28 Şubat Darbecileri İzmir’de Lanetlendi!
Özgür-Der İzmir Şubesi, 28 Şubat darbesinin mimarlarından Org. Çevik Bir’in adını taşıyan meydanda gerçekleştirdiği protesto eylemiyle bütün darbecilerin yargılanması gerektiğinin altını bir kez daha çizdi.
Hamza Akdeniz'in sunumuyla gerçekleşen eyleme, Özgür-Der Akhisar Temsilciliği ile İZYAD ve Özgün-Der üyeleri de destek verdi.
Özgür-Der Akhisar Temsilcisi Ahmet Düzgün, protesto eylemine katılanlara yaptığı konuşmada, sadece 28 Şubat'ın değil bütün darbelerin karşısında olunması gerektiğini ifade ederek, bunun bir ilkelilik ve tutarlılık sorunu olduğunun altını çizdi. Küresel istikbarın ve zulmün Ortadoğu'daki temsilcilerinin de bir bir çökmeye başladığına dikkat çeken Düzgün; Mısır, Libya, Bahreyn, Tunus ve diğer coğrafyalardaki kıyamları desteklediklerini belirterek buralardaki halkların mücadelesini selamladı.
Özgür-Der İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Özlem Öz de yaptığı konuşmada 28 Şubat zorbalığıyla birlikte İslamî kimliğe açılan topyekûn savaşı anımsatarak, o dönemki darbecilerden hesap sorulmamasının Balyoz, Kafes, Ayışığı gibi darbe planlarını yapanları cüretlendirdiğini söyledi. Camileri bombalayıp yüz binlerce insanı gözaltına alma planları yapanların karşısında durabilmenin tek geçerli yolunun direniş olduğunu ifade eden Öz; geçmişte Şeyh Said'den İskilipli Atıf'a kadar binlerce Müslümanı katleden zihniyetin günümüzdeki takipçilerinin eylemlerinden hesap sorulmasının önemine vurgu yaptı.
"Müslüman Zulme Boyun Eğmez", "İsyan Ateşi Tağutları Yıkacak", "Yasakçılar Yenilecek, Direnenler Kazanacak", "Zulme Karşı Direneceğiz", "Paşaların Tankı, Susturamaz Halkı" sloganlarının atıldığı eylemde "28 Şubat Darbecileri Yargılansın" pankartı açıldı. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat ve 27 Nisan darbeleri ile Eldiven, Yakamoz, Ayışığı, Sarıkız, Kafes ve Balyoz darbe planlarından hesap sorulmasının gerektiğinin hep bir ağızdan haykırıldığı protesto, Özgür-Der İzmir Şubesi'nden Fazlı İnderin'in okuduğu basın açıklamasıyla sona erdi.
Fazlı İnderin - HaksözHaber
Fotoğraflar: Selma Ayma
Basın açıklamasının tam metni:
İnsanlık onurunu ayaklar altına alan, adalete ve özgürlüğe düşman silahlı cuntanın, darbeler zincirine bir halka olarak eklediği 28 Şubat darbesinin 14. yıldönümündeyiz. Türkiye halkının hiç de yabancısı olmadığı asker-sivil cuntaların "Topyekûn Savaş" naraları atarak bütün bir ülkeyi karanlığa boğduğu önemli bir tarihtir 28 Şubat!
28 Şubat 1997'de alınan kararlar ve akabinde başlayan uygulamalar, her ne kadar sistemin kendini koruma refleksi olarak adlandırılsa da; bu uygulamalar inancımıza, kimliğimize, Allah'ın bizler için uygun gördüğü ölçülere birer saldırı şeklinde vücut buldu.
Muhalif yapıda olan her tür düşünce ve oluşuma karşı şiddeti ve baskıyı doğal bir refleks olarak uygulayan sistem, bu sefer kendini İslam çerçevesi içinde gören her türlü kurum, kuruluş ve şahsı hedef almıştı. Bu durum, sistemin neye karşı ve ne için oluşturulduğunun da uygulamalı bir ifadesiydi aynı zamanda.
28 Şubat'la Türkiye'de rejim en derininden sarsıldı. İddia edip durdukları sosyal devlet ilkesi yerle bir oldu. Ekonomik açıdan her yer bataklığa döndü. Siyasetten bürokrasiye tüm toplum fişlenerek, kaos ve çatışma toplumsal tabanın genel karakteri haline getirildi.
