Batman'da Suriye Direnişi Konulu Panel Yapıldı
Batman Özgür-Der'de "Suriye Direnişi ve Sorumluluklarımız" konulu panel gerçekleştirildi.
Batman Özgür-Der'de “Suriye Direnişi ve Sorumluluklarımız” konulu panel düzenlendi. Yoğun bir katılımla gerçekleşen programın sunuculuğunu Mehmet Şah Çınar kardeşimizin yaparken panelin program akışı şu şekildeydi:
- Kuranı Kerim ve mealinin okunması,
- Sinevizyon gösterisi,
- Şefik Sevim hocamızın Selamlama konuşması
- Panelistlerin konuşmaları (Hakan Albayrak, Ebul Yahya El-Kurdi, Muhammed Yorgancıoğlu)
- Soru cevap kısmı.
Selamlama konuşmasında Şefik Sevim Şunlara değindi:
Dera’lı kardeşlerimizin başlattığı direnişi şanlı bir direnişe dönüştürmüşlerdir. Tarihte ekini ve nesli ifsat etmeyi merkeze oturtan hegemonyacı anlayışlara karşı tarihte sürekli olarak bir inanç çatışması yaratmıştır. Şunu unutmayalım ki biz bu zalimleri bugün tanımadık, dedelerinden tanıyoruz. Nemrutlardan, Firavunlardan, Miloseviçlerden, Hitlerden, Esad ailesinden, Saddamdan tanıyoruz. Bu diktatörleri Allahın bize emanet ettiği yerüstü ve yeraltı kaynakları kendi heva ve hevesleri doğrultusunda emperyal güçlere peşkeş çekmelerinden tanıyoruz. Zulmün tarihine baktığımızda II. Dünya savaşından sonra dünya da milyonlarca insanın katledildiğini görüyoruz. Coğrafyamız da milyonlarca Müslümanın vahşice katledilişine, Müslüman bacılarımızın ırzlarının kirletilişine, çocukların öldürülmesine şahit olduk. Dün Halepçe’de, Hama’da, Bosna’da şehit edilmiş kardeşlerimiz bugün de Dera’da, Hama’da, İdlib’de, Humus’ta insanlarımız sadece fıtratlarını ve kutsallarını koruma adına şehit edilmektedirler. Bu gün ekinin ve neslin ifsadını kendine hayat anlayışı haline getirmiş bir avuç azınlığın, kendi değerlerimize karşı savaş açma anlayışı bugün Müslüman halklarının ne yazık ki anımsadığımız bir düzeyde ciddiyetle ve gözü kararlılıkla bunu tahlil etme ve bunu okuma basiretinden yoksun olduklarını görüyoruz.
Aslında bugün Suriye’de gelinliklerini kendilerine kefen yapmış, iffetli bacılarımızın yüreklerinden vicdanları alınmış cellatları Allaha şikayet ettikleri bir günü yaşıyoruz. Bu durum karşısında biz tavrımızı ve durumumuzu netleştirmek zorundayız. Kendimizi konumlandırmalıyız. Kendimizi sağlıklı bir şekilde konumlandırdığımız da sağlıklı okuma yapabiliriz. Sağlıklı okuma yaptığımızda sağlıklı beslenebiliriz. Bu yaşıma geldim il defa Müslümanların bu kadar kafa karışıklığı yaşadığını gördüm. Kimi insanlarımız pragmatist, hizipçi, cemaatsel değerlerini merkeze alarak olayları okumaya çalışıyor. Bu koca koca cemaatler nerdedirler? Hele biz; yeri geldiğinde İslamın şekilsel ve ritüellerine karşı sahip çıkmayı, sahada bedel gerektirmeyen anlayışlara karşı durmayı iyi beceriyoruz. Ama bedel gerektiren, emek gerektiren alanlarda gözü karaca bir değerlendirme yapmadan mahrum kalıyoruz. Suriye olayında Suriyeli kardeşlerimizin kahramanca direnişinde kafa karışıklığına sebep olan nedenler vardır. Bunların birincisi Asabiyetçiliktir, ikincisi Dünyevileşmedir, üçüncüsü ise İran’dır.
İran ne yazık ki dünya Müslümanlarının kendisine göstermiş olduğu samimiyet ve iyi niyet yaklaşımlarını havada bırakmıştır. Dün biz İran’ın emperyal güçlere karşı duruşunu desteklerken, bugün İran’ın Suriye olayında gerekli tavrı almayışını şiddetle kınıyoruz.
