Bosna Şehitlerini Anma Gecesi

Bosna Şehitlerini Anma Gecesi

Özgür-Der Bursa Şubesi, Selahaddin Eş Çakırgil'in konuşmacı olarak katıldığı “Bosna Şehitlerini Anma Gecesi” konulu bir program gerçekleştirdi.

Kur'an tilaveti ve mealinin okunması ile başlanan programda, 'Neden anma/anlama programları gerçekleştiriyoruz?' sorusunun cevaplandırılması ve İlhan Atlı'nın hayat hikayesinin ele alınmasının ardından konuşma Selahaddin Eş Çakırgil'e devredildi. Çakırgil, sunumu esnasında Bosna şehitleri, Aliya İzzetbegoviç'in düşünceleri ve liderliği, Bosna'nın dünü ve bugünü, ümmetin kayıp ve kazanımları özelinde konuşmasını yürüttü.

İmtihan Şuuru ve Sorumluluğun Sürekliliği

Ümmetin imtihanlarının çeşitli olduğunu hatırlatarak sözlerine başlayan Çakırgil, dün canımızla sınanırken bugün ilkelerimizi ve İslami yaşantımızı korumak ile sınandığımızı, sorumluluğumuzun alanlar değişse de sürekli devam ettiğini vurguladı. Konuşmacı Bosna'nın ve Bosna Savaşı'na giden sürecin tarihi arka planına değinerek Müslümanların -her ne kadar kayıpları nicelik olarak çok olsa da-İslami ve insani değerleri korumak noktasında örneklik oluşturacak bir mücadele ile sarp yokuşu yüz akıyla çıktıklarını ifade etti.

Savaş Esnasında Dahi Adil Olmak

"Tarih, Allah'ın takdiri üzere şekillenir." diyen konuşmacı her mücadele döneminin kendi davasına öncülük yapan isimleri olduğunu, her zor sürecin simgesi haline gelecek liderler beslediğini dile getirdi. Bu minvalde tarih sahnesinin Mao'dan Stalin'e bir çok lidere tanıklık ettiğini ifade eden konuşmacı; evleri yağmalanan, çocukları öldürülen Bosnalı Müslümanların 'saldırılara onların usulleriyle cevap verme' teklifine karşı Aliya İzzetbegoviç'in "Onlar bizim düşmanımız. Öğretmenimiz değil. Biz mücadele şeklini onlardan değil İslam'dan öğreniriz." cevabını verdiğini vurguladı. Yenilmenin haksız olduğumuz anlamına gelmediğini, önemli olan noktanın adil bir süreç yürütmemiz olduğunu belirten konuşmacı; aksi takdirde Hüseyinlere karşı Yezidleri savunma pozisyonuna düşeceğimizi dile getirdi.

Eyyühel Müslimun

"Dünyanın her neresinde bir buhran oluşursa Müslümanların gözü orada olmalı, orayı nasıl kazanacağını düşünmeli" diyen konuşmacı, "Ey Kürt, Ey Türk, Ey Arap kardeşlerim" çağrılarıyla değil "Ya eyyühel müslimun" nidalarıyla bir araya gelinmesi gerektiğini ifade etti. Çakırgil; dağılan ve bir çok seküler düşüncenin baskısı altında değişime uğrayan Müslüman toplumların, geri kazanılmaya ihtiyacı olduğunu hatırlatarak Müslümanlar üzerindeki bu zaafiyetin bir yandan eksikliğimizi ortaya koyması bakımından moral bozucu olurken diğer taraftan tüm baskılara rağmen İslam'a olan teveccühü göstermesi bakımından umut verici olduğunu vurguladı.

Son bölümde Aliya İzzetbegoviç'in düşüncelerini kitapları üzerinden değerlendiren Çakırgil, "Müslüman toplumları saran iki tehdit var; geçmişi her ne pahasına olursa olsun muhafaza eden gelenekçilik ve kendi bağlarını, birikimlerini umursamadan Avrupa toplumuna uygun olan ilacı Müslüman toplumlara zerketmeye çalışan modernizm. Müslümanların problemlerine çözüm ise düşüncelerimizi ve yaşamımızı ıslah etmek ile gelecektir." Diyerek bu noktada Müslüman toplumların, ateşin içerisinde sınanmış öncülere ihtiyaç duyduğuna dikkat çekti. Konuşmacı, sözlerini Müslümanların eğitim süreçlerinin çok değerli olduğunu ifade ederken alınan eğitimlerin nesillerin ifsadına ve kendi değerlerinden kopmalarına sebebiyet vermeden kurgulanması gerektiğine dikkat çekerek sonlandırdı.

bursa-20190507-01.jpg

bursa-20190507-02.jpg

 

Önceki ve Sonraki Haberler