“Kuran’da İnsanın Temel Hak ve Hürriyetleri" semineri
Siverek Özgür-Der’de alternatif eğitim seminerleri Mustafa Karael’in sunduğu “Kuran’da İnsanın Temel Hak Ve Hürriyetleri” adlı konu ile devam ediyor.
İnsan hakları, diline, dinine, rengine, cinsiyetine sosyal statüsüne bakılmaksızın bütün insanların insan olduğu için tanınan hakları kapsar. İslam'da ise bireyin irade ve akıl sahibi olarak yaratılış olmaktan ileri gelen asli haklardır. Bu anlamda İslam insanın hem bedeni hem de şahsi/manevi özelliklerini korumayı amaç edinir.
Günümüzde insan hakları kavramı Batı kökenlidir. Çağlar boyunca batı insanı gerek dini kurumlar gerekse de siyasi otoriteler tarafından büyük zulümlere maruz kalmıştır. Bugünkü seviyeye ulaşmak için tarihsel süreçlerden geçmiştir. Ancak vardığı seviyede kendisi büyük bir hataya düşerek her şeyin merkezine insanı ekleyerek adeta tanrılaştırmıştır. İnsana değerini insan dışındaki bir değerden bizatihi insanın kendisinden sadır olan, onun aklını ve iradesini ürünü olan değerler üzerinden bir insan hakkı tanımına sarılmıştır. Bu haliyle İslam'daki ''Kul Hakkı'' mefhumundan ayrı bir özellik taşımaktadır.
Kur'an' göre insan eksiksiz ve en güzel şekilde yaratılmıştır.(95/4-5) Şerefli kılınmıştır.(17/70) Akıl ve irade sahibidir. Yapıp ettiklerini sorumluluğunu kabullenmiştir. Kur'an insanın beşeri yönünü tanımlarken genellikle olumsuz yönlerini ön plana çıkarır. Aynı zamanda İnsana sahip olduğu haklardan daha ziyade ödev ve sorumluluklarını hatırlatır.
Ancak buna rağmen de Kur'an'da insan haklarının yokluğundan söz edilemez.
Her şeyden önce insanın yaşam hakkına büyük önem verir. Canını mukaddes sayar. Haksız yere bir cana kıymayı bütün insanlığa kıyma eş değer tutmuştur.(5/32) Allah'ın haram kıldığı cana kastı men eder. (İsra:33) Sadece başkalarının yaşam hakkına saygı göstermeyi istemekle kalmaz; kişinin kendi canına da kıymayı/ intiharı hoş görmez. İslama göre yaşam anne rahminde başlar bu yüzden de Çok geçerli bir sebep olmadıkça kürtajı cinayet kabul eder. Kur'an aynı zamanda kişinin şahsiyetine yönelik saldırıları da hoş karşılamaz. Bu yüzden insanların onurunu, şahsiyetini zarara uğratacak, zann, gıybet, dedikodu gibi davranışların sergilenmesini de doğru bulmaz.
Kur'an insanlara din ve ibadet özgürlüğü tanımıştır. İnsanların hür iradeleriyle din seçme hakkının olduğunu beyan eder. Kimse bir dini seçmeye zorlanamaz. (Bakara:256)
Peygamberin bile insanları zorlamaya yetkisini olmadığını söyler.(yunus:99) O, ancak uyarıcı ve müjdeleyicidir.(Sebe:28) Hidayet ancak Allah'tandır. (Kassas:56) Müslümanlara düşen islamı en güzel şekilde tebliğ etmek. İnsanlara iyiliği tavsiye edip kötülükten sakındırmaktır.
Din ve ibadet özgürlüğüne sahip insanlar dininin gereklerini yaşama, örgütlenme ve yayma hakkına da sahiptirler.
Kur'an insanları düşünmeye araştırmaya davet etmiştir. İnsan akıl sahibi olması hasebiyle düşündüklerini, araştırmaları sonucu tespit ettiklerini bir başkasıyla paylaşma ihtiyacı hisseder. İslam tarihinde düşünce ve ifade özgürlüğünün en somut örneği ictihat faaliyetidir. İctihat faaliyetlerinin kesintisiz sürdüğü dönemlerde İslam dünyası her alanda gelişme kat etmiştir. Kesintiye uğradığı dönmelerde ise duraklama ve hatta gerileme sürecine girmiştir. Hz. Peygamber (s) yaşamı boyunca düşünce özgürlüğüne büyük önem vermiş, kişileri düşüncelerini açıklamaya teşvik etmiş, onlardan faydalanmıştır.
