Bursa’da “Siyasal Sistemin İnşası” Konuşuldu
Bursa Özgür-Der Şubesi seminerleri devam ediyor. Zafer Çınar'ın sunduğu “Türkiye’de Siyasal Sistemin İnşası ve Tek Parti Dönemi” başlıklı seminer Ördekli Kültür Merkezinde yapıldı.
Bursa Özgür-Der Şubesi'nde "Türkiye'de Siyasal Sistemin İnşası ve Tek Parti Dönemi" başlıklı bir seminer sunan Zafer Çınar, bugün var olan siyasal sistemin sağlıklı bir şekilde anlaşılabilmesi için cumhuriyeti vücuda getiren dinamiklerin ve onları ellerinde tutan Kemalist seçkinlerin çok titiz bir tahlile tabi tutulması gerektiğini belirterek, Türkiye'de ki siyasal sistemin inşa sürecinin aynı zamanda Türk modernleşme tarihi sürecinin bir uzantısı olduğunu ve bunun geçmişten bağımsız ele alınmaması gerektiğinin önemli olduğunu ifade etti. Türkiye'de ki siyasal sistemin inşasının nasıllığından daha önemli olanın ise onun devamını sağlayacak toplumsal dönüşümün gerçekleşmesi gerektiğini şu sözler ile dile getirdi;
"Cumhuriyetçiler en çok toplumsal dönüşüm konusunda sıkıntı çekecekleridir. Eğer cumhuriyet için gerekli olan ulus nitelikli toplum inşa edilmeseydi onlara göre süreç akamete uğrayabilirdi. inkılapların bence değişmez kanunlarla teminat altına alınmasının altında bu neden yatıyor."
Cumhuriyet devri yenileşme hareketi ile Osmanlı modernleşmesi arasında kopmaz bir bağlantı olduğunu belirten çınar, Cumhuriyet kadrolarında ki yenileşme hareketi, Tanzimat-Islahat ve Meşrutiyet süreçlerinin nihai sonucu olduğunu belirterek şöyle devam etti:
Cumhuriyetin iki temel erki olan yasama ve yürütme güçleri, köklerini Osmanlı tecrübesinden alıyorlardı. Kısacası parlamento, Anayasa ve Hükümet teşkili meseleleri Cumhuriyetçi kadroların hiç yabancı olmadıkları konulardı.
Her gelişimin bir değişim olduğunu ancak her değişimin bir gelişme olmadığını belirten çınar, sistemin oluşturulma sürecinin kendi doğal seyrinde oluşan bir gelişim olmaktan ziyade ruh ve yapı olarak bir değişim yani başkalaşım geçirdiğinin altını çizdi.
Siyasal inşanın sistematik olarak başlangıç tarihini birinci meclisin fesh edilme arifesinde meclise sunulan vekil seçilme şartını konu alan yasa tasarısından başlatan Çınar, intihap kanunu teklifi sonrasında M. Kemal'in bu kanunun kendisini hedef aldığı propagandasını yürüterek hıyaneti vataniye kanununda değişiklik yapması sureti ile seçimler boyunca basın ve vekillerin seçim çalışmalarını engelleyerek, ikinci meclise gelebilen vekil sayısını yüzde yirmi sekiz ile sınırlandırıldığına dikkat çekti.Hıyaneti vataniye kanunun bu olayın sonrasında cumhuriyetçi seçkinler için adeta kalkan görevi gördüğünü belirten Çınar, ünlü paşaların yargılanmasından basın yayın organlarının hizaya sokulmasına ve halkın kaderinin seçkin zümreye terk edilmesine kadar hemen her sindirme ameliyesinde kullanılarak 1991 yılına kadar varlığını koruduğunu ifade etti.
İnşa sürecinin ikinci evresi olarak, ortak amaçlar etrafında toplanmış bir meclisi Anadolu ve Rumeli müdâfai hukuk grubu adı verilerek lk resmi gruplaşmayı başaran cumhuriyetçilerin halk fırkasını kurması, hemen akabinde planlı bir şekilde cumhuriyetin ilan edilmesi ve 1924 anayasası olarak bilinen Kanun-i Esasinin tasfiye edilmesi ile beraber başlayan devrimler olduğunu belirterek, şöyle devam etti;
1923-1927 arası dönem siyasi ve hukuki ağırlıklı bir devrim dönemi olmuştur.Cumhuriyetin ilanı, Yeni anayasa kabulü, Halifeliğin kaldırılması, Şerriye evkaf vekaletinin kaldırılması gibi çok temel ve radikal diyebileceğimiz gelişmeler söz konusu.Siyasi sistemin inşasında artık sekülarizmin ve çok koyu bir pozitivist anlayışın adeta siyasi sistemin inşasında bir harç gibi kullanıldığı açıktır.
Siyasal sistemin tesis edilmesinde önemli dönüm noktalarından birinin de üçüncü meclisin açılışı ve halk fırkasının ilk kongresi olduğunu söyleyen çınar,bu kongrede tam anlamı ile bugün ki Kemalist sistemin temelleri atılmış ve halk fırkasının tüzüğü hazırlanarak altı okun dördü belirlenmiştir dedi. Bir gelişmişlikten uzak olan bu değişimlerin hemen akabinde 1928 yılında devletin dini İslam'dır maddesi anayasadan çıkartılarak, alternatifi de laiklik sosuna bulanmış Kemalizm olarak belirmeye başlayacaktır.M kemalin cumhuriyetin kaskosu niteliğinde önem atıf ettiği nutuk'un okunması, geçmiş ile tüm bağların kopartılarak belleksiz bir toplumun vücuda getirilmesi için yeni bir tarihin yazılması, toplumun içinden atmaya muktedir olamadıkları din'in halk fırkası ideolojisine göre yeniden tashih edilmesi, halkın düşündüğü ve his ettiği gibi konuşmasının önünü almak için uydurulmuş güneş dil teorisi vb ortaya atılması gibi bir çok radikal kararların bu dönemde alındığına dikkat çekerek bu değişimlerin bugün ki siyasal sistemin omurgasını meydana getirdiğini ifade etti.
Zafer Çınar, Siyasal sistemin oluşmasında bir diğer sac ayağını ise halka rağmen halkçılığı kendilerine amentü kılmış cumhuriyetçi seçkinlerin, kendi içlerinde ki gizli muhalefeti ortaya çıkarmak adına gerçekleştirdikleri hukuksuzlukların oluşturduğunu, buna örnek olarak 1930 yılında kurulan ve yine aynı sene içinde varlığına son verilen güdümlü muhalefetin
Gösterilmesinin mümkün olduğunu belirtti. 1931 yılında CHP'nin üçüncü büyük kongresinde alınan kararlar sonucunda Cumhuriyetçilik-Milliyetçilik-Halkçılık -Laiklik ilkelerine Devletçilik ve İnkılapçılık da eklenerek altı ok tamamlanmış oldu.Bundan sonra artık la-yusel konumuna gelecek olan parti devlet ile bütünleşme sürecine girecek.Öyle ki ülkenin içişleri bakanı aynı zamanda partinin de içişlerinden sorumlu olan genel sekreterliğine, CHP'nin il başkanları da bulundukları şehrin en kıdemli mülki idare amiri olan valiliklere atanacaktırlar bilgisini aktardı.
Dev-i-rimlerin halka dayatılırcasına benimsetilmesini ise halk evleri ve balolar ve ulusal günler üzerinden gerçekleştiğini ifade eden Çınar, katılımcılardan gelen soruları yanıtlayarak sunumunu sonlandırdı.
Abdurrahman Yıldırım / Haksöz-Haber