Panelistlerden ilk sözü Hakan Albayrak aldı.
Biz doğduk İhvanı Müslüman hapisteydik, gençtik Gannuşi idamla yargılanıyordu, Ortadoğuda Müslümanlar katlediliyordu. Yıllardır Ortadoğuyu gezip görüyorum. Ama hiçbir zaman ortadoğuda bu değişimleri göreceğimi tahmin edemiyordum. Allah bize bir lütüfta bulundu ve Tunus’ta başlayan oradan mısıra sıçrayan, oradan Suriye’ye, Yemen’e, Bahreyn’e sıçrayan bir direnişi gördük. Yıllar sonra bu coğrafyada İslami direnişi, Kelimeyi Tevhidin yükselişini görüyoruz. Bu gün bu coğrafyada Allahın ayetlerinin tahakkuk ettiğini görüyoruz. Bundan 15 sene önce Gannuşi Türkiye’ye gizlice gelmişti. Ve gizli bir görüşme planlanmıştı. O zaman bu görüşmeye bende katıldım ve bu görüşme de Ahmed Davutoğlu’da katılmıştı. Şimdi Gannuşi nerde duruyor. Ahmet Davutoğlu dışişleri bakanı olduğunu görüyoruz ve Allaha şükür ediyoruz. Mısır’da İhvan mensubu olan değerli bir zatın cumhurbaşkanı olduğunu görüyoruz. Müslüman’ın şanına ve onuruna yakışır güzel şeyler söylediğine ve yaptığına şahit oluyoruz.
Suriye’de yok İsrail destekliyor, yok Amerika destekliyor söylemlerini ve düşünceleri atın bir tarafa. Orada Müslümanlar ele geçirdikleri hafif silahlarla başlattıkları direnişi Suriye ordusuna baskınlarla ele geçirdiği silahlarla direnişi güçlendirdiklerini biliyoruz. Daha direnişin ilk başladığı dönemde yüz binlerin katıldığı eylemlerde yardımın sadece Allahtan dilediklerini gördük. Yaptıkları ve söyledikleri her şeyde biz İslami bir direnişiz demelerine rağmen bunu farklı görenler oldu. Amerika ve İsrail’in desteği olduğunu söylediler, Türkiye’de İslami hareket önderi gördüğümüz bir çok ağabeylerimiz bunun Amerika ve İsrail’in oyunu olduğunu söylediler. Ben Allaha inanıyorum, ben ancak Allahın kadiri mutlak olduğuna inanıyorum Amerikanın kadiri mutlak olduğuna inanmıyorum.
İslam tahinin en şanlı evrelerinden birini yaşıyoruz. Diktatörlerin olmadığı, İnsan iradesinin ön planda olduğu bir dönemi yaşıyoruz. Amerika son elli altmış yılda girdiği tüm savaşları kaybetmiş bir devlettir. O kadiri mutlak değildir. Amerikanın hiçbir planı tutmadı. Büyük Ortadoğu Projesi tutmadı ve bitti. Yok artık BOP. Dönem bizim dönemimiz bunu görelim ve buna inanalım artık. Gelen kadrolar ittihadı İslam anlayışına sahip olanlar.
Suriye’de insanları ilk kez mutlu olduklarını görüyoruz. Her gün öldürülseler de mutludurlar. İlahlık iddiasında olanlara karşı direnişi tattılar. Bunu Suriyelerinin gözlerinden okuyabiliyoruz. Çünkü şerefsizce bir hayat yaşama yerine, şereflice bir ölümü ve hayatı tercihe başladılar. Bu savaş bir Furkan Savaşıdır.
Ebul Yahya El-Kurdi konuşmasını Kürtçe yaptı:
Firavun’un zulmüne karşı Allah Musa’yı gönderdi. Esat zulmüne karşı da Suriyeli Müslümanlar Musaca bir tavır takındılar. Bu direniş bize çok güzel şeyler öğretti. İlkin İranın gerçek yüzünü gösterdi. Sonra Şeyhlerin ve tarikatların peşinde giden ve Müslüman olduklarını söyleyenleri tanıdık. Şimdi sahada bunlardan hiçbirini göremiyoruz.
