Bursa'dan Suriye İçin Duyarlılık Çağrısı
Özgür-Der Bursa Şubesi bir protesto eylemiyle Suriye’deki katliamlara sessiz kalmama çağrısında bulundu.
Suriye'de yaşanan katliamlar hakkında bugün Orhan Gazi Parkı'nda bir basın açıklaması düzenleyen Özgür-Der Bursa Şubesi, konuyla ilgili duyarlılık çağrısında bulundu. Bölgedeki gelişmeleri değerlendirmek için eylemde söz alan Özgür-Der Bursa Şubesi Başkanı Aziz Avar, "Uzun yıllar halkın kanı ve gözyaşları üzerinden iktidar devşiren tufeyli güruhu, bugün artık hak ve özgürlüklerini geri almak konusunda ısrarcı Müslümanlar karşısında direnme güçlerini yitirmişlerdir. Yaşanan değişimler bölgenin geleceği açısından hayati bir öneme sahiptir. Bunun farkında olan zinde güçler, reform adı altında her türlü ayak oyunlarını sergilemekte ve başaramayınca da alenen katliam gerçekleştirmektedirler. Yaşanan olayların bölge halkının lehine sonuçlanabilmesi için başta Türkiye olmak üzere, etkili olabilecek tüm faktörlerin devreye girmesi gerekir." dedi.
Özgür-Der Akhisar Temsilciliği adına Ahmet Düzgün de eylemde söz alarak yanı başımızda kardeşlerimizin katledilmesine seyirci kalmamızın mümkün olmadığına dikkatleri çekti. Düzgün, bu doğrultuda kamuoyu oluşturularak Müslüman halkların yalnız olmadığını net olarak ortaya konulması gerektiğine vurgu yaptı.
Konuşmalar arasında sık sık "Zulme Seyirci Kalma, Katliama Karşı Çık!", "Suriye Halkı Yalnız Değildir!", "İntifada Ateşi Tağutları Yakacak!", "Yaşasın Küresel İntifada!" sloganları atıldı.
Serdar Bursalı'nın okuduğu basın açıklamasının ardından getirilen tekbirler ile eylem sonlandırıldı.
Basın açıklamasının tam metni:
SURİYE'DE KATLİAM İŞLENİYOR SESİZ KALMA!
Ortadoğu'da Tunus ve Mısır ile başlayan özgürlük hareketleri, Lübnan, Yemen, Bahreyn ve Suriye olmak üzere, bölgenin geniş bir kısmına yayılmış bulunmaktadır. Bölge Müslümanlarının hak ve özgürlüklerini hiç bir despotun inisiyatifine bırakmamak konusundaki inançlı ve ısrarcı tavırları gelecek için oldukça ümit vericidir. Diğer yandan bu durum, uzun yıllardır kan ve göz yaşı üzerinden iktidar devşiren tufeyli güruhunu da çok ciddi olarak paniğe sevk etmiş görünüyor. Özgürlük taleplerinin günden güne kitlesel bir boyut kazandığını fark eden diktatörler, saltanatlarını ve canlarını kurtarmak için hemen her yola başvurmaktadırlar. Yapay reformlar ve bir takım sahici olmayan bürokratik iyileştirmeler ile halkları yanıltmaya çalışmaktadırlar. Bunu başaramadıklarında ise en iyi bildikleri yolu, yani muhalif olanı ortadan kaldırarak susturma yöntemini devreye sokmaktadırlar.
Bu zalimane yöntemin en kanlı örneğini şu an Suriye'de görmekteyiz. Altı haftayı aşkın bir süredir başlayan gösterilerde şimdiye değin beş yüz elli civarında insan acımasızca katledildi. Ülkenin bir çok şehri ordu tarafından kuşatılarak, elektrik, telefon, internet hatları kesildi. Tankların ve ağır silahların sokaklarında kol gezdiği şehirlerde, hiç bir kural tanımaksızın genç nüfus gözaltına alınmakta, yakınlarına da hiç bir bilgi verilmemektedir. Ayrıca, yaşanan bunca zulmü dünyadan saklamak içinde bölgeye tüm giriş ve çıkışlar kapatılmış durumdadır.
Hemen yanı başımızda kardeşlerimize karşı işlenen bu vahşetin tarafımızca kabulü mümkün değildir! Silahsız ve korunaksız sivillere karşı ağır silahlar ve tanklarla karşılık veren, kural tanımaksızın halkına karşı terör estiren Beşar Esad diktasına artık dur denilmelidir. Bilindiği üzere Beşar Esad Ortadoğu'nun en demokrat, en ılımlı lider imajını oluşturmaya çalışan bir isimdir. Türkiye ile geliştirdiği ilişkilerde de bu maskeyi kullanarak uzun zamandır ülkesinde süren vahşeti Türkiye kamuoyundan saklama çabası içine girmişti. Fakat bu gün gelinen noktada artık onunda diğerler zalimler gibi maskesi düşmüştür. Reform diyerek halkını oyalamaya çalıştığı ve arkasından katliam işlediği gün gibi ortaya çıkmıştır. Böylesi bir gerçek ortadayken, sadece hak ve özgürlük arayışı içinde olan milyonlarca Suriyeli kardeşlerimizin kaderi, Beşar Esad gibi bir diktatörün merhametine terk edilmemesi gerekir.
Önemli gördüğümüz bir diğer husus, Ortadoğu'nun farklı coğrafyalarında gelişen direnişlerin, emperyalist güçler tarafından çarpıtılarak değersizleştirilmeye çalışılmasıdır. Bahreyn de Şiilerin ağırlıkta olduğu direniş ile Sünnilerin ön planda olduğu başkaldırılar, mezhepçilik fitnesi çerçevesinde değerlendirilmeye çalışılmakta ve buna bağlı olarak ayrılıkçı çıkarımlar Müslümanlar arasında servis edilmektedir. Yapılmak istenen bu ayrımın asılsız olduğunu, meydana gelen direnişlerin mezhepler üstü bir özgürlük talebi olduğu bilinmelidir. İslam coğrafyalarının kukla iktidarları, yıllarca nemalandıkları mezhepçilik fitnesinden, bugün böylesi önemli yol ayrımında tekrar istifade etmek istemektedirler. Buna karşı dikkatli olunması gerekir.
Suriye başta olmak üzere, Ortadoğu'da işlenen katliamlara karşı Türkiye sesiz kalmamalıdır. Suriye devleti ile iyi ilişkiler geliştirme yerine kardeş Suriye halkına yardım çabası içinde olunmalıdır. Stratejik ve ulusal çıkarlar göz önünde tutularak sesiz kalınması kabul edilemez. Akan kan durdurulmalı, siyasi sebepler bahane edilerek tutuklanan muhalif Müslümanlar serbest bırakılmalıdır. Biz Özgür-Der Bursa Şubesi olarak elli yıla yakındır halkın üzerinde zulmünü sürdüren Esad diktası gidene kadar Suriye halkının mücadelesini desteklemeye devam edeceğiz.
Özgür-Der Bursa Şubesi