“Hz. Muhammed’in Anlaşılmasında Arınma ve Usul”
Özgür-Der Bingöl Şubesi’nin düzenlemiş olduğu Islah ve İnşa üst başlıklı paneller dizisinde bu ay Prof. Dr. İbrahim Sarmış ve Abdurrezzak Dervişoğlu konuştular.
Özgür-Der Bingöl Şubesi'nin düzenlemiş olduğu Islah ve İnşa üst başlıklı paneller dizisinde bu ay Prof. Dr. İbrahim Sarmış'ın sunduğu "Hz. Muhammed'in Anlaşılmasında Arınma ve Usul" ve Abdurrezzak Dervişoğlu'nun sunduğu "Nebevi Sünnetin Anlaşılmasında Arınma ve Usul" konuları işlendi.
Açılış konuşmasını yapan Erhan OZAN, Hz. Peygamber'in(s) doğru anlaşılması, onu doğru tanımak açısından göstermemiz gereken hassasiyetin önemine kısaca değindikten sonra Kuran tilaveti ve mealini okumaları için Hafız Muhammed Emin Selami ve Aziz Yarış'ı sahneye davet etti.
Panele "Nebevi Sünnetin Anlaşılmasında Arınma ve Usul" alt başlıklı konuyu dinleyicilere aktarmakla başlayan Dervişoğlu konuşmasına, Kuran'ın Peygamberi(s) çok yalın bir dille anlattığına, İslam âlimlerinin gayretleri sonucu oluşturulan, derlenen Peygamberi tanıtmak gayesiyle hazırlanan kitapların olmaması dahilinde yine de sadece Kuran'dan Hz. Peygamber'i net bir şekilde tanıyacağımıza, anlayacağımıza vurgu yaptı. Dervişoğlu konuşmasının devamında Kuran'ın bizlere sunduğu Peygamber algısı ile kültürel İslam'daki Peygamber anlayışlarının çok farklı olduğuna hususuna vurguladı. Kuran'ın bizlere sunduğu Peygamber'in ulaşılabilir, örnek alınabilir olduğunu ama kültürel İslam'daki Peygamber anlayışının ise örnek alınamayan, model alınamayan ve bizlerle bağı kopmuş bir Peygamber anlayışının varlığına değindi. Akabinde müşriklerin Hz. Peygamber'e yönelik sosyal statüsüne dair eleştirilerden bir kaçını dinleyicilere sunan Dervişoğlu İsra suresi 95'inci ayeti hatırlattı:"De ki eğer yeryüzünde yerleşip dolaşan melekler olsaydı, elbette onlara gökten bir melek peygamber gönderirdik."
Dervişoğlu sunumuna Peygamberin örnek alınabilecek, model olabilecek bir yapıya sahip olduğunu savunan ve bu konuda ciddi araştırmaları olan Şah Veliyullah Dehlevi gibi isimlerin varlığından bahsetti. Ve daha sonra 19.yy'da ıslah geleneği dediğimiz yapının, bunlar içinde Cemaleddin Afgani, Muhammed Abduh, Reşid Rıza gibi isimleri sıralayabiliriz, Peygamberi doğru anlamak, nebevi sünneti doğru kavramak açısından çalışmaları olduğunu belirtti.
Dervişoğlu son olarak, Peygamberi anlamamız doğrultusunda Peygamberin pratiğini hayatımıza aktarabileceğimizi aksi takdirde bugünkü kültürel İslam'da Peygamberin model oluşturmadığı, ütopik bir kahraman olduğu yanılgısına düşmemizin kaçınılmaz olduğunu belirterek sözü İbrahim Sarmış'a bıraktı.
Oturum başkanı Erhan Ozan'ın konuyu özetlemesinden sonra program İbrahim Sarmış'ın sunumuyla devam etti. Sarmış, "Hz. Muhammed'in Anlaşılmasında Arınma ve Usul" alt başlıklı konuyu dinleyicilere sundu. Sarmış, Hz. Muhammed'in(s) ona vahiy gelmeden önce toplumda bizler gibi biri olduğunu; ahlaklı, güvenilir, putlara tapmayan, cahiliye düzeni içinde yer almayan bir kişiliğe sahip olduğunu söyledi. O'nun güvenilir yani Muhammed'ul Emin olduğunu ama yine de Kuran'ın risaletten önce Peygambere referans olmadığını, Peygamberlikten önceki yaşantısına değinmediği ve bunun için Muhammed'i Hz. Muhammed yapanın Kuran olduğunu ve Kuran'ın Peygamberi eğittiğini vurguladı.
