Özgür-Der Siverek Temsilciliği Açıldı
Özgür-Der Siverek Temsilciliğinin açılışı münasebetiyle düzenlenen ''İnsanlığın Tek Kurtuluş Yolu İslam'' konulu konferans Gümüştaş Düğün Salonunda yapıldı. Kalabalık bir topluluğun iştirak ettiği etkinlik Zazaca, Kürtçe ve Türkçe selamlama konuşmasıyla b
Özgür-Der Siverek Temsilciliğinin açılışı münasebetiyle düzenlenen ''İnsanlığın Tek Kurtuluş Yolu İslam'' konulu konferans Gümüştaş Düğün Salonunda yapıldı. Kalabalık bir topluluğun iştirak ettiği etkinlik Zazaca, Kürtçe ve Türkçe selamlama konuşmasıyla başladı. Murat Yeşildağ'ın sunuculuğunu yaptığı programda Nureddin Yargıcı'nın Kur'an-ı Kerim tilaveti ve Mustafa Dipbakay'ın ayetlerin mealini okumasıyla devam etti. Ardından Özgür-Der'in tanıtıldığı bir sinevizyon gösterimi sunuldu.
Özgür-Der Siverek Temsilcisi Cemil Yeşildağ açış konuşmasında Özgür-Der'in kurulduğu günden beri hak ve adaletin şahitliğini vahyin rehberliğinde yerine getiren, zulüm karşısında onurlu bir duruş sergileyen, Türkiye'de ve tüm dünyada yaşanan zulme karşı İslami kimlikli mücadelenin temsilcilerinden olduğunu ifade ederek başörtüsü meselesine duyarlılığı ve sistemin ürettiği zulümler karşısında geliştirdiği eylemliliklerle gelecek nesillere aktarılacak güzel bir örneklik ortaya koyduğunu anlattı. Resmi ideolojinin İslam'a ve Kürt kavmine düşmanlık üzerine kurulduğunu anlatan Yeşildağ, Özgür-Der'in her iki soruna da duyarlılık gösterdiğini ve gelecek nesillere aktarılacak güzel örneklilikler sergilediğini söyledi. Özlem Hicran Özyurt ve Macide Göç Türkmen'i de anan Yeşildağ konuşmasını ilerde yapmayı planladıkları etkinlikleri anlatarak konuşmasını sonlandırdı.
Özgür-Der Genel Merkezi adına söz alan Hülya Şekerci ise konuşmasında dinin hayatı kuşattığını ifade ederek Kur'an'ın hayatın tam kalbine müdahale eden bir kitap olduğunu belirtti. Kur'an'ın ilk inen ayetlerinin sosyal mesajlar içerdiğini ve bunun da bizlere sosyal sorumluluklar yüklediğini anlatarak peygamberlerin bir yönüyle de mazlumları örgütleyen birer lider olduğunu söyledi. Buradan hareketle Özgür-Der'in dünyanın neresinde olursa olsun bir zulümle karşılaşıldığında sesimiz yettiğince tepki verme misyonu taşıdığını ifade etti. Şekerci devamla İslami kimliği şiar edinen Özgür-Der'in kuruluş sürecinde başörtü yasağına karşı yoğun bir eylemlilik sürdürdüğünü ve 28 Şubat sürecinde tüm baskılara rağmen İslami kimlikle mücadeleden vazgeçilmediğini söyledi.
Sistemin zorbalıklarına vurgu yapan Şekerci Kürt sorununa da değinerek bu sorunu militarist sistemin ürettiğini ve adil şahitler olarak bu sorunu gündemleştirmemiz gerektiğini anlattı. Başörtüsü sorununun da, Kürt sorunu ve diğer sorunların da kaynağının militarist sistem olduğunu söyleyen Şekerci bu çerçevede Ergenekon olayına dikkat çekti. Ergenekon sanıklarının TSK tarafından ziyaret edilmesine dikkat çekerek bu gayri ahlaki tutuma karşı hükümetin sessiz kaldığını, bu tavrın da darbecilerle yüzleşmeyi imkansız kıldığını vurgulayan Hülya Şekerci konuşmasını Siverek temsilciliğini tebrik ederek bitirdi.
