‘’Türkiye İç ve Dış Siyasetinde Değişen Dengeler’’
Özgür-Der Batman şubesinde ‘’Türkiye İç ve Dış Siyasetinde Değişen Dengeler’’ konulu sunum gerçekleştirildi.
Özgür-Der Batman şubesinin düzenlemiş olduğu aylık alternatif eğitim seminerlerinin ikincisi Kenan Alpay'ın ''Türkiye İç ve Dış Siyasetinde Değişen Dengeler'' konulu sunumuyla gerçekleştirildi. Dernek külliye binasında saat 19:30'da gerçekleştirilen sunuma kadın erkeklerin yoğun katılım gösterdiği gözlendi.
Sunumuna Türkiye'nin değişen ve dinamik gündemine değinerek başlayan Kenan Alpay bu durumun 15 Temmuz kanlı darbe girişiminden sonra daha da hızlandığını ifade etti. Akabinde geçmişten bu güne bir Türkiye mukayesesi yaprak, Türkiye toplumunun son 12 yıllık mevcut hükümeti başa geçene kadar ne kadar zor evrelerden geçtiğini, devletin bu ülkede insanların tarihini/kültürünü terbiye etme misyonunda olduğunu ve Türkiye insanının hiçbir zaman devletin güvencesiyle hareket edemediğini, hep bir kazanım elde etme pozisyonuna mahkûm bırakıldığını söyledi.
15 Temmuz kanlı darbe girişiminde insanların bu denli büyük bir direniş göstermesi beklenen bir şey olmadığını ifade eden Alpay, darbe girişiminin püskürtülmesinden sonra bunun toplum için büyük bir kazanım haline gelerek, Askerin Türkiye insanını dize getiremeyeceği görülmüş, o gece bu toplumu güçlü kılan yegane unsurun hak adına sokağa çıkıp, hak adına haykırmalarının vermiş olduğu kuvvetin tezahürü olduğunu ayrıca insanların Suriye, Irak, Mısır'da v.s olan direnişleri görmüş olmaları ve askeri cuntanın Türkiye'ye hakim olması durumunda insanların izzetiyle oynayıp aşağılık bir duruma düşüreceklerini bilerek canları pahasına bu gözü dönmüş alçaklara karşı direndiğini ifade etti.
15 Temmuzdan önceki siyasetçi tipine atıf yapan Kenan Alpay, ''Bizim bildiğimiz siyasetçi tipi askerin önünde hizaya gelen bir tipti. O siyasetçi tipi geride kaldı. Siyasetçi tipinin değişmesiyle toplum da değişti. Artık ordunun önünde dimdik vakarla duran bir toplum oluştu. Bunun getirisi de Türkiye'de siyasetin değişmesi oldu.'' dedi. Türkiye'de siyasetin egemen oluşunun miladı olarak Ergenekon davası ve tutuklamaları olduğunu söyleyen Kenan Alpay, askeri vesayetin tahakkümü kalkmaya başlayınca Türkiye devletinin halkıyla, ümmet coğrafyasıyla, dünya devletleriyle olan ilişkilerinin kuvvetlenmeye başladığını ifade etti. 2010 referandumundan sonra hükümetin ve siyasetin elinin güçlendiğini askeri bürokrasinin zayıflamaya başladığını bununla beraber; Mavi Marmara olayı, Tunus Devrimi, Mısır, Libya ve Suriye'de olan olaylara karşı alınan makul tavırlar Türkiye'nin Cumhuriyet tarihi boyunca ortaya koyduğu Avrupaî mantaliteden kopuşunun göstergeleri olarak değerlendirilebileceğini belirtti. Bu durumu tehlike olarak gören iç ve dış şer odakları; mit müsteşarının tutuklanmaya çalışılması, Roboski olayı, Gezi ile mevcut hükümetin düşürülmesi için ellerinden geleni yaptığını, bütün bu yapılanların hükümeti düşürme konusunda yetersiz kalmasının, 15 Temmuz darbe girişimine neden olduğunu ifade etti.
15 Temmuz darbe girişiminin başarılı olması durumunda nelerin olabileceği konusuna da değinen Kenan Alpay; Katil sisi ile anlaşılıp kuzeyde kanton bir Kürt devleti kurulması konusunda mutabakata varılacağını, Katil Sisiyle ticaret anlaşması imzalanıp Mısırın Türkiye'den ihvana dair taleplerinin yerine getirileceğini, Libya'daki mevcut direnişe desteğin çekileceğini, islam dünyası ile olan kültürel/siyasal diplomasinin kesileceğini, Türkiye'de darbe ile beraber ölen insanların öldüğü ile kalacağını ve bütün muhacirlerin hayatının zindana çevrileceğini söyledi.
Mevcut hükümet hem dış ülkelerin karşısında hemde asker karşısında el pençe divan durmuş olması durumunda asla bu gün kendi yol haritasını çizme kudretine sahip olmayacağını ve bu durumun oluşmasının kendi toplum ve tarihi ile barışık bir hükümetin şu an Türkiye'yi yönetmesiyle ortaya çıktığını belirtti.
İç dengeler açısından Suriye konusuna da değinin Alpay, mevcut sol grupların hepsinin hükümetin Suriye'ye dair dış politikasının yanlış olduğunu, Amerika, Rusya ve Esed'in yaptığı katliamları görmezden gelip bu durumun tek sorumlusunun hükümet olduğunu lanse etmeye çalıştığını söyledi. Fakat Türkiye tüm bu şer odaklarının çalışmalarına rağmen tarihinin en büyük operasyonuna girip Suriye halkının yanında yer aldığını belirtti. Bu anlamda Suriyede İŞİD üzerinden oynan oyunun Müslümanları katil cani gösterip PYD gibi unsurları insanları kurtaran bir güç olarak gösterilmek istendiğini ifade etti.
Böyle bir süreç içerisinde Lozan bahsini açan Cumhurbaşkanına gelen tepkileri de değerlendiren Alpay, Lozan tartışmalarının iç siyasete olan etkisi bağlamında: ''Eğer Lozan tartışmaya açılırsa bu ülkenin nasıl kurulduğu da tartışmaya açılacaktır'' dedi. Bu ülkeyi silah dipçiklerinin baskısıyla kuranların bundan elbette rahatsız olacağını belirtti.
15 Temmuz ve sonrası ile beraber günümüz itibariyle tabanlarıyla beraber darbeye karşı duran, AKP-MHP'nin yeni anayasa yapma aşamasında olduğunu, tabanlarıyla beraber darbe şakşakçılığı yapan CHP-HDP'nin blok parti gibi davrandığını ifade etti. Toplumun bu tablosunun Türkiye'de İslami hassasiyeti olanlarla sol kesimin bir mesafesi olduğunun göstergesi olduğunu söyledi.
Son olarak Türkiye'nin hem coğrafi hemde toplum açısından dinamik bir yapıya sahip olduğunu, İslam dünyası, Avrupa ve komşu ülkelerde yaşanan olayların Türkiye'yi doğrudan etkilediğini belirtti. Bunun için Türkiye'nin kendi içinde ekonomisini iyileştirmesi gerektiğini, huzurunu sağlayarak toplumsal bir dayanışmayla ancak dış ve iç siyasette iyi bir sınav verebileceğini, aksi taktirde bütünlük sağlanamazsa Türkiye'nin de Suriye'ye benzeme olasılığının var olduğu kaygısını taşıdığını belirterek sunumunu tamamladı. Seminer soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.
Haber: Ömer Faruk Çelik / Foto: Ömer Faruk Sevim