İslami mücadelede Gazze direnişinin yeri
Bursa Özgür-Der Şubesinin aylık olarak düzenlediği seminerde Haksöz Dergisi yazarlarından Musa Üzer’’ İslami Mücadelede Gazze Direnişinin Yeri’’ başlığıyla gerçekleştirdi.
Musa Üzer, ‘’7 Ekim Aksa Tufanı Operasyonunun başlamasıyla, birçok kişi ve kesim tarafından bu operasyonun Hamas’ın sonunu getireceği iddiası medyada değişik platformlarda pervasız bir şekilde ifade edildi sözleriyle başlayarak sürecin önemli noktalarına değindi. Gazze ve Filistin’in hangi halde olduğu göz önünde bulunmadan yapılan değerlendirmelere operasyonun başlangıcından itibaren şahit olunduğunu dile getirdi. 8 Aylık süreçte dünyanın en büyük devletlerini de arkasına alan, silah ve maddi güç açısından hiçbir problemi olmayan Siyonist güçlerin saldırıları karşısında dimdik ayakta duran bir Filistin halkı ve Hamas gerçeğinin olduğunun altını çizen Üzer, sağlam bir irade, kararlılık, azim, sabır ve sebat ile yapılan mücadelenin önemine değindi.
Müslümanların mücadelesinin gaybi boyuttan bağımsız olarak ele alınmayacağını belirten Musa Üzer, irade, sabır, sebat ve kararlılık çizgisini dinamik ve derinleştiren dinamiğin bu gaybi boyutla irtibattan geçtiğini ifade ederek İzzeddin Kassam Mücahidlerinin örnekliğini vurguladı. Nice az topluluğun sayıca üstün topluluğa galip gelmesinin çağdaş bir örneğine Gazze’de bir kez daha yaşandığını vurgulayan Üzer, siyasal-sosyal perspektif geliştirilirken ve tavır ortaya konulurken bu boyutun muhakkak göz önünde bulundurulmasının önemine değindi.
Küresel güçlerin elindeki dezenformasyon araçları ile Aksa Tufanı Operasyonu sonrası Hamas ile ilgili büyük bir kampanya yürüttüğünü belirten Üzer, Hamas’ın elindei kıt imkanlarla bu algıyı yerle bir ettiğini ifade etti. Buna verilecek en iyi örneğin esir takasındaki görüntülerin olduğunu belirten Üzer, dünya halklarında Müslümanlara ve İslam’a yönelik ilgi ve sevgiyi artıran önemli bir olay olduğunun altını çizdi. Müslümanların savaş ahlakı, Cihad’ı hangi perspektif, tebliğ, propaganda ve ahlaki parametreler içerisinde yapmaları gerektiğinin örnekliğinin Gazze’de başarılı bir şekilde verildiğini belirten Musa Üzer bunun da bütün İslami hareketler açısından dikkatle takip edilmesinin önemini vurguladı.
Mücadeledeki halk desteği boyutun da değinen Üzer, “Hamas halktır, halk Hamas’tır!” çizgisinin yakalanmış olmasının bu zorlu savaşın verilmesini mümkün kılan en önemli dinamiklerden biri olduğunun altını çizen Üzer aynı şekilde siyasi, askeri önderliğin mücadelenin her safhasında önde yer alarak ve bedel ödeyerek bulunmasının da bu örneklik açısından önemli olduğunu belirterek Hamas liderlerinin bu süreçteki tavırlarından örnekler aktardı.
7 Ekim sonrası süreçle birlikte birçok Müslümanın yaşamını esaslı bir şekilde sorgulama fırsatını yakaladığının önemine değinen Musa Üzer, bu durumun da sekülerleşme, dünyevileşme cenderesine karşı Müslüman şahsiyetin nefis muhasebesi ve kendini inşa fırsatı vermesi açısından önemli olduğunu belirterek vaka ile irtibatın kazanımlarını vurguladı. Gazze Savaşı ile birlikte ortaya konulan eylemlilik süreçlerine de değinen Üzer bu kapsamda gerek dünyanın değişik noktalarında gerekse de Türkiye’de yapılan eylemlerin savaştan ayrı düşünmenin doğru olmadığını, mücadelenin bir parçası olarak görülmesi gerektiğini belirtti. Toptancı, yok sayıcı tavır ile yapılanları yeterli gören tavrın iki uç yaklaşım olarak yanlış olduğunu belirten Üzer, eylemlilik noktasında en önemli tavrın bilinç, irade, kararlılık ve süreklilik olduğunun altını çizerek Türkiye’deki olağanüstü imkan ve koşullara rağmen bazı cemaat ve hareketlerin pasif ve istikrarsız duruşlarının rahatsız edici olduğunu hatırlattı. Bütün önemli siyasal olaylarda fırsatçı bazı siyasi ve ideolojik mahfillerin her zaman harekete geçtiğini vurgulayan Üzer, Gazze Savaşı sürecinde de sol, sol kuyrukçusu unsurlar ve İrancı kişiler üzerinden ortaya konulan bazı çabaların İslami camiadaki yansımalarını ele alarak bu konularda gösterilecek siyasal basiret olgusunun altını çizdi.
Siyasal-sosyal süreçlerin değerlendirilmesinin öneminin de altını çizen Üzer, komplocu, gerçeklikten uzak ve kopuk, genellemeci tutumların siyasal analiz kategorisine girilmeyeceğini savaşla ilgili ülkelerin tavrından örneklerle aktardı. Türkiye’de devlet ve siyasal iktidarın savaş sürecindeki tutumuna da değinen Üzer konuyla ilgili uç yaklaşımları eleştirerek laik-Kemalist sistem ve İsrail ittifakı tarihsel sürecinden bugünlere gelinen noktayı hatırlatarak bugünkü noktanın geliştirilmesi gereken bir kazanım olduğunu vurguladı. Mücadelenin sürekliliği ve gelişimi açısından Türkiye’nin verdiği siyasal desteğin askeri, lojistik boyutlara taşınması açısından Türkiye’deki cemaatlerin etkin bir mücadele yürütmesinin sorumluluğunu hatırlattı.
Etkinlik katkı ve soru-cevap faslından sonra Gazze eylem ve etkinliklerinin hatırlatılmasıyla sona erdi.