"Müslümanlar; Muhalif Tutumdan, Devleti Sahiplenmeye mi?"
Bahadır Kurbanoğlu Bu hafta sonu Özgür-Der Ankara Şubesinde "Müslümanlar ve siyasi talepleri; Muhalif tutumdan, devleti sahiplenmeye mi?" konulu bir sunum yaptı.
İslami mücadelede Türkiye'deki Müslümanların 1974'lerden bu güne kısa bir değerlendirmesini yapan Bahadır Kurbanoğlu İslami mücadelenin geçmişten bu güne dünyanın birçok coğrafyasında süregeldiğini, bu kadim mücadeleyi belli bir coğrafya ile sınırlamanın yanlış bir yaklaşım olacağını vurguladı.
İslami mücadeleyi, sadece Türkiye'deki Müslümanlar ve onların siyasal talepleri olarak değerlendirmek eksik bir değerlendirme olur diyen Bahadır Kurbanoğlu özetle şu noktalarda değerlendirmelerde bulundu; Dünya Müslümanları Kur'an ve Kur'an'a dayalı kaynaklar, hadis, sünnet ve tarih okumalarında az ya da çok birbirlerinden etkilenmişler ve bunu mücadelelerine yansıtmışlardır. Binaenaleyh Türkiye'deki Müslümanların siyasi talepleri ile Mısır'daki, Mısır'daki Müslümanların siyasi talepleri ile Tunus'taki, ya da Tunus'taki Müslümanların siyasi talepleri ile Suriye'deki Müslümanların siyasi talepleri aşağı yukarı aynıdır ve aynı olmuştur. Sadece zaman zemin ve konjoktürel farklar hareket tarzlarında, siyaset oluşturmalarında bazı farklılıklar meydana getirmiştir ki bu zaden doğal olandır.
28 Şubat sürecinden sonra Türkiye'de birçok gelişmenin yanı sıra siyasette de bir çok değişim yaşanmış Kapatılan refah partisi kadrolarından ayrılanlar Ak Parti adıyla yeni bir parti kurmuş başına da Recep Tayyip Erdoğan geçmiştir. Ak Parti kurulduğu ve seçimlerde birinci parti olarak çıkarak iktidar olduğu günden bu güne Türkiye'de değişmesi hayal bile edilemeyen birçok şeyi değiştirmiş, Uygulanması zor birçok şeyi uygulamaya koymuştur.
Müslümanların yıllarca mücadelesini verdikleri bazı alanlarda Müslümanların dayatmasıyla toplum lehine birtakım kazanımlar da ortaya çıkmıştır. Üniversitelerde, kamu kuruluşlarında ve lise düzeyinde okullarda Başörtüsü yasağının kalkması, yıllardır kan ve göz yaşına sebep olan Kürt sorununun çözüm süreciyle umut verici bir mecra'da yürümeye başlaması, darbeci elitlerin dizginlenerek yargı önüne çıkarılması gibi, temel ve asli bir çok konuda kazanımlar sağlamıştır.
Bu kazanımlara sahip çıkmak onları korumaya yönelik çaba sarf etmek sistemi sahiplenmek değil bilakis Müslümanların yıllarca mücadelesini verdikleri ve bu mücadelenin dayatmasıyla ortaya çıkan kazanımlarını sahiplenmeleri gerektiği noktasından değerlendirmek gerekir. Bunun tarihi örnekleri sayılmayacak kadar çoktur.
Öz olarak şunu söylemek mümkün Müslümanların temel arzusu ve mücadelelerindeki temel hedef adaletin ve insan temelli özgürlük ortamının oluşması her kesin kendini rahat ve özgürce ifade edebileceği bir ortamın doğmasını sağlamaktır. Ancak böyle bir ortamda Müslümanlar daha rahat bir şekilde ıslah çabalarını yoğunlaştırır ve topluma hayırlı faaliyetlerde bulunabilirler. Hicret gerçeği bize bunu açıklamaktadır. Bu tür ortama kavuşmak bir kazanımdır. bu kazanım sadece Müslümanlar için değil kendini ifade etmek isteyen her düşünce için gereklidir diyen Bahadır Kurbanoğlu sözlerini noktaladı. Daha sonra soru ve cevap kısmına geçilerek sunum tamamlanmış oldu.