‘’Çözüm Süreci ve Milliyetçi Körleşme’’
Ankara Özgür-Der ’de Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın sunumuyla ‘’Çözüm Süreci ve Milliyetçi Körleşme’’ konusu ele alındı.
Ankara Özgür-Der 'de Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya'nın sunumuyla "Çözüm Süreci ve Milliyetçi Körleşme" konulu seminer çerçevesinde 'Kürt Sorunu' ele alındı. Rıdvan Kaya konuşmasında şunlara değindi;
Müslüman olmamız gereği bu toplumun sıkıntılarını görmezden gelmemiz mümkün değil. Var olan sorunların bizi sevk ettiği durum ve alacağımız tavırla ilgili arka planın bilinmesi gerekiyor. Geçmişten bugüne tüm bu olanları resmi ideolojinin dayattığı çatışma ve terör olgularıyla mı okumalıyız?
Objektif olarak asırlık zaman diliminden bakarsak bu ülkede Kürt sorunu olduğunu, sıkıntıların yaşandığını bir gerçeklik olarak kavrarız. Tevhidi bilince sahip Müslümanlar olarak bu meseleye devletin Kürt halkına karşı tutumunun Kürt sorununu doğurduğunu, bölgede ve Kürt halkı içinde muhalif tepkilerin çıktığına vePKK'nın da aynı ortamda doğduğuna şahit oluruz. Kürt sorununu tek başına PKK'ya bağlı olarak açıklarsak sorunu yapay hale getirmiş oluruz, oysa sorunların PKK'yı ürettiğini tespit etmeliyiz.
Türkiye devleti Kürtleri yok etmeye çalışmamıştır ancak asimile etmeye çalışmıştır. Bu devlet Türk ulusal kimliğini esas alarak bunun dışındaki aidiyetleri terk ederseniz sorun yok demiş ve politikalarını baskıyla dikte etmiştir.
PKK'nın cahili kültür ve anlayışa sahip olduğu, ideolojisiyle batıcı-modernist olduğunu biliyoruz ve bu sebeple meseleyi İslami ilkelerimizle ele almalıyız. Sorunun gelişimini tanımlarken kaynağını, tarihi arka planını bilmeden olaya bakışımız bizi sıkıntıya sokacak çözümleme adına ortaya koyduklarımız eksik, güdük kalacaktır. AK Parti iktidarı döneminde bu konuda çözüm adına daha cesur adımların atıldığına şahit olduk. AK Partinin sivil bürokrasiyi pekiştirdiği bir dönemde 2005 yıllından itibaren etkili adımlar atabildiğine şahit olduk. AK Parti muhafazakâr gelenekten geldiği içintopluma meseleyi anlatması ve yapacaklarını kabul ettirmesi daha kolay oldu. Muhafazakâr kökenden gelen AK Parti yöneticilerinin uygulamaları ülkenin birçok yerinde milliyetçi refleksler karşısında güven kaynaklı sorun yaşanmamasını sağladı.
Bugün gelinen noktada ifade etmeliyiz ki, bu sorunun çözümünün başarısız olduğu iddia edilebilir. Ancak süreç hiçbir işe yaramadıysa bile ülkenin en milliyetçi kesimlerinin bile bu sorunun varlığını kabul etmesine yaramıştır. Hatırlayalım, yakın geçmişte insanların Kürtçe konuşması istenmiyor, bölücülük olarak adlandırılıyordu. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin genel işleyişinde devlet sadece Kürt ulusal kimliğini yok etmeye çalışmıyor aynı zamanda Türk ulusal kimliğini de inşa etmeye çalışıyordu. Türk ulusal kimliğine uyum sağlamayan bütün kimlikler dışlandılar. Bir dönem bu coğrafyada insanlara sen kimsin diye sorulduğunda "Elhamdülillah Müslümanım" cevabını verirlerdi. Ne mutlu Türküm diyene sözü Müslüman kimliği ortadan kaldırdı toplumu sekülerleştirdi. Bu gün siyasal ortamda insan hakları, hak-hukuk ihlalleri gibi Kürt sorunu özelini de kapsayan, muhtelif alanlarda baskı sorunsalı kaynaklı problemin giderilmesine dönük adımlar atılmıştır.
Çözüm sürecinde müzakere söz konusu olmuştu. Kürtlerle ilgili hak taleplerinin örgütsel taleplerle birlikte ele alınmasının yanlışlığı bu gün görülebiliyor. Örgütle Kürtlerin maruz kaldığı hak ihlallerini ve atılması gereken adımları konuşmak bir yanlıştı. Doğal olarak süreç Kürt halkının yegâne temsilcisinin PKK olduğu gibi bir algının benimsenmesine sebep oldu.
Müslümanlar olarak Kürt sorununa adil bakma zorundayız. Bazen PKK'ya olan tavrımız bizi Kürt sorununu görmezden gelme, Türk ulusçuluğunun dayatmalarını görmezden gelme, hafife alma, göz yumma gibi tutumlarla bizi adaletsizliğe sevk etmemeli, bu konuda adil şahitler olmalıyız.Türklüğümüzün, Kürtlüğümüzün şu veya bu bölgede oluşumuzun Allah katında bir değeri olmadığı gibi insanlar arasında da bir değeri olmaması, mutluluk ya da mutsuzluk kaynağı olmadığını bilmek zorundayız.
Program soruların cevaplanmasının ardından sona erdi.