Sunuma "tebliğ" kavramının sözlük anlamıyla başlayan Mevlüt BAYRAKTAR, ardından çeşitli ayetler ışığından ALLAH (c.c)'ın tebliğe yüklediği anlamı aktarmaya çalıştı.

Tüm peygamberlerin aşağı yukarı benzer durumlarla karşı karşıya kaldıklarını ve peygamberlerin halklarına tebliğ ederken ki yöntemlerinin benzerliğini belirten BAYRAKTAR, Hz. Nuh kısasından örneklerle peygamberlerin tebliğ sürecini ve bu süreçte karşılaştığı sorunları ve tebliğ ederken kullanmış olduğu yöntemi açıkladı.

Daha sonra Kuran-ı Kerim'de tebliğle ilgili ayetleri okuyan BAYRAKTAR. "bu ayetler sadece Resulallah'a değil aynı zamanda onun takipçileri olan bizlere de inmiştir. Dolayısıyla; biz de tebliğle sorumluyuz ve tebliğ ederken izleyeceğimiz yöntem de yine Kuran-ı Kerim'de belirtildiği üzere Kuranî yöntem olmalıdır. Kimse Allah'ın emirleri dışında tebliğ etme hakkına sahip değildir ve bu ondan kabul olunmaz."

Diyerek tebliğin günümüz Müslümanlarının da görevi olduğunu ve bu görevi yerine getirirken izlenilecek yolun da yine Resulallah'ın yolu olduğunu belirtti.

Maide suresinin 67. ayetini okuyarak tebliğin zorunluluğunu belirten BAYRAKTAR ardından şöyle dedi; "bu ayette kesin ve kararlı bir emir vardır. Bu emir, Allah'tan gelen her şeyi net ve anlaşılır bir şekilde aktarılmasıdır, bunu yaparken de ne bir korku, ne de bir kaygı içerisinde bulunulmamalıdır."

Tebliğin gerekli ve zorunlu bir görev olduğunu belirterek bu ifadesini çeşitli ayetlerle destekleyen BAYRAKTAR, seminerine Nur suresinin 54. ve Nahl suresinin 125, ayetleriyle sonlandırdı.

Murat BAŞARAN /Haksözhaber