Batman’da “Çabalarımız ve Geleceğimiz” konuşuldu
Özgür-Der Batman Şubesi’nin gerçekleştirdiği aylık seminerlerin ikincisi Hamza ŞAT, Gamze TUTUŞ ve Ramazan ÇELİKAL’in sunumlarıyla ‘’Çabalarımız ve Geleceğimiz’’ konu başlılığı ile gerçekleştirildi.
Seminer Muhammed RÜZGAR’ın Kur’an tilaveti ile başladı. Akabinde Ramazan ÇELİKAL söz alarak;
Allah’a kul olma iddiasında olan Müslümanlar olarak, topyekün, Müslümanca bir yaşamı rabbimizin bizlerden istediğini, parçacı bir İslami yaşantıdan çok, hayatımızın tüm alanlarını Müslümanca yaşama gayreti içerisinde olmamız gerektiğini ve ancak bu şekilde yaşarsak rabbimizden bizden razı olacağını söyledi. Bu anlamda derneğimiz çatısı altında gerçekleştirdiğimiz çalışmaları birkaç koldan yürütmeye çalıştığımızı söyleyen ÇELİKAL, bu çalışmaların; 1- Davet ve Tebliğ alanında gerçekleştirdiğimiz çalışmalar, 2- Yardım çalışmalarımız, 3- Hak İhlalleri konusunda Müslümanca bir duruş sergileyerek Müslümanca neler yapılabiliyorsa onu yapmaya çalıştığımız şeyler olduğunu ifade etti. Bu manada temel hedeflerinin, sahih bir din anlayışı çerçevesinde ulaşabilecekleri topluluklara tebliği sunabilmek olduğunu, bu seminer vasıtasıyla da ortaya konan çabaları anlatmak istediklerini belirterek, maksatlarının karşılaşılan problemlere ‘’hep beraber nasıl çözümler bulabiliriz’’ sorusuna cevaplar bulmak olduğunu ifade etti.
Daha sonra sözü Hamza şata bıraktı. Hamza Şat;
Bir İslami camia için gelecek tasavvurunun olmazsa olmaz bir husus olduğunu, gelecek tasavvurunu şekillendiren temel olgunun, ortaya konan çabalar olduğunun altını çizdi. ‘’Amellerimiz nispetinde bizler sağlıklı bir gelecek tasavvuru ortaya koyabiliriz. Bu anlamda gelecek tasavvurumuzdan bahsederken çabalarımızdan bahsetmemiz, çabalarımızın hangi minval üzerinde yürüdüğünden bahsetmemiz ve bunu karşılıklı olarak istişare etmemiz gerekiyor.’’ dedi.
Modern bir süreçten geçtiğimizi, bu modern sürecin hem İslami camiaların içerisindeki ilişki tarzlarını, hem de ailelerin içerisindeki ilişki tarzlarında ciddi sıkıntılar oluşturmaya başladığını belirten ŞAT, sözün başında bu sıkıntılarda bahsetmek gerektiğini ifade etti. Hz. İbrahim’in Kur’an-ı Kerim’de geçen, nesli ile ilgili kaygıların aynısını bugün biz Müslümanlarında duyması gerektiğini, liseli öğrencilerle gerçekleştirilen çalışmalarda yaşanılan bazı sıkıntılara değindi ve liseli öğrenciler ile ilgili gerçekleştirilen çalışmalar ile ilgili bilgiler verdi.
Verdiği bilgilerin akabinde, İslami mücadelenin ömürlük bir mücadele olduğuna değindi. Mevcut potansiyelimizi iyi değerlendirmemiz gerektiğine, öğrencilerimiz ve ailelerimizle topyekün bu mücadelelinin içinde yer almamız gerektiğini ve mücadele neticesinde toplumsal ifsada karşı en azından Batman özelinde sağlam bir cephe oluşturabileceğimizin altını çizerek sözlerini tamamladı.
Daha sonra sözü Gamze Tutuş aldı. Gamze Tutuş;
Sözlerine ‘’Aile nedir? / Ailenin mahiyeti nedir sorularını cevaplandırarak başladı.’’ ve mevcut sıkıntılarımızın temelinde yatan sebebin aramızdaki bağların zayıf olmasına bağladı. ‘’Allah’ın evreni varlığı yaratması özünde sevgiyi barındırmasıdır. ‘Biz sevgiyi doğru bir şekilde yaşıyor muyuz? / gösterebiliyor muyuz?’ Modern paradigmanın şekillendirdiği yeni insan modeli aileyi ve nesli bozmaya yönelik nice tuzaklar kurduğunu görüyoruz. Bu ifsada ve paradigmaya karşı Müslümanın yapması gereken ise bu tuzakların farkında olmak, bu tuzaklara yönelik neler yapılabileceği hususunda düşünmektir.’’ dedi. Bahsi geçen tuzaklara da değinen Tutuş, ilk sırada insanları bencilliğe/ ben olmaya itilmesini koydu. Modern paradigmanın haz ve hız odaklı bir yaşam tarzı, özgürleşme söylemleri, değiştirdiği geleneksel beden algısı, düşünen sorgulayan bir insan tipi istememesi üzerinden insanları bencilleştirdiğini/bireyselleştirdiğini ifade etti.
