Bursa'da Toplumsal Mücadele Fıkhımız Konuşuldu
Özgür-Der Bursa Şubesi’nin düzenlediği aylık seminerlerde bu ay “Toplumsal Mücadele Fıkhımız ve Sapmalar” konusu işlendi.
Program, Özgür-Der Bursa Şubesi Başkanı Aziz Avar'ın sunumuyla Ördekli Kültür Merkezi'nde gerçekleşti.
Serdar Bursalı'nın selamlama konuşmasının ardından sözü alan Aziz Avar, İlk olarak vahyin inşa edici mahiyetine değindi. Rabbimizin bizi başı boş bırakmayarak ilettiği mesajın, hayata bakışımızı, bilgi, inanç ve eylemlerimizi belirleyen temel ölçü niteliği taşıdığını hatırlattı. Allah'a kulluğun sağlıklı zeminini, "müttakiler için rehber" olan Kur'an'ın, hayatın her alanında yol gösteriliciliği bilinciyle oluşturabileceğimizi söyleyen Avar, vahyin bireyi, eşyayı, ve yaşadığımız alanı tanıtan ve bu alanlara yön veren tek temel unsur olduğunu ve Müslümanlar olarak özgüvenimizi, özgünlüğümüzü ancak bu eksende kurabileceğimizi belirtti. Buna bağlı olarak bireysel ve toplumsal mücadelemizi sahici ve sağlıklı bir nitelikle var kılmak için usuli bir çerçevenin kaçınılmazlığına dikkat çekti.
Hayatı vahiyle kuşatabilmek ve Allah'a kulluğumuzu parçalamamak için geleneksel ve modernist engelleri aşabilmenin önemini vurgulayan Avar bu bağlamda yaşanılan eksiklere, zaaflara ve sapmalara birçok başlık altında değindi:
Kaynak sorunu
Özetle bu başlıkta Avar; kaynak sorununun belirgin ve temel sorunlardan olduğunu bu bağlamda sağlıklı bir tasavvur ve davranış biçimi için Kur'anın "muhkem/farklı yorumlanmaya müsait olmayan ayetler"i ve "mütevatir sünnet/Rasul'ün aslı Kur'anda olan kesin nitelikteki uygulamalar"ını merkeze alıp diğer kaynakları/birikimi/geleneği bu "sabite"ler çerçevesinde değerlendirmeye tabi tutmak gerektiğini anlattı.
Bireyci veya Toplumcu Savunu mu? Şahsiyet ve Cemaat Bilinci mi?
Liberalizmin inşa etmek istediği seküler, tüketim kültürünün nesnesi olan insan tipinin veya sol sosyalist kültürün bireyin iradesine rağmen toplumcu yaklaşımın etkisiyle, birey mi toplum mu ikilemi içine girmenin yanıltıcı olduğunu belirten Avar, İslam açısından birey esas olmakla birlikte toplumu bireyden ayrıştırmanın ve bağımsız ele almanın mümkün olmadığını söyledi. İslam'ın ön gördüğü toplum/cemaat yapısının bireylerin kolektif iradelerinin bir sonucu olduğunu belirten Avar vahiyle inşa olmuş şahsiyetlerin oluşturacakları sıkı birlikteliklerin lüks değil birçok açıdan gereklilik taşıdığını ifade etti. Rabbimizin mesajını hakkıyla kavramanın ve uygulamanın cemaat bilincinden kopuk bir anlayışla mümkün olmadığını söyledi. Müslümanların herbir ferdinin büyük bir aileye mensup olduğunu gösteren, dar daireden geniş daireye kadar uzanan bu cemaat bilinci aynı zamanda birbirimize karşı sorumluluklarımızı da zorunlu kıldığını ifade etti.
Entelektüel İnziva mı? Bilgi İnanç Amel Bütünlüğü mü?
