Doğu Guta’daki Katliamlar Ankara’da Protesto Edildi
Esed, Rusya ve İran'ın Doğu Guta'da gerçekleştirdiği katliamlar Ankara'da Hacı Bayram Veli camiinde Cuma namazından sonra gerçekleştirilen protesto ile telin edildi.
Özgür-Der Ankara şubesi Zalim Esed rejiminin abluka altına aldığı Suriye'nin Doğu Guta bölgesinde Rusya ile birlikte masum sivil halka karşı gerçekleştirdiği bombalama sonucu son iki günde ikiyüzelli insanın, son bir haftada yaklaşık dörtyüzelli insanın ölümüne sebebiyet verdiği katliamı lanetlemek üzere Memur-Sen Ankara ve İHH Ankara temsilciliklerinin de destekledikleri bir basın açıklaması ve gıyabi cenaze namazı etkinliği gerçekleştirdi.
Cami cemaatinin de katılımıyla oluşan büyük kalabalığa hitaben kısa bir konuşma yapan Memur Sen Ankara Şub. Başkanı Mustafa Kar " Esed Rejimi 2011 tarihinden bu yana Suriyede gerçekleştirdiği katliamlarda Beşyüzbinin üzerinde insan şehid olmuş, milyonlarca İnsan göç etmek zorunda bırakılmış, Şehirler, köyler, kasabalar harabeye çevrilmiş, koca bir ülke emperyalist güçlerin adeta tatbikat alanına dönüştürülmüştür.
Şer güçlerin ittifakı karşısında müslümanların dağınıklığı, birbirlerine ezeli düşmanlarmış gibi kin ve husumet duymaları müslüman toplumları bugünkü dramatik duruma sürüklemiştir. Beşar Esed Suriye'de tam bir firavun siyasetiyle hareket etmekte bu yarın benim karşıma dikilir koltuğumu elimden alır diye her guruba her islami kimliğe hunharca saldırmakta yok etmeğe çalışmaktadır."
Mustafa Kar konuşmasına "Bu böyle devam etmemelidir. Müslümanlar artık küçük hesapları bir tarafa bırakıp ümmet olma hesabı ve bilinciyle hareket etmek zorundadırlar. Buna gönülden inanmak zorundadırlar. Zira Kur'an " İnanıyorsanız üstün olan sizlersiniz" buyuruyor. İnanmak zorundayız ve birbirimize güvenmek ve sarılmak durumundayız." Diyerek konuşmasını bitirdi .
Daha sonra Basın açıklamasına geçildi. Basın açıklamasını Özgür-Der Ankara Şubesinden Numan Günay kardeşimiz yaptı.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
ZALİMLER YENİLECEK, SURİYE'DE DİRENİŞ KAZANACAKTIR!
Dünyanın sustuğu bir zeminde, bu alanı dolduran duyarlı ve ümmet sevdalısı kardeşlerim, hepinizi Allah'ın selamıyla selamlıyorum…
7. Yılını yaşayan Suriye'deki savaş ortamında yaşamını yitirenlerin sayısı bir milyona yaklaşırken, Suriye'deki ağır savaş ortamı uluslararası savaş hukukunu yok sayan her türlü savaş suçuna da sahne oluyor.
Büyük devletlerin emperyal hesapları için harabeye çevirdiği, emperyalizmin farklı kamplarının bölgesel güçleri de içine kattığı bir kanlı satrancın yaşandığı, silah lobilerinin savaşı büyütmek için uğraştığı, silah baronlarının en yeni savaş teknolojileri için çok kârlı bir pazar olarak kullandıkları, bir çok ülkenin aldıkları ya da geliştirdikleri silah teknolojilerini insanlar üzerinde denedikleri, terörle mücadele adına terör örgütlerinin desteklenip palazlandırıldığı bir vasatta Suriye'de insanlık, Suriye'de ümmetin çocukları her gün yeniden katlediliyor.
Rusya'nın garantörlüğünü üstlendiği Esed rejiminin 2017Nisan ayından beri uyguladığı ablukayı ölümcül düzeyde tahkim edip saldırılarını şiddetlendirdiği Doğu Guta, Astana anlaşmalarında gerginliği azaltma bölgesi ilan edilmesine karşın, Astana'nın tarafları tarafından maalesef bu ağır ihlal görmezden geliniyor. Bu körlük ve sağırlıktan cesaret alan Esed, Rusya ve İran, her gün daha fazla sivili katlediyor. Ablukayı daha fazla sıkılaştırarak Doğu Guta halkını açlıktan öldürmeye çalışıyor. Saldırılarda özellikle hastaneler hedef alınıyor. Bugüne kadar onlarca hastane ve hastane olarak kullanılan yerler saldırılarda kullanılamaz hale geldi.
Abluka nedeniyle krizin derinleştiği bölgede, binlerce hasta sivilin tahliye edilmesi gerekiyor. Doğu Guta'da bugüne kadar çok sayıda bebek ve çocuk açlık ve ilaçsızlık yüzünden yaşamını yitirdi.
Doğu Guta'da 400 bin insan, çok daha büyük ölçekte bir Srebrenitsa katliamıyla karşı karşıya. Sadece son 3 günde düzenlenen saldırılarda ölenlerin sayısı 300'ü geçti.
