Bursa'da İşkenceci Baas Protestosu
Kamuoyuna yansıyan fotoğraflarla işkenceci olduğu herkesçe tescillenen Esad ve Baas rejimi bugün Bursa’da protesto edildi.
“Suriyeli Mazlumlara Yardımı Engelleyenler, Baas Rejiminin Suç Ortağıdır!”
Protesto, Özgür-Der’in çağrısıyla öğle namazını müteakiben Orhangazi Parkı’nda (Ulucâmî Meydanı’nda) gerçekleştirildi. Protestoda “Suriye Halkının Silâh Dâhil, Tüm Taleplerini Karşılamak İnsanlık Görevidir!”, “Tırları Durdurup Yardımları Engellemeye Kalkışanlar, İşkence Fotoğraflarına Bakın ve Utanın!” yazılı pankartlar ve “Esad Canavarını Durdurun!”, “Suriye İslâmî Direnişle Özgürleşecek!”, “Suriyeli Mazlumlara Yardımı Engelleyenler Baas Rejiminin Suç Ortağıdır!” dövizler kullanıldı.
Fotoğraflar Müslümanları Şaşırtmadı
Programı yöneten Serdar Bursalı, Baas rejiminin geçmişten beri zalim karakter taşıdığına atıfta bulunarak kamuoyuna yansıyan mezkur fotoğrafların müslümanları şaşırtmadığını dile getirdi. Konuşmasının devamında Cenevre’de yapılacak olan toplantıyı değerlendiren Bursalı, toplantıdan Suriye halkının yararına bir medet ummanın anlamsız olduğunu söyledi ve çözümün müslümanların direnişiyle olacağını ifade ederek, mikrofonu İHH Bursa şube başkanı Hüseyin Kaptan’a devretti.
Suriye’ye Yardım Artarak Devam Ediyor
Kaptan, İHH’nın Suriye halkına üç yıldır aralıksız yardım gönderdiği bilgisini verdikten sonra “İsrail başta olmak üzre dünyadaki bütün şer güçlerinin bu yardımları engellemelerini anlıyoruz ama içeriden bazı kendini İslâm’a nispet eden kesimlerin engellemelerini esefle karşılıyor ve anlam veremiyoruz.” dedi. Devamında bütün engellemelere rağmen Bursa halkının da desteğiyle Suriye halkına yapılan yardımın artarak devam edeceğini söyleyen Kaptan, yarın (perşembe) Suriye’ye gidecek 6 tır yardımın müjdesini de verdi. Kaptan sözlerini tamamladıktan sonra mikrofonu basın açıklamasını okumak üzre Bursa Özgür-Der Başkan Yardımcısı Oktay Sarı devraldı.
“Müslüman Zulme Sessiz Kalamaz!”
Protestoda “Suriye Halkı Yalnız Değildir!”,“Suriye’ye Özgürlük Direnişle Gelecek!’’,“İslâmî Hareket Engellenemez!”,“Müslüman Zulme Boyun Eğemez!”, “Lebbeyk Lebbeyk Lebbeyke Ya Allah!”,“Katil İran Suriye’den Defol!” “Katil Rusya Suriye’den Defol!”,Müslüman Zulme Sessiz Kalamaz!’’sloganları atıldı.
Basın Açıklaması Metni
Bilindiği gibi Beşşar Esed önderliğindeki Baas çetesinin, Suriye’deki intifadanın başlangıcından bu yana, zindanlarda türlü işkencelerle katlettiği kardeşlerimize ait kan donduran fotoğraflar iki gün önce ülke ve dünya basınında geniş yer bulmuş ve her ne kadar bazı kesimlerce görülmek istenmese de Suriye gerçeğini bir kez daha onların yüzlerine çarpmıştır. Katledilen 11.000 kişi ve 55.000 adet fotoğraf söz konusudur ki bu fotoğraflar bölgeyi yakınen takip edenler için malumun ilamı niteliğindeyse de ileride yapılması muhtemel bir yargılama için kesin delil niteliğini taşımaktadır.
Bununla beraber uluslararası toplum, Beşşar Esed ve şebbihalarının cürümlerinden ilk kez haberdar olmuş değildir. Hatırlanacağı üzere daha önce de pek çok katliama ilişkin görsel materyel yayınlanmış ancak her seferinde görmezden gelinmiş, sümen altı edilmiştir. Üstüne üstlük Guta’daki katliamın ardından kimyevi silahlarından feragat eden Esed takdirle karşılanmış, bir anlamda global şer odaklarının ikili standartlarına riayet ettiği sürece katliamlarını sürdürebileceği yönünde icazet almış ve hatta bu hafta içerisinde gerçekleşmesi beklenen Cenevre konferansına davet edilip adeta ödüllendirilmiştir. Oysa farklı çevrelerce defaaten ifade edildiği gibi, Esed’in uluslararası toplumun karşısına çıkacağı yer Cenevre değil Lahey’dir!
Meselenin midelerimizi bulandıran bir diğer veçhesi, toplumumuzun Suriye hassasiyetini sözde terör finansmanı gibi lanse etme amacı taşıyan habis kampanyanın hız kesmeden sürüyor oluşudur. Suriye istikametli tırlar üzerinden hükümetin Suriye politikasını ve yüz akı sivil toplum kuruluşlarımızın yardım çabalarını hedef alan aşağılık bir söylem, utanmadan, sıkılmadan dillendirilmeye devam etmekte ve 55.000 adet işkence fotoğrafının içeriğini bırakıp zamanlamasına dikkat çekerek ucuz bir manipülasyona kalkışmaktan imtina etmemektedir.
Siyasetten medyaya, Beşşar’ı rab bilen yerli işbirlikçilerin, Suriye meselesinde hakkın üstünü örtme iştiyaklarını olmayan karakterlerine veriyor ve kendileri hakkında daha fazlasını söylemeyi zaman kaybı telakki ediyoruz. Ancak rotalarının İslam’a hizmet olduğu iddiasındaki kimselerin, ümmetin maslahatına nazaran ziyadesiyle küçük çıkarlarını korumak adına onlarla aynı dilden dilenmelerini ve hükümete karşı gözettikleri husumete, bu ihtilafta hiçbir rolü bulunmayan, sadece Suriyeli mazlumlara gıda ve giyecek ulaştırma amacı taşıyan gönüllü kuruluşları kurban etme çabalarını ibret ve üzüntüyle izlediğimizin bilinmesini istiyoruz. Kendilerine emr-i bi’lmaaruf ve nehy-i ani’lmunker sorumluluğumuz çerçevesinde ahiretin varlığını bir kez daha hatırlatıyoruz.
Ayrıca katil ve işkenceci Esed’e yardım için bilfiil seferber olan Nasrallah önderliğindeki malum hizb ve bir İslam cumhuriyeti olduğunu ileri sürdüğü halde standart ulus devlet refleksleriyle Suriye’yi şerre boğan İran idaresini Allah’a havale ediyoruz.
Son olarak özelde İslam ailesini ve genelde vicdan sahibi olan tüm insanları zulme karşı yekvücut olmaya, Baas diktatoryasına karşı bugüne dek canla başla direnen kardeşlerimizin yanında saf tutmaya davet ediyoruz. Zira bugün dahi Suriye zindanlarında binlerce mazlumun çığlıkları sönmeye devam etmektedir; sokaklarında milyonlarca insan açlıkla, soğukla ve zalim Esed’in top-tüfeğiyle mücadele etmektedir.
Ve unutulmamalıdır ki zulmün olduğu yerde sessiz kalmak dahi zulümden yana cephe almaktadır.