Ankara'da Tarihselciler ve Liberaller Konusu İşlendi

Ankara'da Tarihselciler ve Liberaller Konusu İşlendi

Ankara Özgür-Der'de “Kur'an'ın Tarihselcileri ve Liberaller” başlıklı sunum Hamza Türkmen tarafından gerçekleştirildi.

Ankara Özgür-Der'de İslami Bütünlüğün Kavranmasında Usul'id-Din Dersleri dizisinin bu haftaki bölümünde “Kur'an'ın Tarihselcileri ve Liberaller” başlığı işlendi.

Türkmen, Kur'an'ın tarihselci ve liberal düşünceye sahip olan bir kısım ilahiyatçı aydın ve entelektüeller tarafından çarpıtılmaya çalışılarak günün ihtiyaçlarına cevap veremeyen tarihsel bir metin konumuna düşürülmek istendiğini, İslami kesimde liberalizm ile ilgili ilk önemli eleştirilerin Ali Bulaç'ın 1975 basımlı “Çağdaş Kavramlar ve Düzenler” adlı kitabında yapıldığını belirtti. Liberalizm, modernizm kavramlarının Türkiye Müslümanlarının gündemine 1970'lerden itibaren taşındığını ifade etti. Ancak Türkiye'deki Müslümanlar genel anlamda modernizme ve liberalizme karşı olmalarına rağmen bunun karşısına alternatif bir sosyal form oluşturamadıklarını belirtti. Bu duyarsızlık veya yetersizlik, süreç içinde liberalizmi adeta toplumsal hayatta üst çatı haline getirmiş, meşru ve kaçınılmaz olduğu algısı pekiştirilmiştir. Bu nedenle bir çok Müslüman da liberalizmin oluşturduğu şartlara göre siyasetlerini ekonomilerini ve sosyal hayatlarını şekillendirme zaafiyetine düşürülmüştür. Kur'an'ı modernist ve tarihselci bir anlayışla yorumlayan kesim bu algının öncülüğünü yapmışlardır. Liberalizm gerek siyaset gerekse ekonomik alanda hayatı kuşatır hale geldiği için mütedeyyin siyasetçiler bile siyasi hayatta meşruiyyet kazanabilmek için modern ve ileri medeniyet dili kullanmaları gerektiğine inanmışlar, siyasetlerini bu argümanlarla ayakta tutma çabasına girmişlerdir.

Liberalizm ideolojiden arınmış ve her eğilime özgürlük fırsatı veren üst bir yöntem olduğu tezi ile hayatın akaidini oluşturmaya çalışmıştır. İnsanları ve toplumları kendi değerlerinin nesnel ve üst değerler olduğuna inandırmaya çalıştırmakta olduğunu belirten Türkmen, Türkiye'de liberalizmi ciddi manada değerlendirip eleştirilerini gündeme taşıyan en önemli yazar ve araştırmacının Ali Bulaç olduğunu belirtti.

Liberalizm serbest piyasa şiarı içinde aslında dayatmacı ve tüketim kültürünü iukonlaştıran bir ekonomi oluşturmuş ve tüm dünyayı etkisi altına almıştır. Dünya siyasetini ve sosyal ahlak tarzını ekonomiye endeksleyerek yeni bir yaşam biçimi yeni bir hayat akaidi oluşturmuştur. Müslümanlar bu duruma adeta seyirci kalmışlar ve bu tufana karşı duracak alternatif bir form üretmek yerine lüzumsuz, anlamsız kelam ve fıkıh tartışmalarını izler hale gelmişlerdir. Bu tartışmalarda İslam'ın İlmelyakin ifade eden Hak temelli esaslarını tarihselcilerin yıpratarak Yaratıcının iradesini kendi iradelerine bağlı hale getirmeye çalışmışlar; böylece vahyin muhkem ve delaleti açık lafızlarını bile demagojik argümanlarla tartışmalı hale getirerek, fikri ve siyasi liberalizmin iddealarını güçlendirmek konusunda hizmet etmişlerdir.

Tabii ki Allah bunun hesabını soracaktır. Liberalist ekonomi yeryüzünde ciddi bir açlık ve sınıflaşma yaratmıştır.  Liberalizm kalkınmak için ölümcül rekabeti öncülemiş ve kalkınmak adıma ciddi bir ahlak yozlaşması yaratmıştır. Bir arada yaşamalarına rağmen insanları birbirinden tamamen uzaklaştırarak ve tüketim kültürünü güçlendiren bireycilik kültürünü bir yaşam biçimi haline getirmiş, kulluk eksenli kültürü ezmiştir. Despot, zalim, duyarsız, ahlaksız iktidarlar ve liderler üreterek toplumlar üzerinde sanal korkular oluşturmuş, insanları bu zulüm anlayışına teslim olmaktan başka şansları olmadığına inandırmıştır.

Hamza Türkmen, İslami çevreden bir takım zevatın da, liberalizmin bütün ideolojilerin üstünde bir sistem olduğu algısını oluşturma çabasına girdiklerini ve İslam'ın ancak bu modern ve liberal sistemin çatısı ve himayesinde gelişebileceğini iddia ettiklerine vurgu yaparak gerek Türkiye'den gerekse Türkiye'nin dışındaki İslam ülkelerinden bu konuda mesai harcayıp kitap, makale ve dergi yayınlayarak liberalizmin meşruiyetine katkıda bulunan sözüm ona aydın ve alimlerin olduğuna örnekler verdi. Türkiye'de bu konuda çaba sarf edip öncülük yapanların başında Atilla Yayla ve Mustafa Erdoğan gibi zevatın geldiğini dış dünyada ise Fazlurrahman ve oluşturduğu modernist ekolün liberalizme meşruiyyet kazandıracak çalışmalara zemin oluşturduğunu ifade etti.

Hamza Türkmen daha sonra düşünce ve akaid konusunda çağın en büyük belası olarak nitelendirdiği liberalizmin insanların inançlarını, ahlaklarını ve dayandıkları değerler sistemini yok etmek için "sonsuz özgürlük" kavramıyla hareket ederek insanları ve toplumları etkisi altına aldığını, liberalist itikatta her türlü düşünce ve tercihin haklı görülebileceği ve birbirlerine saygı duymaları gerektiğinin savunulduğunu vurguladı. Buna göre ahlaklı insan eşitlik ilkesi gereği ahlaksız insanın bütün pisliklerine tahammül edip saygı duymalıydı. Türkmen, başörtüsü ve inanç özgürlüğü savunulurken, bu fıtri hakları savunan insanların da satanist, ateist, homoseksüel ve aklınıza gelebilecek envai çeşit sapık ve ahlaksız yaşam tarzlarına saygı duya çağırıldığını ve bu tarz müfsid yaklaşımların da yasal güvence altına alınmaya çalışıldığını belirtti..

Daha sonra Türkmen şu gerçeğe vurgu yaparak konuşmasını noktaladı: Eğer biz Müslümanlar Kur'an ve mütevatir sünneti doğru anlayabilir ve tertil fıkhı içinde yaşadığımız sorunlarla bağ kurarak gereğince hareket etmeyi ve çözümler üretmeyi bir yaşam biçimi haline getirebilirsek hiç şüphesiz hem siyasal hem iktisadi hem de sosyal alanda insanların dayanabilecekleri sığına bilecekleri bir form oluşturma imkanına kavuşabiliriz. Bu bizim üzerimize farz olarak yazılmış ilahi bir görevdir  ve bir sorumluluktur. Selam ve dua ile.

dsc01464.jpg

dsc01467.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler