‘’Büyüyen Gazze imtihanı ve müslümanlar’’
Özgür-Der Batman Şubesi’nin düzenlediği aylık seminerler kapsamında bu ay; Özgür-Der Genel Başkanı Rıdvan Kaya’nın sunumu ile ‘’Büyüyen Gazze İmtihanı ve Müslümanlar’’ konulu seminer gerçekleştirildi.
Faris Sevim’in Kur’an tilavetinden sonra söz alan Rıdvan Kaya konuşmasına; Gazze’de beş aydır yaşanan vahşetin ümmet olmamız dolayısı ile bizleri sorumluluğa çağırdığını vurgulayarak başladı. Bunun yanında Gazze’de yaşananların, insanım diyen herkesi sarsması gereken manzaralar olduğunu ve bunun karşısında durması gerektiğini, bunu bir insanlık vazifesi olarak görmek gerektiğini söyledi.
7 Ekim sonrası yaşanan Gazze sürecinin, İslam dünyasının iki yüz yıldır maruz bırakıldığı, baskı altına alınma ve kimliksizleştirilme sürecinden bağımsız olmadığını ifade eden Rıdvan Kaya, bunun yanında israilin işgalci olması hasebiyle her zaman biz Müslümanlar tarafından lanetlenmeyi hak eden bir oluşum olduğunun altını çizdi.
Kudüs ve Mescid-i Aksa toprakları özgür oluncaya dek Müslümanların bu özgürlük mücadelesini sürdürmesi gerektiğini, bu direniş sürerken dikkat edilmesi gereken en önemli tehlikenin ise gerçekleşen zulmü kanıksamak, boyun eğmek olduğunu belirtti.
Bugün İslam dünyasındaki yönetimlerin çok büyük bir acziyet içerisinde olduklarını fakat olaya halklar bazında bakacak olursa, Müslüman halkların ve vicdan sahibi diğer dünya halklarının Gazzeli Müslümanlarla dayanışma ve Kudüs davasını sahiplenme çabalarının öne çıktığını ifade etti. Bunun yanında; ‘’Özgürlük, insan hakları, örgütlenme, protesto özgürlüğü’’ konularında mangalda kül bırakmayanların bu süreçte, bayrak açmayı yasakladıklarını, slogan atmayı yasakladıklarını, katile katil demeyi yasakladıklarına hep beraber şahitlik ettik. Batılı devletler kendi içlerinde işleyen bir sistem kurmuştur, bu doğrudur. Kendi insanına, insan hakkı bağlamında değer verdiği de doğrudur. Fakat sözkonusu Müslümanlar olunca çarklar tersine dönüyor ve bu sistem zulüm sistemine dönüşebiliyor. Yaşanan son olaylar ise bizlere, batının ortaya çıkardığı insan hakları ve özgürlük manifestolarının ne kadar ikiyüzlü ve tutarsız olduğunu bir kez daha göstermiştir.‘’ dedi. Ayrıca konunun Türkiye ile ilgili boyutlarına da değinen Kaya, Gazze sürecinin Türkiye’de kemalist ve ırkçıların Müslümanlara karşı olan nefretinin en az siyonistler kadar net olduğunu ortaya çıkararak bununla ilgili çeşitli örnekler verdi.
Müslümanların giriştiği bu mücadelenin uzun soluklu bir mücadele olduğunu ve bizlerinde nesiller boyu devam edebilecek bir mücadele bilincinde olmamız gerektiğini, yahudilerin iki bin yıldır canlı tuttukları Filistin’e dönme tutkularının Müslümanlarda olmaması durumunda bu mücadeleyi kaybedeceğimizin altını çizdi.
Kardeşlerimize destek için yapılan eylem ve etkinliklerden hemen sonuç alınmayınca ‘’herşey boşa mı gitti’’ benzeri düşüncelerin oluşabildiğini belirten Rıdvan Kaya, Müslümanların sorumlulukları olan hususlarda sonuç alamadığı için o sorumluluklardan vazgeçme, ümitsizliğe kapılma eğiliminde olmayacaklarını, bunun bizi atalete ve teslimiyete sürükleyeceğini, bunun yanında Filistin’de ortaya konan direnişin/cesur tavrın, Allah’a teslimiyet konusundaki kararlı duruşun ümmete de direnç sağladığını, ümmetin üzerindeki ölü toprağı bir anlamda serptiğinin altını çizdi.
Gazze için yapılan eylemler ile ilgili ‘’aynı şeylerin tekrarlandığı’’ tarzı eleştirileri de gündeme getiren Rıdvan kaya; ‘’zulümle karşılaşınca tepki veririz, bu bizim insani fıtratımızın bir gereğidir. Bizim eylemlerimiz ne işe yarıyor? Öncelikle zulmün bir parçası olmadığımızı ilan ediyoruz.’’ dedi.
Son olarak, kısıtlı imkanlara rağmen Gazzeli Müslümanların iradeleri dolayısıyla büyük bir direniş örneği gösterdiklerini, Gazze hakkının tevekkül ve teslimiyetinin tüm dünyada büyük bir etki yaratarak insanların İslam’a yönelmesine vesile olduğunu belirterek sözlerini tamamladı.
Seminer soru-cevap bölümünün ardından sona erdi.