İzmir’de tarihselcilik tartışıldı
Özgür-Der İzmir Şubesi’nin düzenlediği alternatif eğitim seminerleri, Kenan Levent’in sunduğu “Kur’an’ın Anlaşılmasının Önündeki Modern Engeller: Tarihselci Yaklaşım” başlıklı konuyla devam etti.
Tarihte her ekolün Kur'an'ı anlamaya çalıştığını ve bunun için usul arayışına girerek kendine Kur'an'dan dayanak bulmaya çalıştığını ifade ederek sözlerine başlayan Levent, günümüzde de klasik usullerin yanlış ve yetersiz olduğunu söyleyen modern yaklaşımlar olduğunu belirtti.
"Bu yaklaşımların çıkış noktası Batı. Kendi deyimleriyle söylediklerini kastetmiyorlar; kastettiklerini de söylemiyorlar! Bu çalışmalar bağlamında Kur'an'ın gündeme gelmesi sevindirici, ama Kur'an'ın istediği cemaat, toplum, ümmet olmanın önüne engel çıkarıyorlar.
Bu çalışmaların mahiyeti ve ne amaçla yapıldığı, araştırmada izlenen yol ve usul, araştırmayla neyin hedeflendiği önemli. Sonuçta daha iyi birer Müslüman mı olacağız, yoksa mevcut hâl meşrulaştırılmış mı olacak?" şeklinde konuşan Levent, tarihselcilik kavramı üzerinde de durdu. "Tarihselciliğin tanımında izafilik var; belirli bir tanımı yok. Bütün olayları ve durumları içinden çıkılan duruma bağlıyor; zamana ve mekâna önem veriyor. Tarihselciliğin aydınlanmanın ürünü olduğunu ve ilerlemecilikten doğduğunu söyleyenler var. Kur'an'ı belirli bir tarihe ait olarak ele alıyorlar. Tüm tanımlar zaman ve mekân; tarih ve coğrafya olgularına önem veriyor. Oysa zamanı ve mekânı esas alınca, olayı o tarihten ve o coğrafyadan çıkarıp günümüze getiremeyiz Evrensel bir hakikate ulaşamayız" diyen Levent, "Tarihselciliğin Alman idealist felsefesinden doğduğunu, Fransız egemenliğine karşı koymak için üretildiğini söylüyorlar. Tarihselciliğin temel dayanağı olan aydınlanma kilise/din karşıtıdır, insan merkezlidir. Akılcıdır; aklı putlaştırır. Yol gösterici olarak aklın yeteceğini söyler. Nesnel ve evrensel olduğu iddiasındadır. Deisttir; bir yaratıcının varlığını kabul edebilir ama aynı yaratıcının insanlara vahiy gönderdiğini kabul etmez. Tanımlayıcı ve müdahalecidir. İndirgemecidir. Homojenleştirici ve totaliterdir; kimsenin herhangi bir hakikati esas alıp o gözle dünyaya bakmasını kabul etmez" diyerek akılcılık-aydınlanma-tarihselci bakış açısı arasındaki ilişkiye dikkat çekti.
Tarihselciliğin, yazar-metin-okuyucu bağlamında, okuyucunun yazarın yerine kendisini koyup metni okuyabileceğini savunduğunu ifade eden Levent, "Böylelikle insanın Kur'an'ı okurken kendini Allah yerine koyabileceğini savunmuş oluyorlar" dedi.
Kur'an'ın özünden uzak yaklaşımların 'Müslümanlar eliyle İslam'ın içinin boşaltılmaya çalışılması' olduğunu vurgulayan Levent, "Değişim meşrudur, ama meşruiyetin neye dayandığı önemlidir. Değişimin belirleyici etmenleri nelerdir? Hangi araçlarla ve yöntemlerle yenileşeceğiz? Bunlar önemli sorulardır ve mutlaka cevap bulmaları gerekir. 'Çağdaş Kur'an(lar)' üretme amaçlı çalışmalar, işi metin değiştirme noktasına kadar vardırabiliyor. Kur'an'a 'kudsî hadis' muamelesi ve vurgusu yapıyorlar. Oysa Kur'an, kendisinden 'kitap' olarak bahsediyor" diye konuştu.
Levent, sözlerini şöyle sürdürdü: "Kur'an'da çelişki olduğunu, iç bütünlük bulunmadığını savunuyorlar. Kur'an bunu yalanlıyor. Zaten Kur'an insan ürünü olmadığı için, yirmi üç yılda parça parça indiği için giriş-gelişme-sonuç bağlamında değerlendirilemez. İçeriğindeki kavramlar birbiriyle irtibatlıdır ve birbirlerinin açıklar. Şirk-zulüm-tuğyan, islah-ifsad ve benzeri kavramları örnek buna verebiliriz. Tarihselciler, klasik usulden olduğu halde nesih teorisini, esbab-ı nüzulü, makasıd-uş şeriayı kullanıyorlar. Aslında ayetlerin belli bir olay üzerine inmesi, ilke belirlemek içindir. Esbab-ı nüzuldense nüzul ortamı önemli; ama bunlar belirleyici değil, etkileyici ve yardımcıdır."
Tarihselciliğin içinde bulunduğu açmazlara da cevap veren Levent "Ahkâm ayetleri uygulanamasa ya da uygulamaları geçici olarak durdurulsa bile bu, kuralın temelli kaldırıldığı anlamına gelmez. Ayrıca bunlar, 'ahlak'ı her şeyden ayrı tutuyorlar; oysa ahlak imandan ve ukubattan bağımsız değildir. Örtünme ayetini cariye-hür ayrımı bağlamına sıkıştırıyorlar. Örtü üzerinde çok duruyorlar; çünkü tesettür, aydınlanmanın homojenleştirme hedefinin önüne engel olarak çıkıyor. Beden üzerinde kimin söz sahibi olacağı belirleneceği için, egemen statüko da bu açılıma destek veriyor. Faiz hakkındaki görüşleri, mevcut kapitalist tekelleşmeyi yıkmaya yönelik değil; durumun meşruiyetini göstermeye yönelik. Peygamberin şahsıyla ilgili ayetleri öne sürüyorlar; ama 'Peygamberde bizim için güzel bir örnek olduğu' gerçeğini atlıyorlar" şeklinde konuştu.
Tarihselciliğin temelleri de özetleyen Kenan Levent;
- Tarihselcilikte genel-geçer bir doğru olmadığını,
- Tarihselcilerin "Her şey doğduğu şartlara bağlıdır; bunları günümüze aktaramayız" görüşüne sahip olduklarını,
- Tarihselciliğin tarihin lineer (düz) bir şekilde ilerlediğini kabul ettiğini, oysa Kur'an'ın, tarihin inişli çıkışlı olduğunu söylediğini,
- Tarihselciliğin, hayatı düzenleyen hükümlerin kaldırılmasını istediğini ve omurgasız bir din tasarladığını ifade etti.
Program, gelen soruların cevaplandırılmasıyla son buldu.
Fazlı İnderin – HaksözHaber/İzmir
Fotoğraflar: Yakup Takır