Bursa'da “Bireycilik ve Cemaatçilik” Semineri
Özgür-Der Bursa Şubesinin bayanlara yönelik olarak düzenlemiş olduğu seminerlerin ilki dernek binasında gerçekleştirildi. “Bireycilik ve Cemaatçilik” konulu semineri Tuba Kaya Sergin sundu.
"Hayatın anlamı nedir?" sorusuna verilecek olan cevapların 'bireycilik ve cemaatçilik' üst başlığıyla şekillendiğine değinen Sergin; son zamanlarda çeşitli biçimlerde ve zeminlerde tartışma konusu olan bireycilik ve cemaatçiliği, müslüman bireyin anlam arayışı açısından ne ifade ettiği sorusuna önce bireycilik, sonra da cemaatçilik açısından cevap bulmaya çalışacağını ifade etti.
Bireyciliğin bireyin haklarını toplum haklarından üstün gören ve her türlü değerin bireylerden geldiğine inanan, toplumsal hayatta bireyi her şeyin üstünde tutan siyaset ve toplum felsefesi olduğunu ve Batı'da Rönesans döneminden önce toplumsal-siyasal hayata egemen olan Kilise'nin toplumcu eğilimine bir tepki olarak bireyciliğin geliştiğini söyledi. Bireycilik felsefesinin toplum hayatının bütün alanlarında etkili hâle geldiğine, ekonomik alanda ise burjuvazinin ve kapitalizmin gelişmesine katkısı olduğuna değindi.
İnsanın hayatını anlamlandırma sürecinde önüne çıkan temel tercihlerden birinin kendisiyle ortak ilke ve değerlere sahip insanlarla birliktelik içinde olmak olduğunu ve İslami terminolojiyle "cemaat" diyebileceğimiz bu birlikteliklerin, hayatı birlikte anlamlandırmanın zemini olduğunu ifade eden Sergin; bu anlamda cemaatin, bireyin kendinden başka bir şeyle ilgilenmesi ve ona yönelmesini yani kendini aşarak benliğini inşa etmesini mümkün kılan bir yapı olma özelliğine sahip olduğuna vurgu yaptı. Cemaat kavramının, çoğu müslümanın zihninde olumsuz çağrışımlar uyandırmasına sebep olarak insanın tektipleştirilmesi, insani özelliklerinin ve yeteneklerinin köreltilmesi olduğunu söyledi ve bunun cemaat değil "cemaatçilik" diye genel bir tanımını yapabileceğimiz bozuk bir yapılanma olduğunu ifade etti. Bu konuda yapılan en temel yanlışın cemaati bir araç olmaktan çıkarıp, fiilen nihai amaç haline getirmek olduğunu ve bu yanlış ve vahyi temeli olmayan işleyiş biçimiyle cemaatin ilkelerini ve de liderlerini sorgulanamaz bir hale getirdiğine değindi.
Bireyciliğe sürükleyen faktörler olarak; ahlak ve adalet kavramlarının yozlaşması, zengin olma, güzel yaşama hırsı, aile kurumunun önemsenmemesi, görsel ve yazılı basın, reklamların etkili olduğuna vurgu yaptı.
Son olarak; bireycilik ve bireysel özgürlük arasındaki farklara değindi. Aralarında çok ince bir çizginin olduğunu söyledi. Buna bağlı olarak bireysel özgürlüğün insanın bir birey olarak kendinin ve yeteneklerinin farkında olması ve bunları geliştirmek için kendi adına yapmış olduğu çalışmalar olarak özetlenebileceğini ifade etti. Bu bakımdan her insanın kendi yeteneklerinin farkına varması ve bunu toplumda fayda getirecek çalışmalar üzerine yoğunlaştırması onun faydasına olmakla beraber onun için bir görevdir. Bu toplum içerisinde yaşamaya muhtaç olan insan adına olumlu bir gelişmedir ve toplumla arasındaki dengeyi kurmada etkilidir.
Haber: SARA IŞIKLAR