Mü'min Kur'an'ı Hayata Geçirendir!
Batman Özgür-Der, Batman Kültür Merkezinde “Kur’an’da Mü’min” konulu bir seminer düzenledi. Seminere Muzaffer Ceylan konuk konuşmacı olarak katıldı.
Sunuculuğu Davut Çevik'in yaptığı konferansta, Halil İbrahim Yakut Kur'an ve mealini okudu. Kur'an ve mealin okunmasından sonra Şefik Sevim kısa bir konuşma yaptı. Konuşmasında önemli noktalara değindi. Hayatımızdaki tüm yozlaştırıcı, ifsad edici etkenlere karşı dimdik ayakta durabilmenin yolunun vahyin aydınlığında yürümek, Kur'an'ı pratik olarak hayatımızın merkezine yerleştirebilmek olduğunu ifade eden Şefik Sevim, yanlış Kur'an algılarının bu amaca hizmet etmekten uzak olduğunu ve ıslah edilmesi gerektiğini söyledi. Ayrıca, ifsad dalgasının çığ gibi büyüdüğü günümüzde, toplumsal dönüşüm taleplerimizi, Kur'an neslini yeniden inşa etme çabalarımızı, her daim diri tutmamız ve edilgenlik psikolojisinden sıyrılıp tarihe müdahil bir tavır geliştirmek için elimizden geleni yapmamız gerektiğini ifade eden Şefik Sevim'den sonra Muzaffer Ceylan 'Kur'an'da Mü'min" konulu sunumunu gerçekleştirdi.
Sunumunu Mü'min suresindeki Musa (a.s) kıssası çerçevesinde ortaya koyan Muzaffer Ceylan hoca, "mü'min" ifadesi üzerinde durdu. Bu kelimenin sıradan bir kelime olmadığını, içerinde her zaman bir tavır, bir bakış açısı barındırması gerektiğini ifade eden hocamız şöyle devam etti.
"Kur'an okurken hayattan kopuk okumaların, insanda olumlu bir dönüşüme vesile olamayacağını, canlı bir okuma gerçekleştirmemiz gerektiğini ve Kur'an'da geçen her ifadenin yerine kendimizi koyarak, muhatap olarak her zaman bizi aldığını ve bize seslendiğini düşünerek okuma yapmalıyız. Örneğin münafık bir karakterden bahsederken onda var olan özelliklerden bizlerde var mı diye düşünerek okunmalıdır. Ya da mü'min bir kuldan bahsederken, mü'minlerin özelliklerinden bahsederken bu özelliklerden ne kadarının bizlerde var olduğunu sorgulayarak okuma yapmalıyız. Yani vahyi kendimize, çevremize, ailemize nazil oluyormuş gibi okumalıyız. İşte o zaman Kur'an bizde, mü'mince bir tavır inşa edecek ve hayatın her alanında, karşılaştığımız her sorunda mü'mince bir bakış açısıyla olaylara yaklaşmayı başarabilecek bir perspektif oluşturabilecektir.
Bu çerçevede Mü'min suresinde Musa (a.s) kıssasında geçen ve o zamana kadar kendisini açığa çıkarmayan "mü'min bir adam" ifadesi üzerinde önemle durmalıyız. Kimdir bu mü'min adam? Bu mü'min adam aslında biziz. Her birimiz kendimizi o kulun yerine koyarak okumalıyız. İsmi yoktur ama tavrı vardır. Firavun'un zulmüne karşı en zor zamanda "Rabbim Allah'tır dediği için, bir adamı öldürecek misiniz? Hâlbuki o size Rabbinizden apaçık mucizeler getirdi. Eğer yalancı ise, kendi aleyhinedir. Eğer doğru söylüyorsa, sizi tehdit ettiği şeylerin bir kısmı başınıza gelecektir. Şüphesiz Allah, aşırı giden, yalancılık eden kimseyi doğru yola eriştirmez" diye seslenerek mü'mince bir duruş sergileyen bu kulun tavrı iyi okunmalıdır. Modern Firavunlara, Hamanlara, Karunlara, Samirilere karşı mü'min bir kul gibi karşı koyabilmenin, tavır alabilmenin yolu, vahyin bu söylemini iyi anlamlandırmaktan geçer.
Nitekim Peygamber efendimizin diğer peygamberler gibi mucizelerle gelmediği, tek mucizesinin bu gün elimizde bulunan Kur'an olduğu gerçeğini de göz önünde bulundurursak, kişiliğimizi, şahsiyetimizi vahiyle ve yürüyen Kur'an olan peygamberimizin örnekliği ile inşa etmenin önemi çok belirgin olarak ortaya çıkmaktadır.
Haber: M. Şirin Oruç