Resullerin Örnekliği ve Şahitlik Görevimiz
Bingöl Özgür-Der şubesinin aylık olarak düzenlediği seminer dizisinin konuğu bu ay ÖZGÜR-DER Genel Başkanı Rıdvan Kaya oldu.
Şahitlik görevi bir Müslümanın asli vazifelerinden biri olduğunu Müslümanların bu görev ile sorumlu tutulduklarını vurgulayan Rıdvan Kaya; "Allah, resuller vasıtasıyla şahitlik vazifesinin nasıl yapılması gerektiğini bizlere göstermiştir" diyerek sunumuna giriş yaptı.
Kaya; şahitliğin yapılabilir olunması gayesiyle Allah, insanların içinden birini elçi olarak seçtiğini dolayısıyla insanların da resulleri örnek almasının mümkün kılındığını aksi takdirde şahitliğin afaki kalacağını, örnekliğin flulaşacağını bu sebeple de karmaşık bir durumun yaşanmasının kaçınılmaz olduğunu belirtti.
Peygamber tasavvuruna da değinen Kaya, aşırı övme kaygısıyla yapılan tutumların neticesinde olağanüstü bir resul profilinin yanlış olduğunu, diğer taraftan da resulü sıradanlaştırmaktan, basitleştirmekten de kaçınmamız gerektiğini , Hz. Peygamberin insanlar için güzel örneklikler teşkil ettiğini bu örnekliğin taşınması gerektiğinin altını çizdi.
Peygamberin sıfatlarından olan emanet, tebliğ, adalet ,ismet, fetanet gibi klasik anlamda sıfatlarla yetinilmemesi, sınırlandırılmaması gerektiğini ifade eden Kaya, örnekliği peygamberin siyerinden hareketle günümüze teşmil edilmesinin gerekliliğini vurgulayarak resulün örneklerini birkaç başlıkta topladı:
Bunlardan ilki olarak el-emin sıfatının Müslümanlar için önemli bir örneklik olduğunu dolayısıyla Müslümanların da bu örnekliği her durumda taşınması gerektiğini öyle ki müşriklerin dahi peygambere olan güveninin Müslümanlar için de önemli özellik olarak karşısında bulunduğunu belirten Kaya, bir diğer özelliğin ise doğruluk olduğunu belirtti. Hudeybiye antlaşması örneğini de veren Kaya, hoşa gitmese bile antlaşmanın gereğini yapmak Müslümanların farzlarından biri olduğunu dile getirdi. Ayrıca tebliğ ve davette sonuca odaklanılmaması gerektiğini asıl olan sürecin ve üstlenilen vazifenin olduğunu, bunun yanında muhattaba gereken değerin verilmesi zorunluluğunun bilincinde olunması gerektiğini vurguladı.
Son olarak Müslümanların her şartta adaleti esas alması gerektiğini, konjonktüre göre tavrın yanlış olduğunu, gücün değil haklının yanında yer alınması gerektiğini, Müslümanların kendi hoşuna gitmese bile adaleti tesis etmekle vazifeli olduğu bilincini asla unutmamaları gerektiğini, zulme ve zalime asla meyledilmemesi zira ateşin de kendilerine dokunabileceğini akıllarından çıkarmamaları gerektiğini, son zamanlarda yaşanan menfi durumlara karşı yeise düşmemelerini, asıl olanın üzerlerine düşen asli vazifeyi her şartta yerine getirme kaygılarını diri tutmaları gerektiğini bunun için de öncelikle tedebbür sonra da tevekkül etmeleri gerektiğini vurgulayan Kaya sözlerini nihayete erdirdi.