Bursa’da “Dünyevileşme ve Helak” Konuşuldu
Özgür-Der Bursa Şubesinin hanımlara yönelik olarak düzenlediği seminerlerin üçüncüsü olan ‘Dünyevileşme ve Helak’ konusunu Sevgi Avar anlattı.
Sevgi AVAR seminerine dünyevileşmenin tanımlarıyla başladı. Dünyevileşmeyi; amelde, inançta, bilinçte bozulma, hayatın her alanında dinsel düşünmeyi devre dışı bırakma, dini sembolleri anlamsızlaştırma ve dini vicdanlara hapsetme, Allah'ı tanımama veya unutma hali olarak tanımladı. Dünyevileşmenin, dünya nimetlerinin kullanım şeklinden ortaya çıktığını belirtti. Nimetin kazanımı, tüketimi ve onun bölüşümünün Allah'ın rızası doğrultusunda olması gerektiği, dünyevileşenlerin ise, kazanılan mallar üzerinde Allah'ın tasarruf hakkını reddettikleri veya görmezlikten geldiklerini belirtti.
İnsanın varlık şartlarını ihtiyaç olarak tanımlayan Avar, kişinin Allah'a muhtaç olduğunu unutarak istiğnaya (kendini ihtiyaçsız kabul etme) düştüğünü, edindiği nimetler sonrasında Rahman'ı unutarak müstağni olduğuna değindi. Dünyevileşmeyi hızlandıran sebeplerin başında tüketim kültürünün cazibesinin geldiğine değinen konuşmacı buna düşmenin sebebi olarak kişinin önüne sağlıklı hedefler koyamaması ve alternatif bir sosyaliteye sahip olmamasını gösterdi. Dünyevileşen insanın temelde ben merkezci ve doyumsuz olduğuna değinen konuşmacı, tüketim kültüründe insanın ancak harcadığı/tükettiği kadar değer kazandığı düşüncesi, spor alanında özellikle futboldaki her türlü sapma, başıboş ve amaçsız yaşantının özgürlük olarak adlandırılması, moda-marka tutkusu, star yaratma düşüncesiyle seküler hayatın özendirilmesi, hafif meşreb yaşantıların ortaya çıkması ve meşrulaştırılmaya çalışılması, gerçek hazzın sürekli olmasının getirdiği doyumsuzluk gibi olguları örnekleriyle açıkladı. Bu durumun sebepleri olarak kapitalizmin ve tüketim kültürünün esiri olmayı, her türlü kazancı elde ederken helal-haram sınırına dikkat etmemeyi, sahip olma duygusunun tutkuya dönüştürülmesini, ebedileşme arzusunu, haya ve edep duygusunun geleneksel kalıplara indirgenip önemsiz bir durum olarak algılanmasını saydı. Ayrıca ilmihal düzeyinde beş şarta indirgenmiş bir İslam algısının ve kırsal kesimden kente gelen insanların İslami bir form bulamamasının da önemli etkenler olduğunu belirtti.
Dünyevileşme karşısında çare ve çözümlere değinen seminerci emanet kavramının önemine değindi. Yeryüzünde yaşadığımız müddetçe Rabbimizin bize emanet ettiği şeylere en güzel şekilde sahip çıkarak yüce Allah'ın güvenine mazhar olmamız gerektiği, bunun bilinçli bir Müslüman için sorumluluk olduğunu belirtti. İslam'ın denge dini olduğunu bu bakımdan bu dengenin her alanda uygulanması gerektiğini söyledi. Dünyevileşme tehdidine karşı cemaat olmanın, Allah'ın ipine sarılmanın önemli olduğunu, bu durumun birbirine karşı açık olmayı hem de dışarıdan gelebilecek her türlü tehdide karşı birlik olup mücadeleyi kolaylaştırdığını söyledi. Son olarak Kur'an'la irtibatı koparmamanın Müslümanları sürekli diri tutacağını ve mücadeleye sevk edeceğini, mücadele eden kişinin de dini için sahip olduğu maddi-manevi tüm varlığını Allah yoluna adamasının dünyevileşme karşısında bir önlem olduğuna değinerek sunumunu bitirdi.