Sivil meskenlerinin yanında, hastaneler, okullar, yetimhaneler, pazar yerleri günlerdir İran ve Esed rejiminin ağır kuşatması ve bombardımanı altında. Her gün yüzlerce masum sivil ya açlıktan ya da bombardımanlar nedeniyle yaşamını yitiriyor. Yerin altına kazılmış daracık mağaralarda, tünellerde, sığınıklarda yaşamaya zorlanan on binlerce insan katliama uğruyor. Birleşmiş Milleterin, uluslararası toplumun ve İslam dünyasının umursamaz bakışları arasında ümmetin çocukları, kadınları, mazlumları bir soykırıma doğru sürükleniyor.
Esed'le görüşülsün, müzakere edilsin" diyerek Türkiye'yi Esed'e yanaştırmaya ve katil İran ve Rusya'nın kampına katılmaya zorlayanlara ve ulusal çıkar putu adına bu ağır katliamların sorumlusu Rusya ve İran'ı eleştirmekten kaçınanlara inat, reel politiği, siyasi mülahazaları bir kenara bırakarak, ağzımızı eğip bükmeden, gerçekleri çarpıtmadan konuşmadıkça mazlumun kimliği ile zalimin kimliği birbirine karışacak, suculular lanetlenemeyecektir. Biz burada açık ve net bir şekilde ifade ediyoruz ki; Doğu Guta'daki soykırım girişiminin failleri, Esed rejimi, İran ve Rusya'dır. Hiçbir politik gerekçe zalimleri görmezden gelmeye, zalimlerle ortaklık kurmaya, zulme sessiz kalmaya gerekçe olamaz.
Katledilen sadece insanlık değil. Bu imtihan sadece Suriyelilerin imtihanı değil. Esasen katledilen insanlığımız, erdem ve hassasiyetlerimiz. İmtihan edilen ise bütün bir İslam dünyası, ümmet ve iri sözlerimiz, ümmete ve kardeşliğe dair iddialarımız.
Bu felaketlerin başımıza gelmesinin onlarca harici sebebini sayabilir ve bu harici etkenleri lanetleyebiliriz. Zaten bunu yapıyoruz da. Ama öte yandan bu hallere düşüşümüzde, emperyal güçlerin her gün ve her gün pervasız katliamlarına maruz kalmamızın iç sebeplerini de sorgulamalı, nerede ne hatalar yaptığımızın, neleri düzeltmemiz ve ıslah etmemiz gerektiğinin muhasebesini de yapmamız gerekiyor.
Bu meyanda, son yüz elli yılda düştüğü ve bir türlü içinden çıkamadığı bu perişanlığının arkasındaki en önemli faktör ümmetin diriliğini yitirmiş olmasıdır. Ümmet bu haldeyken İslam dünyasında siyasiler makam derdine düşüp ümmete ihanet içinde zilleti yaşarken, hocalarımız adeta meleklerin cinsiyetini tartışan Hristiyan ruhbanların durumuna düşmüş durumdadır.
Ümmetin kurtuluşu İslami ilkeleri her türlü ilkenin önüne koyacak siyasi ve toplumsal bir yenilenmeden, istişari birliktelikten ve Kur'anî bir ıslahtan geçmektedir. silkinip, arınıp kendimize gelmedikçe emperyalistler ensemizde boza pişirmeye, kardeşlerimizi katletmeye devam edeceklerdir.
Doğu Guta'da sürmekte olan abluka ve katliam karşısında İslam dünyasının halklarını harekete geçmeye çağırıyoruz. Alınan uluslararası alınan kararlar gereği yerine getirilmeli, katliamlar durdurulmalı, kuşatma altındaki sivillerin kurtarılması için gereken koşulların sağlanması çağrısını bütün dünyaya yapıyoruz. Bugüne kadar Suriye'de ümmeti ve insanlığı önceleyen bir siyaseti takip eden Türkiye devletinin katliamların durdurulması için gerekli adımları atmasını, kendisinden yardım bekleyen Doğu Gutalıların imdadına yetişmesini talep ediyoruz.
Dünyada, adalet ve barış diyen ne kadar sivil toplum kuruluşu varsa, tümünü insanlık adına Doğu Guta'nın çığlığını duymaya ve Suriye halkına yönelik devam eden katliamları durdurmak için acilen harekete geçmeye çağırıyoruz.
Suriye'de katliamlara imza atan Rusya, İran ve Esed rejimini şiddetle ve nefretle kınıyor ve lanetliyoruz. Allah inananlarla beraberdir, Allah mazlumların yanındadır. Müslümanlara Allah'ın şu ayetini hatırlatıyoruz:
"Size ne oluyor da, Allah yolunda "Ey Rabbimiz! Bizi halkı zalım olan şu beldeden kurtar ve rahmetinle bize sahip çıkacak bir koruyucu ve destek olacak bir yardımcı gönder!" diye yalvaran güçsüz erkekler, kadınlar ve çocuklar için savaşmıyor musunuz?" (Nisa 75)
Zalimlere şu ayeti hatırlatıyoruz:
Zalimler nasıl bir devrimle devrileceklerini günü gelince öğrenecekler. (Şuara 227)
Yaşasın Suriye halkının onurlu direnişi!
Yaşasın Doğu Guta halkının izzetli duruşu!
Kahrolsun Esed, Rusya, İran, ABD ve Emperyalizm!
Kahrolsun zalime destek verenler ve dilsiz şeytanlar!
Özgür-Der Ankara Şubesi