Daha sonra Haksöz Dergisi ve Özgür-Der Diyarbakır şubesinin gönderdiği mesajlar okundu. Ardından da yoğun alkışlar altında Siverek Çocuk Kulübü üyelerince topluca bir dua okundu.
Programın son bölümünde Mehmet Pamak ''İnsanlığın Tek Kurtuluş Yolu İslam'' konulu tebliğini sundu. Tebliğine İslami kimlikli bir mücadele platformu olan Özgür-Der ailesine Siverek'in de katılmasından duyduğu memnuniyeti belirterek başlayan Mehmet Pamak Kur'an'ın rehberliğinde Müslümanların derlenip toparlanmalarının gerekliliğine vurgu yaptı. Ümmetin uzun asırlar boyunca farklı etkenlerle Kur'an'dan uzaklaştığını ve cahiliyenin kirlerine bulaştığını söyleyen Pamak yeniden Kur'an'a dönmenin, ilk Kur'an neslinin örnek alınmasının önemine dikkat çekti.
Şehid Seyyid Kutub'un tanımlamasıyla ilk Kur'an nesli olarak vasfedilen sahabe örnekliğinin hayatımızın her noktasında bizler için rehberlik teşkil etmesinin önemini hatırlatan Pamak gerek geleneksel anlayışın önümüze yığdığı bidatlar ve hurafelerle örülmüş anlayışlardan, gerekse de modern cahiliyenin ulusalcı, laik sapkınlıklardan uzaklaşıp, dini yalnız Allah'a has kılmanın şart olduğunu belirtti.
Yaşadığımız ülkede maruz kaldığımız zulümlere dikkat çeken Pamak resmi ideoloji dayatmasının insanımızı kirlettiğini, çürüttüğünü; okullarda küçücük çocuklarımıza her sabah okutturulan ulusal marş ve and dayatmasının bunun bir göstergesi olduğunu, bu yolla çocuklarımızın yalancılığa zorlandığını söyledi. Kürt çocuklarını "Ne Mutlu Türküm Diyene " demeye zorlayan sistemin baskıcılıkla birlikte, sahtekarlığı, yalancılığı da dayattığını, okullarda çocuklarımıza zorunlu Atatürkçülük dayatmasının insan haklarına aykırı bir uygulama olduğunu belirten Pamak inanmayan insanlara din dersi okutmanın da, Müslüman ailelerin çocuklarına resmi ideoloji putunun dayatılmasının da yanlışlığına dikkat çekti. Aslolanın herkesin kendi inancına uygun bir eğitim görmesi olduğunu söyleyen Pamak din dersleri adı altında devletin belirlediği resmi din müfredatının verilmesinin de kabul edilemez olduğunu vurguladı.
Bugün ülkenin yozlaşma, çeteleşme, hırsızlık, ahlaksızlık, fuhuş batağına saplanmasının sorumlusunun bu sistem olduğunu söyleyen Pamak militarizmin askerler ve yargı bürokrasisi eliyle ülkeyi tam bir despotizme mahkum ettiğini, bundan kurtulmanın ise düzen partilerinin samimiyetsiz, pısırık adımlarıyla değil, Müslümanların kararlı direnişleriyle gerçekleşebileceğini, bunun yolunun ise öncelikle kuşatıldığımız coğrafyadan başlayarak Müslümanlar olarak ellerimizi birbirimize uzatmaktan, kenetlenmekten geçtiğini vurguladı.
Diyarbakır ve Batman Özgür-Der şubelerinden de çok sayıda kişinin katıldığı program tekbirlerle son buldu.