Ankara'da Şehitler İçin Gıyabi Cenaze Namazı
Özgür-Der Ankara Şubesinin organizasyonunda Hacı Bayram Camii Müslüman coğrafyalarda zalimlerin zulüm ve işkenceleri sonucu Şehid olan kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılındı.
Ankara’da bugün Özgür-Der Ankara Şubesinin organizasyonunda Hacı Bayram Camii avlusunda Suriye, Mısır, Sudan Arakan ve diğer Müslüman coğrafyalarda Zalimlerin zulüm ve işkenceleri sonucu Şehid olan kardeşlerimiz için gıyabi cenaze namazı kılındı. Zalimlerin Müslümanlara uyguladıkları zulüm işkence ve toplu katliamlar tel’in edildi. İHH Ankara temsilciliği ve diğer sivil toplum kuruluşlarının da destek verdiği etkinlik;Lailaheillallah, Allah’ü Ekber, Katil Esed Suriye’den defol, Esed canavarını Durdurun, Sisi katilini durdurun Sloganları ile başladı.
Özgür-Der Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Dursun’un açış konuşmasıyla devam etti. Yusuf Dursun özellikle İslam coğrafyasında yıllardan beri Müslüman kanı akmasının manidar olduğunu, Müslümanların Müslüman kardeşlerine olan duyarsızlıkları zalimlerin Müslümanların kanı üzerinden bölgeye hâkim olma amaçlarına alan açtığını, hayvanların bile tiksinti duydukları vahşetleri gerçekleştirmelerine zemin oluşturduğunu ifade etti.
Müslümanların Rasulullah’ın ifadesiyle bir binanın tuğlaları gibi oma zorunluluğuna işaret eden Yusuf Dursun, Birbirlerinin acısını hissetmeyen Müslümanların(!) kendi İslamiliklerini sorgulamaları gerektiğini söyledi.
Müstekbir güçlerin Müslümanların çıkarına hizmet edecek hiçbir anlaşmanın ve sözleşmenin tarafı olmadıklarını ve olmayacaklarını yüzlerce tecrübeyle yaşayan Müslümanların hala bir birlerinin aleyhinde gerekçelere sarılmaları karşısında delirmemek mümkün değil. Zira bunun ne akli ne dini hiçbir temeli yoktur diyen Yusuf Dursun Birbirimizi hissetmek, anlamak ve bütün olmak durumundayız diyerek birlik ve beraberliğe vurgu yaptı. Müslümanları başta Suriyeli Müslümanlar olmak üzere Mısır, Arakan, Sudan ve diğer coğrafyalardaki kardeşlerine sahip çıkmaya ve yardım etmeye çağıran Dursun bu temennilerle sözlerini bitirdi.
Gıyabi cenaze namazının ardından basın açıklamasına yine sloganlarla başlandı. Özgür-Der Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi İrfan Öndaş tarafından okunan Basın Açıklamasında Esed diktatörlüğünün babadan oğla devreden zülüm ve kan dolu bir miras olduğuna vurgu yapan Öndaş daha sonra Şunları söyledi: Dünyanın gözleri önünde, üç senedir, her gün, Baas diktatörü zalim Esed katliam yapıyor. Yakıyor, yıkıyor, aşağılıyor, mazlum Suriye halkını yok ediyor. Her gün yüzü aşkın Suriyeli kardeşimizi; kadın, çocuk, genç- ihtiyar, tüm Suriyelileri muhalif/ terörist suçlamasıyla elindeki en gelişmiş silahlarla katlediyor. Öldürülen insan sayısı 150.000 ‘ni geçmiş durumda. Ayrıca Baas zindanlarında kaç kişinin bulunduğunu kimse bilmiyor, yakınlarını arayan Suriyelilerin çığlığından on binlerce insanın tutuklu veya gizlice infaz edildiği tahmin ediliyor. Dünya kör, sağır olmuş bu katliam, işkence ve tecavüzleri seyrediyor. Bu hafta medya gündemine düşen 55.000 işkence fotoğraf karesi ve 11.000 kişinin tek tek fotoğraflarıyla tespit edilmiş ölüm vakası haberi dünyanın gündemini bir anda bu konuya yöneltti. Tüm dünyayı sarsan bu görüntülerin, insanlık tarihine kara bir leke ve büyük bir utanç olarak kazınacağı kesindir tespitinde bulundu.
