"Kur’an Neslini İnşa Sorumluluğu"
Özgür-Der Ümraniye Şubesi’nin her 15 günde bir Cumartesi günleri düzenlediği seminerlerden dördüncüsü olan "Kur’an Neslini İnşa Sorumluluğu" başlıklı panel 21 Nisan Cumartesi akşamı Çamlıca Sabahattin Zaim Eğitim Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Özgür Der Ümraniye Şubesi'nin her 15 günde bir Cumartesi günleri düzenlediği seminerlerden dördüncüsü olan "Kur'an Neslini İnşa Sorumluluğu" başlıklı panel 21 Nisan Cumartesi akşamı Çamlıca Sabahattin Zaim Eğitim Merkezi'nde gerçekleştirildi. Oturum başkanlığını Kenan Levent'in yaptığı panelin konuşmacıları; Mehmet Pamak ve Ramazan Kayan oldu.
Oturumu yöneten Kenan Levent'in konuyla ilgili kısa bir giriş konuşmasından sonra ilk sözü Ramazan Kayan'a verdi.
Ramazan Kayan, Ankebut Suresinde geçen "İnsanlar "İman ettik" demekle bırakılıp da imtihan edilmeyeceklerini mi sandılar?" ayetini hatırlatarak Müslümanların yaratılış amacı olan ve varoluşunun gereği imtihan ile karşı karşıya olduğu, Müslümanların tüm insanlara karşı sorumluluklarının olduğunu, onların hayrına, yararına gayret etme zorunluluklarının bulunduğunu belirttikten sonra Kur'an neslini inşa ile sorumlu olan biz Müslümanların, Allah'ın ayetleri ile bunu nasıl gerçekleştireceklerini dört ayet ile özetleyerek anlattı.
Birinci ayet olarak Hac Suresinin 74.ayetini zikreden Kayan, burada tevhidi çizgide sahih bir duruşu sergileyemeyenlerden bahsedildiğini, tevhide şirk bulaştırmadan sağlam bir imana kavuşmadan ileriki safhalara geçemeyeceğini, Kur'an neslini inşa etme iddiasında olan Müslümanların dikkat etmeleri gereken ilk hususun tevhid olduğunu ve Yusuf Suresinin 106.ayetini de ("Onların pek çoğu Allah'a şirk koşmadan iman etmezler" ) buna en somut örnek olduğunu belirtti.
İkinci husus olarak Bakara Suresinin 121.ayetini zikreden Ramazan Kayan, "tilavetin hakkını verenler" ile salt kuru bir okuma değil okunulan ayetlerin gereğini yapma, vahyin hakkını verme demek olduğunu söyledi. Bir çok hafız yetişmesine ve yine binlerce insanın Kur'anı okumayı öğrenmeye çalışmasına rağmen tilavetin hakkını veremediğini bu okumaların ya anlamı idrak etmekten uzak okumalar olduğunu belirtti.
Üçüncü husus olarak takvanın hakkını vermenin önemine değinen Kayan, Ali İmran Suresinin 102. ayetinde Allah'ın takvanın hakkını vermenin önemine dikkat çektiğini hatırlattı. ("Ey iman edenler! Allah'a karşı gelmekten nasıl sakınmak gerekirse öylece sakının. Ona lâyık olduğu tazimi gösterin ve ancak O'na teslim olan müslüman olarak can verin" Ali İmran 102)
Dördüncü ve son husus olarakta Hac Suresinin 78. ayetinde geçe "hakkıyla cihad etmek" bölümüne değinen Kayan, cihad kavramının günümüzde saptırıldığını, basite indirgendiğini de vurguladı.
Son olarak Hadid suresinden 27.ayetini hatırlatan Ramazan Kayan, Kur'an'ı inşa sorumluluğu taşıyan bizlerin bunun hakkını vermemiz gerektiğini aksi halde ayette geçen "hakkıyla riayet etmediler" sözüne matuf olacağımızı sözlerine ekledi.
Mehmet Pamak ise, konuşmasında: Rabbimizin vahiyle tarihe ve topluma müdahale etmekte ve insanların kurtuluşu için bir fırsat tanımakta olduğunu, Resul'ün vahiy mesajı ile örnek bir Kur'an nesli oluşturduğunu, Bizlerinde ancak Resul'ü örnek alarak bunu gerçekleştirebileceğimizi belirtti. Peygamberin Mekke'de imanından taviz vermeyen onurlu bir kadro ile Medine devlet olduğunu hatırlatan Pamak, bizlerin o günkü öncü örnek kadrodan ne gibi eksikliklerimiz olduğunu Şehid Seyyid Kutup'tan alıntı yaparak açıkladı. Kutub'un 3 husus üzerinde durduğunu, bunlardan ilkinin, Doğrudan Kur'an'dan belendiğini, araya başka kaynak girmediğini, daha sonra bir çok kültür ve geleneğin İslama karışması neticesinde Kur'an dan uzaklaşıldığını.
İkinci olarak, ilk nesil Kur'an neslinin Kur'an'ı yaşamak, yaşamlaştırmak için okuduğunu, vahiye bu gaye ile yaklaştığını ve gereği gibi okuduklarını, mesajı anlama ve ulaştırma çabası içinde olduklarını, konjoktürel rüzgarların etkisine kapılmadan gerektiğinde bedel ödemekten kaçınmadıklarını aktardı.
Pamak, Seyyid Kutup'un son tespiti olarakta; o dönemki Müslümanların cahiliyeden tümüyle sıyrılıp İslam'a öyle girdiğini, zihni olarak tüm cahiliyeden hicret ederek İslam'a girdiklerini bugün ise cahiliyenin çok daha büyük ve yaygın olduğunu, bu ayrışmayı Müslümanların bugün net bir biçimde maalesef yapamadıklarını belirtti.
Sahih bir din anlayışı ile güzel bir örneklik sergileyerek tevhidi kimliğe sahip tüm Müslümanların Kur'an neslini inşa etmekle sorumlu olduğuna dikkat çeken Pamak, Kur'an'ı bir bütün olarak algılamak gerektiğini, O'nu parçalamamak gerektiğini, Kur'an bütünlüğünden koparılmış ibadetlerin amacına ulaşamayacağını, hayatın bütün alanlarını Allah'a tahsis etmenin önemine de değindi.
Kur'an ile birlikte Müslümanlara şeref indiğini fakat Müslümanların şerefi başka yerlerde aradığını, ayette Allah'ın "onlarla Kur'an'la cihad edin" buyurduğunu, bizim bunu terk ettiğimizi yeniden Kur'an'a sarılarak, Kitab'ı yaşamlaştıran ilk dönem nesil gibi bizlerinde bu nesli oluşturmamızın hayal olmadığını belirten Pamak, cahiliyeye karşı çıkarken kendi tevhidi cemaatimizi oluşturup burada doğru olan tavrı, davranışıda sergilemek zorunda olduğumuzu söyledi.
Panelin ikinci turu ise dinleyicilerden gelen sorulara, konuşmacıların verdiği cevaplarla son buldu.