Bursa'da Kardeşime Dokunma Eylemi

Bursa'da Kardeşime Dokunma Eylemi

Asır-Der, Busey-Der, İHH ve Özgür-Der’in oluşturduğu Bursa Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu Fomara Meydanı’nda muhacir kardeşlerimize yönelik saldırıları müşterek bir basın açıklamasıyla kınadı.

Selamlama Konuşması Özgür-Der Bursa Şubesi yönetim kurulu üyesi İbrahim Taşan yaptı. Taşan Gazze’de devam eden Siyonist saldırılara, Suriye’de Esed’in kimyevi silahlarla geçen yıl Doğu Guta’da işlediği katliama, ve diğer Müslüman coğrafyalarında yaşanan zulümlere dikkat çektikten sonra Türkiyeli Müslümanların, Türkiye’deki Suriyeli muhacir kardeşlerimize yönelik son dönemde cereyan eden ırkçı saldırıları telin etti.

Ardından Busey-Der yönetim Kurulu Üyesi Burhaneddin Ayanoğlu geçmişte de Anadolu’ya pek çok Müslüman kavmin iltica ettiğini, bu bakımdan Anadolu Müslümanlarının ensar bilincine sahip olduklarını ve son zamanda meydana gelen saldırıların asla Türkiyeli Müslümanların iradesini yansıtmayacağını, bu bakımdan muhacirlere karşı ırkçı yaklaşım sergileyen insanların tarihimizle olan irtibatlarını gözden geçirmeleri gerektiğini ifade etti.

“Muhacire uzanan eller kırılsın!”, “Katil Esed Suriye’den def ol!”, “Zulüm biter! Sabır, savaş, zafer!” sloganlarının atıldığı eylem Özgür-Der Bursa Şubesi yönetim kurulu üyesi Oktay Sari’nin okuduğu basın açıklaması ve duanın ardından sona erdi.

a-(1).jpg

a-(2).jpg

a-(4).jpg

a-(5).jpg

Basın açıklamasının tam metni:

Suriyeli Muhacirler Kardeşlerimizdir, Kardeşime Dokunma!

Siyonist İsrail’in Temmuz ortasından beri devam eden Gazze saldırıları nedeniyle ölü sayısının iki bini aştığı ve firavn Sisi’nin, belki de darbenin yıldönümünü kutlamak için(!) cinayetlerine yenilerini eklediği şu günlerde Türkiyeli Müslümanlar olarak gündemimize Filistin ve Mısır’daki zulümlerin yanı sıra maalesef ülkemizde zuhur eden bir ayıbı da dahil etmek zorunda kalıyoruz:

Bilindiği gibi Suriye kıyamı dördüncü yılına girmiştir ve bu süre zarfında İran’la Hizbuşşia sponsorluğundaki aşağılık Esed diktatörlüğünce katledilmiş kardeşlerimizin sayısı yüz binlerle ifade edilirken yerlerinden yurtlarından olan kardeşlerimizin sayısı da on milyonu aşmış bulunmaktadır. Son resmi verilere göre Baas zulmünden ülkemize sığınan kardeşlerimizin sayısı 1 milyon 360 bin olup bu sayının sadece 220 bini kamplarda yaşayan kardeşlerimize tekabul etmekte ve geriye kalan 1 milyon 140 bin insan kamplar dışına hayat mücadelesi vermeyi sürdürmektedir.

Gerek Türkiye hükümeti gerekse Türkiye halkının büyük bölümü ensar şiarıyla Suriyeli muhacirlerin ellerinden tutma gayreti içerisindeyken maalesef görece çok küçük ancak sesleri gür çıkan bazı güruhlar mevcut tabloyu tersinden okuma ve okutma çabasıyla önplana çıkmaya çalışmaktadır. Her gün yüzlercesi meydana gelen bir adli vaka, faili bir muhacirse -veya sadece bu yönde bir iddia varsa dahi- tüm Suriyeli muhacirlere yönelik nefretlerini kusmak için hazırda bekleyen ırkçı/ulusçu zümrelerin iştahını kabartmaktadır. Öyle ki kof bir“Emperyalizme hayır!” sloganını dillerine dolamış kuru kalabalıklar, bizatihi emperyalistlerin coğrafyamıza çizdikleri sınırlara iman ettiklerini haykırırcasına düne kadar Halep’in birer sancağı olan Antep, Kilis ve Maraş’ta kardeşlerimize saldırmış, yer yer onları ikinci kez mülteci durumuna düşürmek gibi zelil bir başarıya imza atmıştır!