Bir başka zaafın bilgi inanç eylem ayrımına düşülmesi olduğunu söyleyen Avar, bilgi edinmenin ve bir konuda uzmanlaşmanın önemli hatta yerine göre bir gereklilik taşıdığını yalnız hayata dokunmayan bir bilgilenme durumunun değer ifade etmediğini söyledi. Allah katında değerimizin teorik tartışmalarda değil bilinç ve amellerimizde saklı olduğunu ifade eden konuşmacı, hayattan ve buna bağlı olarak sorumluluklarımızdan kopuk bir şekilde sürekli tartışarak tüketim nesnesi haline getirilen bir bilginin entelektüelizm hastalığına işaret ettiğini söyledi. Bu hastalığı taşıyanların özelliklerini anlatırken üstten bakan, toplumu dizayn ettiğini düşünen bir öğretmen edasına sahip, "aydın" kibriyle birlikte sorumluluk alan değil sürekli sorumluluk dağıtan bir niteliğe dikkat çekti.
Milliyetçi Duygusallık mı? Kardeşlik Bilinci mi?
Temelinde duygusallığın yattığı bir sapma olarak milliyetçiliğe ayrıntılı olarak değinen konuşmacı özetle; günümüzde yaşanan milliyetçi kirliliğin nedenlerine inildiğinde vahyi değerlerden kopuk, bu değerleri ya tamamen yok sayan ya da yan unsur olarak değerlendiren bir vakıa ile karşılaşabileceğimizi ifade etti. Türkiye Müslümanlarının bir kısmının özellikle yakıcı sorun olan Türk/Kürt sorunu karşısında ilgisizliklerini eleştiren Avar Müslümanlar için adaleti ayakta tutucu bir örnekliğin kaçınılmaz olduğunu vurguladı.
Cinsiyetçi Ayrışma mı? Fıtri ve Adil Konumlanış mı?
Bir diğer başlıkta ise cinsiyetçi yaklaşımı ele alan konuşmacı, kadına zulmeden, modernist yaklaşımla tersinden paralelleşerek ona cinsel bir obje olarak bakan, onu erkek karşısında ikincil bir varlık olarak gören erkek egemen kültürün/geleneğin bugüne kadar çeşitli boyutlarıyla taşındığını aynı zamanda buna tepki olarak gelişen feminist yaklaşımın da başka bir sapma teşkil ettiğini ifade etti. Bu bağlamda ideolojik olarak töre cinayetlerini İslam'la özdeşlestirme gayretlerinin de olduğunu belirten Avar,bu algıların zemini üzerine değerlendirmelerde bulundu.
Ardından özetle Müslüman erkek ve kadınların ayette belirtildiği üzere birbirlerinin velisi olduklarını ve birbirlerine iyiliği emredip kötülükten sakındıran bir zemini paylaştıklarını ifade etti. Ayrıca herhangi bir haksızlığı ya da adaletsizliği ortaya çıkaracak veya buna kapı aralayabilecek hiçbir tutumun kesinlikle İslami olmadığını vurguladı.
Çıkar Siyaseti mi? Değer Siyaseti mi?
Bir başka başlıkta, bölgesel siyaseti önceleyen ve ulusal çıkarları benimseyen bir yaklaşımın vahyi değerler karşısında sınıfta kaldığını İran'ın mazlumların kanını taşıyan politikaları üzerinden örneklendirdi.
Tepkisel ve Edilgen Konumlanış mı? Değer Temelli Varoluş mu?
Sistem değerlendirmelerinde de bulunan Avar, içe kapanmak ya da eklemlenmek dışında olumlulukları destekleyici olumsuzlukları eleştiren bir konumlanışa dikkat çekti. Özgüvenini kendi değerlerinden alan bir anlayışın tepkisel edilgenlik ya da sığınmacı edilgenlik içinde olmayacağını sözlerine ekledi.
Tarih ve kültür kutsamacılığı, dünyevileşme, sınıf ideolojisi, kariyerizm, karşıtı ile kendisini var etme gibi başlıkların da konuşulduğu program dinleyicilerin katkılarının ve sorularının ardından son buldu.
Haber: İlyas Acar