Muş Özgür-Der’den “Ümmetin Sorunları ve İslami Duruşumuz” Paneli
Muş Özgür-Der’in tertip ettiği “Ümmetin Sorunları ve İslami Duruşumuz” başlıklı panel, Muş Öğretmenevi’nde gerçekleştirildi.
Haksöz Haber
Özgür-Der kurucu başkanlığını yapmış olan Hülya Şekerci ve Diyarbakır Özgür-Der Başkanı Murat Koç'un konuşmacı olarak katıldığı "Ümmetin Sorunları ve İslami Duruşumuz" adlı panel, Muş Öğretmenevi'nde Burhan Taşkaya'nın moderatörlüğünde gerçekleştirildi.
Ümmet kelimesinin Kur'anî çercevesini ortaya koyduktan sonra Koç, İslam ümmetinin parçalanmışlığına rağmen, Suriye'de muhaliflerin, Mısır'da darbe karşıtlarının vs. çabalarının İslami harekeket açısından umut verici olduğuna işaret etti.
Ardından, Türkiye'deki Müslümanların sorunlarına ve doğru tutumlarına işaret eden Koç, yaklaşık bir asra yaklaşan ve adına "Kürt Sorunu" denilen meselenin çözümü için özellikle 2010'dan sonra oldukça cesur kimi adımlar atıldığını söyledi. Son yıllarda siyaset alanında yaşanan kapsamlı değişim, vesayetin geriletilmesi, sivil siyasetin güçlenmesi, özgürlük alanlarının genişlemesi sayesinde senelerce şiddet sarmalına mahkûm edilen "Kürt Sorunu"nun da siyasi yollarla çözümü için müspet çabalar ortaya konduğunu belirten Koç, sözlerini şöyle sürdürdü:
"Türkiye'de Kürtlerin kimliğe dayalı haklarının genişlemesi, Kürt etnik kimliğinin kabullenilmesi, inkârın ve asimilasyonun son bulması adına AK Parti hükümetinin yaptıkları yadsınamaz. 2005'ten itibaren on yıl boyunca sorunu çözmek için büyük riskler üstlendi. Kürt sorununun çözümü konusunda, cahili sapkın anlayışları ve partizanca tutumları geride bırakmadan adil bir duruş sahibi olmak çok zordur. Farklı kesimlerin çözüm ezberlerini tekrarlayarak ya da iki taraftan birinin uluşçuluğuna ram olarak çözümü dilemek yerine Rabbimizin bizden istediği gibi adil ve istikamet sahibi olarak hak ve adalet için mücadele etmek en doğru olandır.".
*****
Murat Koç'un sunumunun ardından diğer panelist Hülya Şekerci, Ümmetin sorunlarını iki ana başlıkta değerlendirerek, birincisinin İslam coğrafyasının emperyalistler tarafından işgal edilmesiyle oluşan sorunlar, ikincisini ise İslam dünyasının iç sorunları olarak maddelendirdi.
Emperyalizmin yalnızca topraklarımızı suni sınırlara ayırıp bölmediğini, ulus fikri ve laiklik virüsünü bu topraklara yaydıklarını ifade etti. Hem ulus, hem de laiklik anlayışının İslam diniyle taban tabana zıt olduğunu belirten Şekerci, kültürel emperyalizmin bu topraklarda derin yaralar açtığını söyledi.
Genellikle İslam dünyasının sorunlarını dış faktörlerde arama eğiliminin baskın olduğunu ancak iç sorunlarımızı göz ardı eden bu değerlendirmenin eksik olacağını vurgulayan konuşmacı iç sorunlarımızdan bazılarını aktardı. Bunlardan birinin Kur'an'ı "hayatımızın belirleyeni" kılmamak olduğunu söyleyen Şekerci, son dönemlerde bu konuda önemli mesafeler katedildiğini belirtti. Bununla birlikte entelektüel birikimin tek başına yeterli olmadığını Kur'an ve Sünnet'i kelami konulara malzeme yapmak için değil, hayatımıza rehber kılmak için öğrenmek gerektiğini vurguladı. Örneğin tefsir çalışmalarında Tebbet Suresi işlendiğinde Ebu Leheb anlatılırken günümüz diktatörlerinden bahsetmemenin eksiklik olacağını söyledi.
Ümmetin sorunlarını yaşadığımız ülkeden somut örneklerle açıklayan Şekerci, 28 Şubat darbe döneminde yaşanan sorunlar ve buna karşı gösterilen sinik, uzlaşmacı tutumun, kimlik sahibi Müslümanlar için iki taraflı zorluk çıkardığını anlattı. Bir yandan askeri vesayetin zorba uygulamalarıyla mücadele ederken, bir taraftan da bazı geleneksel anlayışların olumsuzluklarıyla karşı karşıya geldiklerini vurgulayan konuşmacı devraldığımız sağcı, muhafazakâr kimlikle mücadele etmenin gerekliliğine dikkat çekti.
Aynı şekilde kadın konusuna yaklaşımdaki feminizm ile gelenekçilik arasında gidip gelen yaklaşımın, ümmetin sorunlarının hangi zeminde yaşandığının anlaşılması için iyi bir örnek olduğunu söyleyen Şekerci, bu konudaki ifrat ve tefrit anlayışlarına dikkat çekerek kadının İslami mücadelede yer almasının önüne set vuran anlayışlardan sıyrılmamız gerektiğini söyledi.
Yaşadığımız süreçte Müslümanların bağımsız İslami kimliklerini korumalarının önemine dikkat çeken konuşmacı ne yapılıp edilen her şeyi kabullenmek ne de muhalif olmak adına Müslümanların hayrına yapılanların yok sayılabileceğini ifade etti.
*****
Dinleyicilerin sorularının cevaplanmasının ardından her iki konuşmacı da kitaplarını imzaladılar.