahlâk düşüncesinin ortaya çıkışı, bu düşüncenin temel kavramları olan erdem-erdemsizlik, mutluluk, haz-elem, yetkinlik ve ahlâka ilişkin diğer kavram ve problemler, Kindî, Ebubekir er-Razi ve Fârâbî özelinde ele alındı. Ahlâk meselesinin güncel bir okuması da yapıldı.
İslam ahlak düşüncesinin felsefî kaynakları ele alındı. İslam kültür ve medeniyetinin kendi iç dinamiklerinden kaynaklı bazı problemlerin yanısıra kadim hikemî gelenek ve Yunan kaynakları üzerinde durularak meseleye tarihsel bir çerçeve oluşturuldu.
İslam filozoflarının ahlak düşüncelerinin onların felsefe tasavvurundan bağımsız olmadığının vurgulandığı sunumda İslam filozoflarının felsefe tasavvuru şu şekilde ifade edildi: İslam filozofları felsefeyi, “insana özgü yetkinliğin ve mutluluğun gerçekte ne olduğunu bildiren, ona ulaşmanın yolunu gösteren ve kişiye kendisi vasıtasıyla elde edilecek karakter ve melekeleri kazandıran en güvenilir bir yol olarak telakki etmektedirler.”
Klasik dönem İslam felsefesinde Kindî ve Ebubekir er-Razi’nin “üzüntüden kurtulma” üzerine kurdukları ahlâk anlayışları bu filozofların meseleyi ele alış biçimleri özelinde tartışıldı. Bu bağlamda üzüntü, haz-elem, akıl-heva ilişkileri bağlamında temellendirilen bu ahlak öğretisi, modern dönem insanının yaşadığı tüketim çılgınlığına karşı bir uyarıcı ve hatırlatıcı olma imkanını barındırmaktadır.
Farabî’nin temellendirmesiyle İslam ahlâk düşüncesi içerisinde tartışılan diğer bir ahlak teorisi olan mutlulukçu ahlâk anlayışı tartışıldı. İradenin metafizik bir ilkeye dayanarak ve yine metafizik bir gayeye yönelerek eylemde bulunması bu öğretinin temel referansı olduğu tartışıldı. Böyle bir metafizik ilkenin ve gayenin varlığı insanın eylem ve tercihlerini anlamlı kılmaktadır. Eyleme kaynaklık eden ve sonuçta erdem denilen iyi fiillerin ortaya çıkmasını sağlayan bu metafizik ilke ve gaye, insan iradesini her türlü pragmatist yönelime ve sorumsuzluğa karşı korumaktadır. Neticede bu dünyada bilfiil tecrübe edilemeyen mutluluk erdemler sayesinde öte âlemde elde edilebilir bir duruma gelmektedir.
Soru- cevap faslıyla program son buldu.