İktidarın Olumsuz İcraatına Karşı Tavrımız Ne Olmalı?
Özgür-Der Bursa Şubesi’nin etkinliğinde muhalif olmanın mahiyeti ve ölçüleri konuşuldu.
Özgür-Der Bursa Şubesi, bu ay programlarına bir panelle devam ederek "İslam'da Muhalefet Ahlakı" başlığı altında Rıdvan Kaya ve Ahmet Yıldız'ı konuk etti. Yöneticiliğini Aziz Avar'ın yaptığı panel İki oturum halinde gerçekleştirilerek muhalefet ve yönetim kavramları altında Müslümanların iktidarla ilişkisinin nasıllığı gündem edildi.
Ahmet Yıldız, ilkelerini vahiyden alan Müslümanların yönetimle ilişkilerini sabitelerinden taviz vermeden sürdürmesi gerektiğine dikkat çekti. Günümüz siyasetine bakıldığında iktidarın her söylediğini alkışlayan, yanlışlarında dahi hikmet arayan bir tavır ile yönetimin her söylemine kökten karşıt olan tavır olmak üzere iki uç tutum olduğunu belirterek Müslümanların üçüncü bir tavır olarak adaletle yaklaşma yetisini ellerinde bulundurmaları gerektiğine vurgu yaptı.
Yıldız; bir imkanı kullanmak, bir topluluk içerisinde bulunmak bizi doğruyu söylemekten geri tutuyorsa, konjonktürel davranmak adı altında bir haksızlığın üzeri örtülüyorsa Müslümanların yapması gerekenin riski göze alarak hakkı söylemek, sonuç alınamadığı durumda ise yanlıştan beri durulduğunu ilan etmek olduğunu belirtti.
Ahmet Yıldız'ın ardından konuşan Rıdvan Kaya, Hz. Ömer'in "Yanlış yaptığımızda bizi uyarmazsanız sizde hayır yoktur, uyardığınız halde sizi dinlemezsek bizde hayır yoktur." sözüyle ortaya koyduğu duruşun Müslümanların iktidar-halk ilişkisinin nasıllığını gösteren önemli bir dayanak olduğunu ifade etti. Hz. Muhammed'in (sav), ashabına, zulüm yapan insanları uyararak/düzelterek onlara yardımcı olmalarını öğütlediğine dikkat çeken konuşmacı; aynı sorumlulukla yönetimlere yöneltilen nitelikli eleştirilerin de hainlik yaftalarından kurtarılarak yönetimlerin daha iyiye ulaşmaları adına ortaya konulan çabalar olduğunun fark edilmesi gerektiğini belirtti.
Kaya, günümüz siyaseti üzerinden örnekleme yaparak iktidara adaletle yaklaşıldığında mazlum coğrafyaların sesi olması, İslam'a hareket etme alanları kazandırması, Kemalist vesayetle savaşılması gibi kazanımları olduğu görülmekle birlikte; OHAL sürecinde yaşanan mağduriyetler, siyasetin çıkar grupları için mevzi kazanma alanına dönüşmesi, hamasi tavırlarla milliyetçilik söylemlerine geri dönülmesi gibi eleştirilmesi gereken yönlerinin de görülmesi gerektiğine dikkat çekti. Konuşmacı, 2008 yılında AK Parti'ye kapatma davası açılması sürecinde İslami kimliğin hedef alınması dolayısıyla karara tepki gösterilirken bugün Furkan Vakfı'nda kalan kız öğrencilerin evlerinden çıkartılmalarının yanlış olduğunun belirtmesinin çelişkiden değil adaleti ilke edinmekten mülhem olduğunu ifade etti.
Toplumsal değişimin tebliğ ve davet çabalarıyla gelişebileceğini belirten Kaya; sürekli suçu iktidara yükleyen bir pozisyonun bizi özeleştiri yapmaktan uzaklaştıracağını da hatırlatarak toplumun ıslahının yukarıdan değil aşağıdan gelen çabalarla olabileceğini Müslümanlar olarak kendi sorumluluklarımız üzerine yoğunlaşmamızın daha elzem olduğunu söyledi. Konuşmacı, ayrıca iktidarın yanlışlarını dillendirmenin, muhalif tavır almanın bizi karşıtına sığınan, kompleksli tavırlara yöneltmemesi gerektiğine de vurgu yaparak Müslümanların anti-kapitalist, solcu, liberal, demokrat gibi eklektik kimliklere ihtiyacı olmadığını, her türlü itirazımızı, tavrımızı sadece Müslüman kimliğimizle ifade etmemiz gerektiğini vurguladı.
Panel dinleyicilerin soruları ve katkılarıyla son buldu.