İslam'da fertler arasında renk. Soy. Ork. Makam, mevk, fakirlik, zenginlik, şan şöhret gibi hususlarda üstünlük yoktur. Üstünlük ancak takvadadır. (hucurat:13) Herkese adaletle davranmayı emreder. Hukuk karşısında herkesi eşit kabul eder. İltimas yasaktır. Haddi aşmamayı ister. (maide:8) Zumlu kaldırıp yerine yeryüzünde Adalet temelli bir nizam tesis etmeyi gaye edinir.
İnsanların özel hayatlarına ait bilgilerin araştırılmasını, duyurulmasını haram saymıştır. İnsanların mahremlerine izinsiz girişi yasaklamıştır. Bu konuda zann ve gıybet yasaktır. (Hucurat:12) (Nur:27-29)
Suçu ve yanlışlığı ne olursa olsun insanlara işkence ve kötü muamele yasaklanmıştır. Savaş halinde dahi olsa esir düşenlere, savaşa fiilen katılmayan kadınlara çocuklara, din adamlarına dokunmayı yasaklamıştır. Öfkeyle haddin aşılmaması istenir. (maide:8) Sadece insanlara değil diğer bütün canlılara kötü muamele yapılmamasını emreder.
Kur'an'ın ilk emri ''oku''dur.(Alak:1-5) Bilenlerle bilmeyenlerin bir tutulamayacağını beyan eder.( Zümer:9) İslam dini ilim dinidir, ilim tahsil etmeyi her müslümana farz kılmıştır. Hz. Peygamberin uygulamalarında da bunu açıkça görebilmekteyiz. Medine'de Mescid-i Nebevi'yi inşa ederek orayı bir mektep haline getirmesi, zekattan eğitim faaliyetleri için pay ayırması da ferdin eğitim-öğretim hakkına ne kadar değer verdiğini kanıtlar.
Yüce Allah yeryüzünün bütün imkanlarını insanların istifadesine sunmuştur. İnsanların geçimlerini sağlamaları için gündüzü; dinlenmeleri içinse geceyi yaratmıştır.(Nebe:10-11 ; kassas:73) İnsana ancak çalıştığının karşılığı vaad edilmiştir.
( Necm:39-41). İslam Kişinin helal yoldan kazandığını mala ve mülke dönüştürmesine karşı çıkmaz. Anca başkasını sömürerek aşırı servet biriktirmeyi yasaklar. İşçi haklarına riayet edilmesini ister.Çalıştırılacak kişiye alacağı ücretin önceden söylenmesini ve alnının teri kurumadan hakkının teslim edilmesini ister. Kişinin kazancından fakirin hakkı olduğunu söyler ve onun eksiksiz teslim edilmesini ister. Müminlerden canlarıyla olduğu gibi mallarıyla da Allah yolunda cihad edilmesini emreder. Faiz, hırsızlık, karaborsacılık, stokçuluk, gasp, yağma haramdır.
İslam toplumu var olduğunda beri Gayri Müslimlerle sürekli temas haline ve ya yan yana olmuştur. Diğer dinlere mensup insanlarla bir yaşamanın ilk örneğini Müslümanlar Medine'de vermiştir. Barış içinde yaşamak isteyen Gayr-ı Müslimler de temel hak ve özgürlüklere sahip olarak Müslümanlarla birlikte yaşama hakkına sahiptirler. Can ve mal güvenliği, Din ve vicdan hürriyeti, ikamet ve seyahat hürriyetine sahiptirler. Ve bunlar Müslümanların güvencesi altındadır. Barış içinde kaldıkları sürece gayr-ı Müslimlerle savaşılmaz.(Enfal:61)
İnsanca yaşam sürebilmenin temeli hürriyettir. Hür olmayan bir insanın yaşamında mutluluktan söz edilemez. Kur'an'da kişilerin köleleştirilmesi hususunda hiçbir ibare bulunamaz. Kölelik İslam birlikte ortaya çıkan bir olgu değildir. Bilakis İslam köleliği kucağında bulmuştur. Bu müessesenin kaldırılmasını bir anda sağlamamış. Kaldırılışını zamana yayarak tedrici bir metodu uygun görmüştür. Köleliğin kaldırılması için çeşitli kurallar ortaya koymuştur. Bilerek ibadetlerin yapılmaması durumunda verilecek ilk kefaretin köle azat etmek olduğunu söylemiş,kaza sonucu adam öldürme, yemin bozma, zihar ve oruç kefaretlerinde de ilk olarak köle azat etmeyi emretmiştir. (maide:89; Mücadele: 2-4) Ayrıca zekat fonundan köleleri hürriyetine kavuşturmak için pay ayrılmış, yine kölelere çalışıp bedelini ödeyerek hürriyetine kavuşma hakkı tanımıştır.
Murat BAŞARAN/ Haksözhaber