"Ailede merhameti güçlendirmeli mahremiyeti korumalıyız"

"Ailede merhameti güçlendirmeli mahremiyeti korumalıyız"

Özgür-Der Ankara Şubesi, Müslüman Gençlerin Evlilik Öncesi ve Sonrası Fıkhı seminerlerinde bu ay Erol Erdoğan’ı konuk etti.

Dernek konferans salonunda gerçekleşen programda konuşmasına bazı dengelerin tesisisin önemine vurguyla başlayan Erdoğan, bunları hak-sorumluluk dengesi, birey-toplum dengesi ve aidiyet-özgürlük dengesi olarak sıraladı. Hakların ve sorumlulukların birlikte değerlendirilmesi gerektiğini vurgulayan konuşmacı, batıda bilhassa 19. yy. ’da hakların yoğun ihlalinin, tepki olarak sonrasında hakların sorumlulukları göz ardı edercesine öne çıkarıldığı bir zihniyete sebep verdiğini söyledi. Bunun aileye yansıyan boyutunda, karı-koca ilişkisinde taraflardan birinin sadece haklarının veya sadece sorumluluklarının konuşulmasının yanlış olduğuna değinen Erdoğan, bu dengenin kurulmasının aile için ehemmiyetini vurguladı. Bu noktada çocukların henüz sorumlu olmamalarına rağmen pek çok hakları olduğunun, bu anlamda onların mükellef olacakları çağa göre hazırlanmalarının anne babaya düşen bir görev olduğunun altını çizdi.

Birey (veya fert, kul) ve toplum (veya cemaat, ümmet) dengesinin doğru kurulması hususunda, İslam’ın bir cemaat dini olmasının yanı sıra, ‘Eşhedu’ ile başlayan, kulun şahsiyetini doğrudan muhatap alan, ferdiyete önem veren bir din olduğuna değinen Erdoğan, ‘toplumun temeli ailedir’ söyleminde ferdin varlığının göz ardı edilebildiğini, şahsiyetli bir toplum ve aile için öncelikle şahsiyetli bireylerin varlığına ihtiyaç olduğunu söyledi. Aidiyet ve özgürlük dengesi konusunda ise herhangi bir sosyal oluşumun, mensuplarının özgürlüğünü önemsemesi gerektiğini vurgulayan konuşmacı, irade sahibi bir insanın aidiyet bağının daha sağlıklı kurulacağına değindi.

Dengelerden sonra duyguların ve rollerin karışması başlığıyla konuşmasına devam eden Erdoğan, duygular konusunda özellikle saygı ve sevginin anlam daralmasına uğradığına, birbirleriyle kesişmeyen hatta yer yer zıtlaşan iki kavram olarak algılandığına, ailede bu iki kavramın kesişim kümeleriyle birlikte ele alınması gerektiğine değindi. Roller konusunda, anne-babanın çocuk ile ilişkisinde rollerin karışmamasının önemini, bu yöndeki zaafın bazen çocuğa hitapta, bazen çocukla kurulan yakınlıkta kendini gösterdiğini anlatan konuşmacı, çocuğa sorumluluk vermenin, her işini gereksiz yere üstlenmemenin öneminin altını çizdi. Yine roller noktasında karı-koca arasındaki rollerin adalete uygun şekilde belirlenmesi gerektiğine değinen konuşmacı, STK’ların, cemaatlerin de aileyi bütün olarak değerlendirecek şekilde faaliyetlerde bulunmamalarının açtığı sorunları rollerin karışması hususunda değerlendirdi.

Konuşmasına boşanma konusuyla devam eden Erdoğan, hem pek çok psikoloğun hem de toplumun önemli bir bölümünün karı-koca ilişkilerindeki aksaklıklarda, boşanma tavsiyesini çok rahatlıkla verdiğine şahit olduğunu anlattı. Boşanmanın kimi zaman bir rahmet olabileceğini ama boşanmanın çok zorlaştırıldığı bir kültürde bunu çözüm olarak önermenin, aksine yaygın bir uygulama haline geldiği kültürlerde ise daha az tavsiye edilmesinin isabetli olacağını söyledi. Boşanma oranlarının artmasının moral bozucu olduğunu ama boşanma sonrası yeniden evlenme sayılarının da az olmadığını, bu verilerin gündem edilmediğini ama karamsarlığımızı azaltacak bu olguyu da görmemiz gerektiğini vurgulayan Erdoğan, evlilik yaşının artmasında ki asıl etkenin ekonomik olduğunu, çözümün de daha çok burada aranması gerektiğini söyledi.

Konuşmasının sonunda gençler hakkındaki toplumsal önyargıların çoğunu boşa çıkaracak bazı araştırma sonuçlarını ve istatistikleri paylaşan Erdoğan, gençlerin aileye, akrabalık ilişkilerine bakışlarının sanıldığından farklı olduğunu, bu konuda görülen zaafların çoğunun aslında büyüklerinin yaptıklarının sonucu olduğunu vurgulayarak konuşmasını bitirdi.

whatsapp-image-2022-05-15-at-11-21-50.jpeg

whatsapp-image-2022-05-15-at-11-22-11-1.jpeg

 

Önceki ve Sonraki Haberler