‘Ankara’da İslami Faaliyetlerin Gelişim Süreci’
Ankara Özgür-Der’de gençlerle yapılan Cumartesi sohbetleri kapsamında ‘Ankara’da İslami Faaliyetlerin Gelişim Süreci’ konuşulmaya devam edildi.
Anadolu İlahiyat Akademisi ve Fecr Yayınevi adına geçmişten günümüze yapılan çalışmaları değerlendirmek üzere konuğumuz Tuncer Namlı idi.
Şahsını ve Anadolu İlahiyat Akademisini tanıtarak konuya giriş yapan Namlı konuşmasında şunları ifade etti;
İslami Camiaya yönelişimizi babamın kuşağına ve çeviri hareketlerine borçluyuz, o dönemde ciddi bir sorgulama içerisine girdik, ciddi eleştirilerde bulunduk. Eleştiri bizim kuşağımızda çok yaygındır ve bizim kuşağın önemli yanlışlarından biri eleştiri yaparken sırf anti tez olsun diye yapılır olmasıdır. Oysa eleştiri daha güzele ulaşmak için kullanılması gereken bir yöntemdir.
Bizim kuşağın içerisinde bulunduğu arayış yanlışıyla doğrusuyla birçok tecrübe kazanmamıza vesile oldu.
Ocağımız sönmüştü ve ocağı ilk yakmaya başladığınızda etrafı ısıtmaz çok duman çıkar, bizim kuşak o acı tecrübeleri yaşayan bir kuşak. Fecr çalışmaları vesilesiyle 1995'de Ankara'ya geldim. Lisede iktibas dergisiyle tanışmıştım ve Ankara'da yabancılık çekmedim. Birçok camiayı zaten tanıyordum, saflar netleşmişti.
O günden bugüne devam edegelen ortak bir yanlış birilerinin harcanmasını seyrediyoruz;
Geçmişte Hayrettin Karaman'ın, Seyyid Kutub'un, Mevdudi'nin sapkınlığı olarak sürdürülen MGK Bildirileri ve Brifinglerle yürütülen kampanyaya karşı durmakta aciz kaldık.
Bize verilen eğitimde önemli bir yanlış olarak ayetlerin cımbızla çekilip farklı alanlarda kullanılması gösterilebilir. Farklı alanlardaki anlamları ile ayeti okurken meallerin içi parantezlerle dolmasının sebebi bu parçacı bakıştır. Ayetlerin öncesinin sonraya olan uygunluğu bakılmadığı için, ayetin her anlama gelebileceği gibi bir anlayış vardı.
Dergicilik süreci bizi ciddi manada okumaya, araştırmaya iterek yetiştirdi. Bu süreç bizi geçmişte her okuduğuna iman eden bir zihinden, yeni hareketler üreten, toplumda ses getirecek faaliyetler yapan bir seviyeye getirdi.
Müslümanların plansızlığı, stratejisizliği, parçacı bakışı, bölünmüş algısı kaderimiz haline geldi. Burada Müslümanların bir özeleştiriye ihtiyacı var, eğer 28 Şubat sürecinden sonra biraz tolerans öğrenmeseydik şimdi bir arada konuşuyor olamazdık. Dini algılama ve dünyayı tanıma noktasında eksiklerimiz var. Bizler bir şeyi öğrendiğimizde her şeyi öğrendiğimizi sanıyoruz fakat eğitim bir süreç işidir. Bizlerin bu iki boyutlu cehaletle mücadele etmemiz gerekiyor.
Çay eşliğinde uzun bir soru cevap bölümünün ardından program son buldu.