Batman'da “Hayat Tasavvurumuz” Semineri
Devam eden Özgür-Der Batman Şubesi seminerlerinde bu hafta “Hayat Tasavvurumuz” konulu seminer Ramazan Çelikal tarafından sunuldu.
Hayat Tasavvurumuz" konulu seminer sunan Ramazan Çelikal, "Hayata bakış açımız, amacımız, niyetlerimiz, planlarımız, zihnimizden geçirdiğimiz ve canlandırdığımız tüm şeyleri kapsayan, aslında gerçegin ta kendisi olan ve her an yaşadığımız" şeklinde kısaca özetlediği tasavvurun; insanın yapma-etme psikolojisinin temelinde yatan sebep olduğunu söyledi.
Hiçbir eylemin tasavvur olmadan gerçekleşmediğini, yaptığımız her şeyin tasavvurumuzdan kaynaklandığını, eğer hayatımızda bir problem görüyorsak tasavvurumuzdaki problemlerden kaynaklandığını belirtti.
İnsanlığın hayat sürecinin iki soruyla şekillendiğini, bu sorular neticesinde ya var olanın aynen devam edip donukluğun ortadan kalkmadığını ya da sürekli bir gelişim ve canlılık ortaya çıktığını vurgulayarak, bunların "nasıl" ve "niçin" soruları olduğunu belirtti. "Nasıl" sorusunun; her zaman uygulanageleni, şekli açıdan tanımlama ihtiyacıyla sorulduğunu, buradaki çabanın eylemi şeklen tanımak için olduğunu, ancak "niçin" sorusu, yapılacak olanın ya da yapılmış olanların amacını ve sonucunu ortaya koymak için sorulduğunu ve bu ikinci soru, hareketi ve var olan duruma karşı alternatif bir gelişimi ya da iyi olanı daha ileri bir seviyeye getirmeyi amaçladığından tasavvurumuzun sağlıklı oluşması için niçin sorusunu önemsememiz gerektiğini belirtti.
İnsanın ortaya koyduğu pratiklerin sadece hareketlerden değil, zihninin ve kalbinin ürünleri sonucu eyleme döküldüğünü, İslam'da insanın sadece bedeni fiilleri incelemediğini, tefekkür, tedebbür, tezekkür vb. kalbi ve zihni fiilleri de incelediğinin altını çizdi.
Rabbimizin tasavvurumuzu oluşturmak için fıtrat, akıl, irade gibi doğal nimetler yanında vahiy ve peygamberlerle bunu desteklediğini ve peygamberlerin asılında hedefi insanlığın tasavvurunu hedef aldığını bunu düzeltmek için görev üstlendiklerinin vurguladı.
İnsanın, yeryüzünü inşa etmek için ilk önce tasavvurunu inşa etmek zorunda olduğunu, vahyin bu nedenle insanın tasavvurunu (işin merkezini) hedef aldığını ve ancak vahiyle sağlıklı buluşmaların bu süreci başlatabileceğini ve tevhidin tasavvura müdahale etmesi gerektiğini belirtti ve "tevhid, işin odağı, koordinatı olmalıdır." dedi.
Tasavvurun sağlıklı oluşturulması için kavramlara yüklenen anlamların doğru yorumlarla ortaya konulması, özellikle Peygamber ve sahabenin bu kavramları nasıl anladığı üzerinde özellikle durulması gerektiğini belirterek şöyle bir örnek verdi: "Müslüman" isminin "Allah'a teslim olmuş insan" anlamında Rabbimizin verdiği bir isim olduğunu; bu ismi kullanırken "Allah'a teslim olma" durumunun sürekli hatırda tutulması gerektiğini, aksi takdirde bu ismin sıradan herhangi, alelade bir isim olacağını, bugün de maalesef böyle bir duruma düşüldüğünü belirtti.
Bununla birlikte vahyin, sahabe tarafından nasıl anlaşıldığını, günümüzde ise bunun nasıl bir evrime uğradığını örneklerle anlattı. Özellikle dikkat çekici olan "başarı ve başarısızlık" "kayıp ve kazanç" "hayat ve ölüm" "körlük ve görebilme" kavramlarının bugün nasıl anlaşıldığına bakılarak sapmanın nereden başlandığının daha net anlaşılabileceğini söyledi.
Kurtuluşumuza vesile olacak hayat tasavvurumuzun ancak vahye en başından, yani "İKRA"dan "anlayarak" ve "yorumlayarak" yeniden inşa edilmesi gerektiğini belirterek sunum sona erdi.