Özgür-Der Ankara şubesi, “Afetler Karşısında İmtihanımız” başlığını araştırmacı-yazar Rıdvan Kaya’nın sunumuyla gerçekleştirdi.

Dernek salonunda düzenlenen programda, Kaya, dinleyicileri selamlayarak konuşmasına başladı.

Müminlere yakışanın musibetler karşısında Allah’ın hükmüne teslim olmak, kulluğun gerektirdiği acziyeti hissetmek ve yaşamak olduğunu söyleyen Kaya, müminlerin afetler karşısında Allah’a sığınmaktan başka çıkışının olmadığını belirtti.

Dünyada sahip olunan her şeyin Allah’ın birer lütfü olduğunu vurgulayan Kaya, “Her şeyi bize veren Allah istediği zaman da alır. Buna bu şekilde iman etmek durumundayız. Mümin için esas olan her durumda Rabbine yönelmek olmalı.” dedi.

Sol-Kemalist çevrelerin meydana gelen depremlerin nedenini İslam inancına bağlamaya çalıştığını ifade eden Kaya, “Müslümanların kader inançları nedeniyle gerekli çabayı göstermediklerini, tedbir almadıklarını ve gözetilmesi gereken kuralları ihmal ettiklerini ileri sürdüler. Elbette Müslümanların bunların inandığı bir kader anlayışı yok. Kader, takdir, tedbir kavramları üzerinden toplumun inancını, geleneksel din anlayışını yerden yere vuruyorlar. Bütün sorunların kaynağının buradan çıktığını ileri sürüyorlar.” ifadelerini kullandı.

İnsan iradesini sıfırlayan bir kader anlayışının İslam akidesiyle çeliştiğinin altını çizen Kaya, “Müslümanlar olarak bizler zaten bu tür bir anlayışı reddettik. Zaten hiçbir zaman kabul etmek söz konusu değildir.” diye konuştu.

Allah’ın dünyayı yarattıktan sonra kenara çekildiği anlayışının da İslam’da yerinin olmadığını hatırlatan Kaya, Müslümanların kader konusunda makul bir çizgi ortaya koyduğunu söyledi.

Büyük bir yıkım meydana getiren depremleri kader diye geçiştirmenin kabul edilebilir olmadığını belirten Kaya, “Ortada uzun yıllara dayanan büyük ihmaller, ihlaller söz konusudur. Bunu görmezden gelemeyiz. Sadece siyasilerin, yerel yöneticilerin değil, toplumun da umursamazlığı, kural tanımazlığı afetin felakete dönüşmesi için zemin hazırlamıştır.” değerlendirmesinde bulundu.

Afetin büyüklüğü düşünüldüğünde gerekli ve hızlı bir karşılığın verilmediğini ifade eden Kaya, hata ve kusurların kabul edilmesi gerektiğini vurguladı.

Afetin büyüklüğü ve boyutunun yardım çabalarının yeterli olmamasını da beraberinde getirdiğini söyleyen Kaya, canı yanan, yakınlarını kaybeden insanların hiçbir şekilde mazeret kabul etmediğini kaydetti.