Kısa bir süre önce, Baas çetesinin Guta bölgesinde sârin gazlarıyla katlettiği çocukları ve annelerini bütün dünya seyretmişti. Küresel şer güçleri, büyük şeytan ABD ve yandaşları güya tepki verdiler, hesabın sorulacağını söylediler ama bu kibirli taife, sonradan Esed zaliminin kimyasal silahları teslim etme şartını kabul etmesinin ardından müdahale etmekten vazgeçtiler. Bu zalime adeta kimyasal silah haricinde öldürmeye devam edebilirsin dediler. Zalim Esed, dünyanın suskunluğundan cesaret alarak yüz binleri her gün öldürmeye devam etmektedir sözleriyle devam eden İrfan Öndaş;. Esed’in Mazlumlara karşı kullandığı kimyasal silahlar ve varil bombaları yetmezmiş gibi bir de on binlerce insanı açlığa mahkûm ederek ve sistematik işkencelerden geçirerek katlediyor. Esasında ortaya çıkan işkence belgeleri yeni bir duruma işaret etmeyip bu sistematik insanlık trajedisini görmeyen gözlerin içine sokuyor dedi.
İrfan Öndaş; Tüm bu yaşananlar karşısında vicdanları körelmiş Esed işbirlikçileri yine aynı yalanlarla direnişi haksız göstererek yaşananların gerçeği yansıtmadığını dile getiriyorlar. İşkence fotoğraflarının yayınlanma tarihini manidar bulduklarını söylüyorlar utanmadan. Kimyasal gazları, işkenceleri, varil bombalarını manidar bulmayıp fotoğrafları manidar bulanlar insafsızdır, alçaktır. Esed’in zulmüne ahlaken ve hukuken bir kılıf aramak büyük bir zalimliktir. Bununla birlikte; Suriye’ye giden yardım tırlarını durduran insanlık onurundan nasibini almamış kişiler de, ortaya çıkan bu zulümde pay sahibi olmuşlardır.
Şu aşamada müstekbir ABD, Rusya, Çin ve kurdukları BM bu vahşetin vebalini üzerlerinden atamayacaklardır, artık siyaset yalanları ve dünya diplomasi oyunları inandırıcılığını yitirmiştir. Zulmün siyaseti, diplomasisi olsa olsa zalime arka çıkıp güçlüden yana olan tavrını pekiştirecektir. Çünkü bugüne kadar İsrail’in zulümlerine, Arakandaki Budist çetelerin katliamlarına, Mısır’da darbecilerin işlediği cinayetlere, Doğu Türkistan, Afganistan ve Kafkas halklarının katledilmesine, şimdilerde Fransa’nın öncülüğünde işlenen Orta Afrika Müslümanlarına uygulanan soykırıma sessiz kalınmıştır.
Suriye’den yansıyan bu korkunç manzara karşısında vicdan sahibi herkesi Baas rejiminin işlediği insanlık suçlarını kınamak üzere harekete geçmeye; duyarlılık sahibi tüm kardeşlerimizi Suriye direnişiyle dayanışmaya çağırıyoruz. ‘’Size ne oldu da Allah yolunda ve «Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu şehirden çıkar, bize tarafından bir sahip gönder, bize katından bir yardımcı yolla!» diyen zavallı erkekler, kadınlar ve çocuklar uğrunda savaşmıyorsunuz! ‘’(Nisa-75) Ayetini okuyarak sözlerini bitirdi.