“İslam düşüncesi: Konusal ve kavramsal çerçeve”

“İslam düşüncesi: Konusal ve kavramsal çerçeve”

17Aralık Pazar günü Memur-Sen seminer salonunda İzzet Gülaçar tarafından “İslam Düşüncesi: Konusal ve Kavramsal Çerçeve” konulu bir seminer verildi.

İzzet Gülaçar tarafından yapılan sunumda kısaca aşağıdaki konulara değinildi:

“Marshall Hodgson İslam’ın Serüveni adlı eserinde şu ifadeleri kullanmaktadır. Kur’an’da Müslümanlar “insanlar için ortaya çıkarılmış, iyiliği emreden, kötülükten alıkoyan, Allah’a inanan, en hayırlı ümmet” olduklarına temin edildiler. Samimi insanlar bu haberi tüm dünya tarihini ona uygun bir şekilde biçimlendirmeye çalışacak ciddiye almışlardır. İslami inancın tesisinden sonra Müslümanlar, zamanla kendi ibadet ve akideleri kadar kurumları, sanat ve edebiyatı, ilim ve fenni, sosyal ve siyasi teşekkülleri ile de bu inancı taşıyan yeni bir düşünce vücuda getirdiler.” Bir din olarak İslam’ın dünya tarihi içinde etkin bir yer edinmiş olmasına vurgu yapan bu ifadeler entelektüel bir gelenek olarak İslam düşüncesinin de kurumlar, sanatlar ve ilimler olarak vücuda gelmesini dikkatlere sunmaktadır. Böylece İslam düşüncesinin hayatın dinamik akışı içerisinde, soru ve sorunlarla yüzleşerek, meydan okumalara karşı cevap üreterek gelişmiş bir gelenek olduğu tartışmasız bir durumdur.

Felsefe, kelâm gibi İslam düşünce gelenekleri ortaya çıkmış oldukları zamanın şartları ve gereklerine mutabık bir gelişim seyri göstermiştir. Klasik dönem İslam düşüncesinde ele alınan konuları kendi gerçekliği ve şartları içerisinde okuduğumuzda İslam düşüncesinin bir cevap ve imkân olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bugün İslam düşüncesini “tarih”ten ibaret görerek tarihin belli bir döneminde varlık göstermiş bir vakıa olarak okumak İslam düşüncesinin “cevap veren” dinamik yönünü göz ardı etmek olacaktır. İslam düşüncesi dün olduğu gibi bugün de zamana ve mekâna nüfuz edecek, modern meydan okumalara karşı cevap verebilecek durumdadır. Önemli olan modern dönem Müslümanının zamanının tanığı bir ibnu’l-vakt olarak karşı karşıya kaldığı durumları okuyabilecek zihni inşa etmesi ve ebu’l-vakt olarak da zamanın üstüne çıkabilecek tekliflerinin olmasıdır.”

Seminer katkı, soru ve cevapların ardından sona erdi.

mus-20231219-02.jpg

Önceki ve Sonraki Haberler