Mescid-i Aksa davası ve sorumluluklarımız
Muş Mescidi Aksa Platformu tarafından 4 Kasım Cumartesi günü “Mescidi Aksa Davası ve Sorumluluklarımız” adıyla geniş katılımlı bir konferans düzenlendi.
Konferansın amacı Hamas’ın 7 Ekimde gerçekleştirdiği Aksa Tufanı operasyonunun ardından İşgalci İsrail Terör Devletinin Gazze’de gerçekleştirdiği katliama karşı Gazze halkının direnişinin dayandığı bilinci konuşmaktı. Konferansın konuğu Yeni Şafak yazarı Taha KILINÇ’tı.
Program Mustafa İLCİ hocanın Kur’an tilaveti, Masum EMİNOĞLU’nun selamlama konuşması ve Muş il müftüsü İbrahim Halil DEMİR’in kısa bir sunumuyla başladı. Ardından Taha KILINÇ söz aldı.
KILINÇ müslümanların Mescid-i Aksa’yı Allah’a imanın ve müslüman olmanın bir sonucu olarak dert ettiğini ve bu meselenin inancımızın bir yansıması olarak tarihi bir bilince oturtulması gerekliliği vücubunca ele alınmasının elzem olduğunu vurguladı. Bu manada Mekke, Medine Müslümanlar için ne ifade ediyorsa Mescid-i Aksa da Müslümanlar için aynı şeyi ifade ettiğinin bilinmesi gerektiğinin altını çizdi. Konuşmayı dört soru-cevap üzerinde inşa etti. Konuşmada yönelttiği sorular;
1. Neden ilk kıblemiz Kâbe değil de Mescid-i Aksa olmuştur?
O dönemde Mescid-i Aksa’nın temellerine kadar yıkıldığını, bir bina olarak var olmadığı halde yeryüzünde inşa edilen ilk mescit, İslam tarih şuurunun yeşerdiği bir coğrafya ve İslam-küfür mücadelesinin tüm tarihi serüveninin yaşandığı bir mekân olmasının bu sorunun cevabının olabileceğini belirtti.
2. Neden hicret Taif’e değil de Yesrib’e olmuştur?
Malum olduğu üzere Taif Mekke şehriyle aynı vasıflara sahip, Araplardan oluşan bir yapıya sahipti. Taif’e hicret gerçekleştirilmiş olsa farklı insan ve kültürlerle karşılaşmak mümkün olmayacakken Yesrib (Medine) farklı inançta insanların yer aldığı ve Kur’an’da çok yoğun bir şekilde uzun tarihi ile ele alınan Yahudilerin yaşadığı bir yerdi. Aynı zamanda farklı bir coğrafyada istenilen yeni yapıyı kurmak daha özgün sonuçlar doğururdu.
3. Peygamber Efendimiz neden miraca çıkarken direk gökyüzüne değil de önce Mescid-i Aksa’ya uğrayıp sonra miraca yükselmiştir?
Kudüs daha önce Neredeyse tüm peygamberlerin uğrak yeri olduğu bir mekândı. Orası müslümanlar için bir şiar ve daha önceki tevhid ehliyle buluşma mekanı ve İslam’ın tüm coğrafyada neşv-ü nema bulmasını sağlayacak bir istasyondu. Resullullah (as)’ın tüm peygamberlere namaz kıldırdığı ifadesinin arkasında yatan Tevhid geleneğinin cem olduğu bir mübarek yerdi.
4. Niçin Kuran-ı Kerimde Yahudiler hakkında çok bahsedilmiştir?
Yahudiler çok uzun bir tarihe ve sistematik dini anlayışa sahip bir kavim ve Müslümanların sosyal ve siyasal olarak ciddi dersler çıkaracağı bir vetireye sahipti. Bu kavmi ve yaşadıklarını anlamak Müslümanların gelecek perspektifine katkı sunacak ve onların işlediği birçok hataya, günaha, sapma ve sapkınlığa duçar olmalarını engelleyecek olması Kur’an’ın bu vizyonu oluşturmasının nedenlerinden birkaçı olarak sayılabilir.
Bugün ümmetin Filistin meselesine destek olmasının ilk şartı bu şuurun oturtulması ve İsrail’in tarihte olduğu gibi bugün de bir küçük parantez olduğunu fark etmesi gerekiyor. Tüm Peygamber, fatih ve komutanların Filistin’i, Mescid-i Aksa’yı kurtarmanın ana gündemi olduğu bilinmelidir. “Amellerin makbulü az olsa da devamlı olanıdır” hadisinde de zikredildiği gibi Filistin’e desteği sürekli hale getirmek bu konuda elden ne geliyorsa yapmak gerektiğini vurguladı. En önemli hususlardan birinin ise nitelikli ve işini en iyi yapan, parmakla gösterilen Müslüman profiline sahip olmak olduğunu vurgulayarak bizim, çocuklarımızın ve çevremizin bu vasata sahip olmamız için gayretleri çoğaltmak gerektiğini vurguladı.
Program Mustafa Etuş hocanın duasıyla son buldu.