Maalesef bu aşağılık zihniyet belki de “muhacir” denince ilk akla gelen, Arnavut, Boşnak, Türk ve sair pek çok muhacir kardeşimize yurt olan şehrimiz Bursa’da kurumsal bir şekilde karşımıza çıkmaktadır: CHP’li Mudanya Belediyesi, günümüz CHP kurmaylarının tüm yenilik söylemlerine rağmen, adeta partinin ırkçılıkla musemma geçmişine selam durarak ilçe merkezindeki mültecileri kovmuştur! Sokak hayvanlarının dahi şehir kültüründen koparılmasına yönelik ciddi tepkilerin yükseldiği bir vasatta bir belediyeden bekleneceği üzere müşkül durumdaki insanları himaye edecek çözümler üretmek yerine onları şehirden süren ve dahası bu aşağılık işi bir de iftiharla ilan eden Mudanya Belediyesi’ni kınıyor, Antep ve Kilis’teki azgın kalabalıklarla paylaştığı ortak zihniyeti lanetliyoruz.

Mezkur gruplarca inşa edilmeye çalışılan bu nefretle Suriyeli muhacir kardeşlerimiz kadar özelde AKP ve Suriye politikasının, geneldeyse geçtiğimiz yüzyılın başında idraklerimize giydirilmiş ırkçılık adı verilen deli gömleğini yırtıp atmaya ve yeniden ümmet bilinci kazanmaya matuf tüm çabaların hedeflendiği bilinmelidir. Tüm kardeşlerimiz, kardeşlerimize ve kardeşlik hukukumuza yönelik böylesi çabalara karşı daha duyarlı bir tavır geliştirmelidir.

Yine bu cümleden olmak üzere hükümetin de sergileyegeldiği müsbet tablonun devamı sadedinde bir dizi önlemler alması ve düzenlemeler yapması gerekmektedir:

İltica hukukuna ilişkin mevzuatta değişikliğe gidilmeli, örneğin yasal mültecilik statüsü önündeki dönemin ırkçı-batıcı anlayışını yansıtan coğrafi sınırlama engeli kaldırılmalı, hukuki statü yoksunluğu nedeniyle muhacirlerin çalışma, barınma, eğitim gibi temel insan haklarıyla aralarındaki engeller bir an evvel aşılmalıdır. Muhacirler hilafına işlenen suçların soruşturma ve kovuşturmasında süregelen zaaf halini giderecek adımlar atılmalı, sadece fiziki saldırıların değil, nefret suçu olarak değerlendirilmesi gereken beyan ve sair fiillerin de cezai takibatı yapılmalıdır. Bu bakımdan habercilik adı altında iftira atan ve lince çağıran yayınlara karşı daha caydırıcı yaptırımlar uygulamanın yolları aranmalıdır.

Nihayet, unutulmamalıdır ki mültecilik esas değildir. Temennimiz ve çabamız Esed diktatörlüğünün devrilerek Suriyeli kardeşlerimizin özledikleri yurtlarına geri dönebilmeleri içindir. Dolayısıyla Bursalı Müslümanlar olarak bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da muhacir kardeşlerimize karşı ensar sorumluluğumuzu ifa edeceğimizi ve şu an Baas çetesini def etmek için bilfiil mücadele eden kardeşlerimiz için de elimizden geleni yapacağımızı bir kez daha ilan ediyoruz.

Ve Rabbimizden duamızdır ki bizi bu kardeşlerimize ensar olmak için çaba sarf etmekten alıkoymasın ve yine duamızdır ki Müslüman olsun olmasın, mazlumların yanında olmaktan,bizi ayrı koymasın ve onların sesini duymaktan, hele hele mezhep, kavim, toprak, sınır dolayısıyla kulaklarımızı ve gözlerimizi kapatarak duymamayı, görmemeyi bize nasib etmesin.

Ayrıca bu zulmü sürdüren, gerekçesi ne olursa olsun, zalimleri kahretsin. Mazlumlardan mazlum seçenlere, zalimler arasında tercihte bulunanlara Rabbimiz feraset versin. Yine de seçtikleri zalimlerin yanında saf tutmak isterlerse Rabbimiz onları kahretsin.

Siyonist İsrail, ABD ve zalimlerin yanında saf tutan emperyalistleri de coğrafyalarımızdan kovmayı Rabbimiz bize nasib etsin. 23.08.2014

Suriye Halkıyla Dayanışma Platformu
Asır-Der, Busey-Der, İHH, Özgür-Der

Önceki ve Sonraki Haberler