Darbeciler başta üniversiteler, başörtülüler ve imam-hatipliler olmak üzere her kesime yönelik baskıcı ve dayatmacı uygulamalarıyla on binlerce insanın geleceklerini kararttılar. Binlerce insan işinden gücünden oldu. Yüzlercesi olmadık uydurma gerekçelerle cezaevlerine atıldı. Yasaması, yürütmesi, yargısı ve medyasıyla tüm birimler askerden brifing alır hale getirildi. Andıçlar havalarda uçuştu, durdu. Darbeciler o kadar azgınlaştılar ki, bazılarınca 28 Şubat'ın bin yıl süreceği gibi hamasî sloganlar üretildi.
Evet! Çetelerin, yer altına silah depolayanların, ellerindeki medya gücüyle hokkabazlık ve tetikçilik yapanların ortaya çıktığı gündür 28 Şubat.
Onursuzlukla sorumsuzluğun at başı yarıştığı, sömürünün ayyuka çıktığı, haram para transferlerinin normalleştiği, namlu işaretiyle kurdurulan partilerin revaçta olduğu gündür 28 Şubat.
Yargı bağımsızlığının dipçik gölgesinde kaldığı, yüksek yargı denen zevatın brifing almak için sıraya girdiği, rektörlerin "ordu göreve" hezeyanına kapıldıkları, bilim adamlığının intihalle özdeşleştiği gündür 28 Şubat.
"Laiklik elden gidiyor" naralarıyla halkın manipüle edilmek istendiği; hırsızlığın, talanın, vurgunun ve faizci tefeciliğin sistemin kutsalları üzerinden meşrulaştırıldığı gündür 28 Şubat.
Darbecilerden hesap sorulmadıkça hem darbe düzeni devam edecek, hem de yeni darbelere kapı aralanacaktır. Nitekim 27 Mayısçılardan hesap sorulmayışı 12 Mart'ı, o 12 Eylül'ü, 12 Eylül de 28 Şubat'ı o da 27 Nisan'ı doğurmuştur.
Pervasız bir şekilde yapılan hukuksuzluğun yol açtığı ve geniş halk kitlelerini etkileyen mağduriyetlerin hesabı sorulmalıdır. Darbecilerin medya ve iş çevrelerindeki ortaklarının o süreçte hortumladıkları ve tamamı bu fakir halkın cebinden çıkan onlarca milyar dolarlık zararın hesabı verilmelidir. Başörtülü olduğu için hastane kapısında ölüme terk edilen, çalıştığı işinden olan, okulunu bitiremeyen insanlar darbecilerden hesap sorulmasını istiyor.
Yine bu minvalde 28 Şubatçılar başta olmak üzere halka ve Hakk'a karşı savaş açıp mücadele eden bütün şahısların isimleri, -komutan, devlet başkanı, siyasetçi, emekli-muvazzaf olduğuna bakılmaksızın- halkın caddelerinden, meydanlarından, sokaklarından, mahallelerinden, bulvarlarından derhal silinmelidir. Şu an üzerinde bulunduğumuz meydandan da, dönemin meşhur orgeneralinin adı sökülüp atılmalıdır.
Devam eden zulme tepki duyan herkes, egemenlerin şeytanî plan ve tuzaklarına karşı, direniş dışında hiçbir çözümün bulunmadığını kavramak zorundadır. 12 Eylül'e, 28 Şubat'a, Balyoz'a, Kafes'e ve Ergenekon'a rağmen, halkın İslamî değerlere olan inancı ve bağlılığı bitirilememiştir. Biz Müslümanlar olarak "Dinde zorlama yoktur" ayetine dayanarak hiç kimseyi, Müslüman olmaya zorlamadığımız gibi; hiçbir güç de bizleri laik ve Kemalist olmaya, devlet tanrısına ve resmi ideoloji putuna itaat etmeye zorlayamaz.
Evet, 28 Şubat darbesi İslam'a, İslamî kimliğe vurulmak istenen darbeydi. 28 Şubat bin yıl sürecek dendi. Başlatılan kimliksizleştirme politikasına maruz kalıp kimlik erimesi yaşayanlar için 28 Şubat devam ediyor. İman edenlerin iman edişi gibi bir bilinçlenme olmadıkça da devam edecek. Ancak kimlikleriyle dimdik duran ve direnmeye devam edenler için ise bin yıl devam ettirilmek istenilen süreç yerinde sayıyor.
Bizler 28 Şubat olarak bilinen askerî ve yargı bürokrasisinin sermaye ve medya sınıfları eliyle halka tahakküm etmeye çalıştığı bu zulüm düzenine boyun eğmedik, bundan sonra da eğmeyeceğiz. Bu vesileyle hak ve özgürlük düşmanlarını tekrar lanetliyor, adalet ve özgürlük taleplerimizi kazanana kadar direnişin devam edeceğinin bilinmesinin istiyoruz.
ÖZGÜR-DER İZMİR ŞUBESİ