Önce Suriyeli Müslümanlar “Ya Allah” diyordu. Belki biri bize yardım eder diye. Kalpte kalmış biraz şirk varsa o da temizlenmiştir. Şimdi Müslümanlar “Senden Başka Kimsemiz Kalmamıştır Ey Allah” diyorlar. Bizim Allah tan başka kimsemiz yoktur. Şimdi bu mübarek cihat sayesinde insanların İslam’a akın akın geldiklerini görüyoruz. Suriyeli Müslümanlar akidelerine dönüş yaptı. Bu cihat Suriyelilere çok şey kattı. Şimdi cihatta buluna Müslüman gençler basit silahlarla zalim Esad’a karşı savaşmaktadır.
Gelin Suriye direnişini kendi gözlerinizle görün. Anlatılanlara bakmayın. Gelin kendi gözünüzle görün. Suriye direnişi nasıl sahipsiz kaldığını da görün. Ben fazla bir şey anlatmayacağım. Gelin görün sonra desteğinizi yapın ve netleşin.
Muhammed Yorgancıoğlu Suriye Direnişi Ve Sorumluluklarımız üzerinde konuşma yaptı:
Muhammed Yorgancıoğlu Suriye’de yaşadığı sure içerisinde toplum üzerin yaratılan korku imparatorluğuna şahit olunuşunu anlatarak insanların nasıl protestolarla buna karşı çıktığını ve nasıl silahlı bir mücadeleye mecbur bırakıldığını anlattı. Suriye toplumu sini değerlerine yabancılaştırılıyordu. Bu direnişle Suriye toplumu İslamın izzet ve şerefini savunan ve bu uğurda mücadele eden bir topluma dönüşmüştür.
Medya önünde gerçekler gizlenmektedir. Suriyede insanların nasıl katledilişi gizlenmektedir. Müslümanlar bu direnişe sahip çıkmaktadır yalnız bırakılmalarına rağmen. Müslümanların kafa karışıklığına cevap olarak “Vallahi bu savaş iki akidenin savaşıdır. Bu savaş bir Cihattır” diyorum. Sizler Suriye’de olup bitenleri sadece medyaya yansıyanlarla sınırlı odlunu mu sanıyorsunuz? Sizle olanlarda çok az bir kısmına şahit oluyorsunuz. Ve Allah sizleri bundan sorumlu tutacaktır. Suriyeli kardeşlerimizin nasıl yalnız bırakıldığını, nasıl olayların çarpıtıldığını görüyoruz. Allah bizleri bunlardan da sorumlu tutacaktır. Bizler sorumluluklarımızı ne kadar yerine getiriyoruz. Onlar aç ve susuz, silahsız ve yardımsız bırakılmışlardır. Dört yaşındaki çocuklar elleri arkadan bağlanarak katlediliyorlar.
Allah bizi bir ümmet olarak tanımlıyor. Bizi kardeş olara tanımlıyor. Onun için bizin olaylara milliyetçilik gözüyle bakmamalıyız. Mezhebi gözle bakmamalıyız. Suriyeli kardeşlerimizin başına yağdırılan bombalar sorumluluklarımız kat ve kat artırmaktadır. Şimdi Suriyeli Allahın yardımı ne zaman gelecek diyor. Müslüman kardeşlerimiz nerede diyor.
Suriyeli Müslümanların taleplerine karşı ümmetin verdiği cevap, yaptığı yardım Allah tarafından biliniyor. Yapabilip de yapamadıklarımızdan hesaba çekileceğiz. Öncelikle bu dava bizim davamızdır, orada katledilenler bizim çocuğumuzdur, bizim bacımızdır, bizim annemizdir. Öncelikle bunda netleşmemiz lazım. Onları kendi kardeşimiz, çocuğumuz ve bacılarımız olarak bilmeliyiz. Böyle bilelim ve öyle yardım edelim.
Ben şahit olduklarımı ve bildiklerimi size aktardım. Buna Allah şahittir. Sizde bunlardan habersiz değilsiniz. Artık sorumlusunuz. Çünkü Suriyeli kardeşlerimiz sizden ev, araba istemiyor. Sizden un, battaniye istiyor. Günlerce boğazlarından tek bir lokma geçmeyen kardeşlerimiz çoktur. Bunlar açlıkla da sınanıyorlar. Sizlere anlatılanların ve gördüklerinizin üzerine yüz kat daha ekleyerek olayı görün.
Ben tebliğ ettim. Artık sizlerde sorumlusunuz.
Moderatör M. Mustafa Çağlı Suriyeli kardeşlerimizi muhacir olduğunu ama bizlerin ensar olamadığını söyledi. Bu din okunmak için değil yaşanmak için indirildiğini söyledi.
Panel yazılı olarak sorulan sorulara verilen cevaplarla son buldu.
Haksöz-Haber