Sorunları çözme sürecinin en başta sorunların varlığını kabul etmekle başladığını ancak bu şekilde sorunların kaynağına ulaşılabileceğini ve sorunlarımızın temelinde yatan yanlış ilişki tarzlarının temelinin aileden başladığını ve çocukların ailede yetişmesi hasebiyle ailenin aynası olduğunu bu anlamda ailenin çocuğun rol modeli olduğunu ifade etti.
‘’Peki, ailede başlayan eğitim sürecinde nasıl başarılı olacağız.’’ sorusunu yanıtlayan Gamze Tutuş, ‘’1-iyi bir rol model olabilmeliyiz, 2-eşler arası muhabbet ve iletişim dili çocuklar üzerinde çok etkili, 3- ailenin temelinde güven ve sevgi bağı olmalıdır. Çocuk çatışma ortamında duygularını yaşayamaz ve yönetemez. Bastırılmış duygular da ileriki dönemlerde farklı psikolojik sorunlara ve davranış sorunlarına neden olabilir. Biz çocuğumuzu nasıl eğitmeliyiz sorusunu değiştirip, biz ailecek kendimizi nasıl eğitmeliyiz sorusunu sormalıyız.’’ dedi.
Ergenlik dönemi ile ilgili yaşanan sıkıntılarında gündeme geldiği seminerde, ergenliğin kimlik arayışı dönemi olduğu, sağlıklı bir ergenlik döneminin sağlıklı bir kimliğe sahip olmak, anlamına geldiğini, sağlıksız bir ergenlik süreci sonrasında kişilik bozukluklarına/kimlik sıkıntılarına neden olacağının altı çizildi. Ayrıca ‘’Erken çocukluk dönemi’’nde gençlerimizin yaşadığı travma ve problemli yaklaşımların, ergenlik döneminin bir izdüşümü olduğunu, bu nedenle ergenlik döneminde biraz daha rahat olabilmek, bu dönemi bir kriz dönemi, geçici bir süreç olarak görebilmek gerektiğinin ifade edildi.
Gamze Tutuş, aile kurumun bir sorumluluklar alanı olduğunu, bu sorumlulukların birbirine karıştırılması durumunda veya sorumlulukların ihmal edilmesi durumunda mutlaka sorunların ortaya çıkacağının altını çizdi. ‘’Ailedeki sorumlulukları tek tarafa yüklemeden, -peygamberlerin örnekliklerine de baktığımıza bu böyledir- eşlerin birlikte hareket etmesi/dayanışma içerisinde olması, sorunların üstünden birlikte gelmesi gerekir. İslamın bizden bir aile olmamızı istemesi Müslümanlarla bir arada oluşlarımızı daha anlamlı ve zorunlu kılmaktadır.’’ dedi.
Bu noktada son olarak temel sorumlulukların ailede olduğunu, İslamın aile içinde yaşanıp konuşulmaması durumunun haliyle çocuklara da yansıyacağını ve diğer ortamlarda da çocuğun İslami hassasiyet ortaya koymayacağının altını çizerek sözlerini tamamladı.
Son olarak söz alan Ramazan Çelikal; ailemizi, özellikle gençlerimizi hedef alan ifsada karşı, somut öneriler sunduğu dokuz maddeyi sıraladı;
- Örgütlü ifsat karşısında örgütlü/organizeli bir çabanın içerisinde olmalıyız. Müslümanlarla beraber ortak çabaların içerisinde olmalıyız
- Kitap okumaları noktasında hem kendimiz hem de ailemiz içerisinde ısrarcı olmalıyız
- Aile ziyaretlerimizi arttırmalıyız
- Sohbetlerimizi evde yapmaya çalışmalıyız
- Sadece boş zamanlarımızı değil, en önemli zamanlarımızı bu çabalara harcamalıyız
- Dijital kuşatmadan kurtulmalıyız
- Etkinliklere katılma konusunda hassasiyet gösterilmeliyiz
- Ortak çabalara katkı sağlamalıyız
- Hiçbir zaman mevcutla kendimizi sınırlı tutmamalı kendimizi geliştirme çabası içerisinde olmalıyız diyerek sözlerini tamamladı.
Seminer katılımcıların katkılarının akabinde, lise grupların da eğitim gören; Yusuf Polat, Abdullah Rüzgar, Meryem Rüzgar kardeşlerimize derslere katılım noktasında gösterdikleri hassasiyet ve devamlılıktan, dernek çalışmalarına sundukları özverili katkılardan dolayı plaket ve hediyeleri verilerek sona erdi.
HABER: ÖMER FARUK ÇELİK
FOTO: FOTO: İDRİS POLAT/ İSMAİL GÖK