Sarmış Peygamberin ehli kitap için helal ve haramları belirlemediğine, müşriklerin dediği gibi hükümleri kendisinin koymadığına, sadece elçi olduğuna ve Allah'ın vahyini insanlara anlattığına değindi. Peygamberin insanları bir takım ağırlıklardan kurtardığını, onları zincirlerinden kurtardığını ve onları karanlıktan aydınlığa, nuru yüce Allah'ın yoluna iletmeye çalıştığını ve burada unutulmaması gereken hususun ise Hz. Muhammed'in(s) bir elçi olduğunu vurguladı. Peygamberin beşer olduğunun unutulduğuna değinen Sarmış, Kuran'da geçen birçok ayette bunu bizlere anlattığını, Hz. Muhammed'in(s) Allah'ın kulu ve Resulü olduğu gerçeğini üstüne basa basa dinleyicilere aktardı. Sarmış konuşmasının devamında, Peygamberin yürüyen Kuran olduğunu, onun ahlakının Kuran ahlakı olduğunun ve söylemlerinin ve eylemlerinin Kuran ışığında şekillendiğini belirtti. Bu bağlamda sünneti Kuran'dan ayrı düşünmenin, sünneti Kuran'a paralel bir din olarak görmenin, sünneti Kuran'dan ayrı bir vahiy olarak görmenin, sünnetin Kuran'ı nesh ettiğine inanmanın, sünneti Kuran'ın üzerinde görmenin yanlış olduğunu ve bu düşüncelerin İslami değerleri alt üst ettiğini söyledi. Bu gibi düşüncelerin dinin anlamamak olduğunu, Kuran'ın peygamber konumunun bilmemek olduğunu söyleyen Sarmış, sünnetin asıl olarak Kuran'ın uygulaması olduğunu ve bu bağlamda sünneti Kuran'dan ayrı düşünmenin hatalı bir yaklaşım olacağını vurguladı.
Önemli bir noktaya değinen Sarmış, Kuran'ın lafız olarak korunduğunu ve bu şekilde bizlere geldiğini fakat sünnetlerin anlam olarak çalardan geçip geldiğini ve bu nedenle anlamında bazı oynamaların, değişikliklerin, sapmaların olduğunu söyledi. Dolayısıyla hadislerle Kuran'ı karşılaştırmanın katiyen doğru bir tutum olmadığını belirtti. Sarmış sözlerine şu sözlerle devam etti: " Gerek uygulama olarak gerekse rivayet olarak gelen bazı bilgileri birileri değişik ölçülerde okuyor, değerlendiriyor ve bunu eleştiriyor. Bu doğal bir durumdur. Fakat bunun dışında sünneti toptan reddediyorum diyen aklı başında bir alim olmaz. Hadisi toptan reddediyorum diyen aklı başında bir alim olmaz. Sünneti dışlayan Peygamberin Kuran'ı yaşamasını dışlamış olur."
Son olarak Sarmış, Müslümanların akıllarını kullanması gerektiğini, vahyi kullanmaları gerektiğin ve bu iki kavramın bir bütün olduğunu, ayrılmaz parçaları olduğunu ve birlikte kullanmak gerektiğini vurguladı. Aklın bizi biz yapan en büyük özellik olduğunu, vahyin ise bu aklı nerede, ne zaman kullanacağımız hususunda detaylı bilgiler ve direktifler verdiğini söyleyen Sarmış, konuşmasını şu sözlerle sonlandırdı: " Müslümanlar! Aklımızı, vahyi kullanalım. İkisini birlikte kullanalım. Akıl bizi insan yapan en büyük özelliktir ve vahiy bu aklı nasıl kullanacağımıza dair bizlere rehberlik eden bir ışıktır, Allah'ın nurudur ve gökten gelen ve sımsıkı sarılmamız gereken bir iptir."
Programın özetini dinleyicilere sunan oturum başkanı Ozan, teşekkür konuşmasından sonra programı soru-cevap faslından sonra sonlandırdı.
İbrahim Sarmış program çıkışında okuyucuların kitaplarını imzaladı.