Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmü Ankara’da protesto edildi

Çin’in Doğu Türkistan’daki zulmü Ankara’da protesto edildi

Özgür-Der Ankara şubesi mensupları, Çin zulmü altında bulunan aileleri üyeleri için eylem yapan Doğu Türkistanlı Müslümanlara destek eyleminde bulundu.

Özgür-Der Ankara şubesi mensupları, Çin’in zorla toplama kamplarında tuttuğu aile üyeleri için hukuk talebinde bulunan Doğu Türkistanlı Müslümanlara destek amacıyla protesto gösterisi düzenledi. 

Çin’in Ankara Büyükelçiliği önünde bir araya Özgür-Der mensupları, “Müslümanlar ancak kardeştir” ayetinin yazılı olduğu pankartı açarak, Çin’in Doğu Türkistanlılara yönelik asimilasyon ve soykırım politikalarını lanetledi.

İki kardeşi toplama kamplarında zorla tutulan Mirzehmet İlyasova, verilere göre, Çin’in yaklaşık 8 milyon Doğu Türkistanlıyı zorla toplama kamplarında tuttuğunu söyledi.

Çin’in Birleşmiş Milletlerin bölgede gözlem yapmasını kabul etmesine rağmen buna doğrudan izin vermediğini belirten İlyasova, son günlerde yayımlanan belgelerin Çin’in gerçek yüzünü ortaya koyduğunu dile getirdi.

On binden fazla kişinin tutulduğu bir kamptan 2 bin 887 kişinin fotoğrafına ulaşıldığını aktaran İlyasova, kamplarda 6-7 yaşındaki çocukların dahi tutulduğuna dikkati çekti.

Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere Türkiye’deki yetkililere çağrıda bulunan İlyasova, “Eğer biz din kardeşiyiz diyorsak, buna gerçekten inanıyorsak buna uymakla mükellefiz. Neden ‘Ey zalim Çin bu zulmünü durdur’ diyemiyoruz.” ifadelerini kullandı.

Hangi amaçla olursa olsun Batıların Doğu Türkistanlıların sorunlarını dile getirdiğini ancak Türk ve İslam dünyasının sessiz kaldığını vurgulayan İlyasova, kendilerine destek Özgür-Der’e teşekkür etti.

Daha sonra Özgür-Der Ankara şubesi Başkanı Yasemin Öğüt basın açıklaması yaptı.

7cddca60-63fd-408f-9b3f-f5c6d12a8591.jpg

85e9dc2e-5776-47dd-b33a-7302c4506971.jpg

Basın açıklamasının tam metni:

Çin zulmüne Karşı Doğu Türkistanlı Kardeşlerimizin Yanındayız!

Bizler, toplama kamplarındaesir tutulan ve işkence gören, akrabalarını arayan, bunun için seslerini duyurmaya çalışan Doğu Türkistanlı kardeşlerimize destek vermek için buradayız.

Bilindiği üzere Doğu Türkistan’da yaşayan insanlar dinleri ve etnik kökenleri nedeniyle uzun yıllardır toplu bir yıkım ve yok edilmeylekarşı kaşıyalar. Bilhassa 2017’den itibaren kardeşlerimize yönelik sistematik bir kampanya yürüten Çin Halk Cumhuriyeti, gizli alıkoyma, toplama kampları kurma, cezaevlerinde işkence, kötü muamele, zorla kaybettirme ve benzeri birçok cürüm işlemektedir. Söz konusu kamplar, Nazi kamplarından bu yana dini bir azınlığı hedef alan en büyük saldırı olma niteliğine sahiptir.

Son günlerde Çin polisinin bilgisayarlarının hacklenmesi sonucu elde edilen belgeler durumun vahametini bir kez daha gözler önüne sermiştir. Belgeler de açık bir şekilde göstermiştir ki, Doğu Türkistanlıların tutulduğu kamplar; Çin’in iddia ettiği gibi mesleki eğitim kurumları değil, bir inancı ve kültürü tamamen yok etmeye yönelik bir politikanın tezahürü olan esir kamplarıdır. Birkaç gün önce Çin’in zulümlerini araştırmak üzere bölgeye giden BM temsilcisine hükümetin basın yasağı koyması olayın da göstermektedir ki, Çin hükümeti zulmünü gizlemek için olağanüstü bir gayret arayışı içerisindedir.

Doğu Türkistanlı kardeşlerimiz bugün burada, yıllardır aileleriyle en basit bir iletişim dahi kurmalarının neden engellendiğini, akrabalarının, arkadaşlarının neden toplama kamplarında tutulduğunu, neden işkencelere maruz bırakıldıklarını soruyorlar. Çin devleti, yaptığı zulmün hesabını vermeli! Uluslararası arenada mahkûm edilmelidir! Türkiyehükümetinden beklentimiz; kardeşlerimizin sorunlarını görmezden gelmemesi ve mağduriyetlerin giderilmesi için aktif rol oynamasıdır! Ulusal çıkarlar ve konjonktürel zorunluluklar kardeşlik hukukunu ihlal etmemeli!

Bu vesile ile Çin'in zulümlerine yönelik ülkemizde takınılan bazı tavırlara da dikkat çekmek zorundayız. Maalesef genel olarak bir sessizliğin ve vurdumduymazlığın hâkim olduğunu üzülerek görmekteyiz. Bunun dışında ülkemizde Çin'in hesabına çalışan, zalimle mazlumu birbirine karıştıran, bu gaddarlığı meşru göstermek için aşağılık bir propaganda yürüten birtakım zevatınsergilediği tavır vicdansızlığın ne boyutlara ulaşabileceğini ve İslam düşmanlarının ne kadar aktif çalıştığını göstermektedir. Yine başka bir güruhun Çin'deki zulmü dillendirip, sözgelimi Suriye'dekine söz etmemeleri hatta oradaki zalimi neredeyse kahraman ilan etmeleri, asıl dertlerinin mazlumların yanında durmak olmadığını düşündürtmektedir.

Bütün bunlara rağmen her türlü zulme yönelik bir teyakkuz ve itiraz bilincini geliştirmek üzerimize vazifedir.

Biz Müslümanlar, her fırsatta Doğu Türkistanlı kardeşlerimizin haklı mücadelesine destek vererek Çin zulmüne asla rıza göstermeyeceğiz!

Çin zulmüne son vermeli ve toplama kamplarını bir an önce kapatmalı. Doğu Türkistan’a ve orada yaşayan Müslümanlara hak ettikleri özgürlükleri vermelidir.

Bugün bu iddialı sözleri söylememiz Rabbimizin mazlumlara olan vaadindendir.

“Allah nice az toplulukları-nice zayıf toplulukları kendilerinden çok olan-güçlü olan topluluklara galebe çalmıştır.”

Ve elbette Allah vaadinden dönmez.

Önceki ve Sonraki Haberler