Batman'da “Bid’at ve Batıl İnanışlar” Semineri
Batman Özgür-Der’e konuk olan Yrd. Dç. Dr. Abdülcelil Candan “Bid’at ve Batıl İnanışlar” başlıklı bir seminer verdi.
Batman Özgür-Der’de bu hafta “Bid’at ve Batıl İnanışlar” konusu işlendi. Konuşmacı olarak Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nden Yrd. Dç. Dr. Abdülcelil Candan katıldı.
Candan, özetle şunları söyledi:
İslam kültüründe bazı kavramlar vardır ki, bunların doğru anlaşılması birçok problemin çözülmesine vesile olacaktır. Bunlardan birisi de “bidât” kavramıdır. En çok tarifi yapılan kavramlardan biri olan bid’ati şöyle tanımlayabiliriz:
“Rasulullah zamanında olmayan ve sünneti ortadan kaldıran şeydir.”
Bid’atin hasenesi (güzel bid’at) olmaz. Peygamberimizin ‘Her bid’at delalettir.’ Hadisi bu gerçeği ortaya koyar. Güzel bid’at yolu açıldığında, herkes kendi bid’atini güzel gösterme mücadelesi verecektir.
Bid’atler özellikle ibadetlerde ortaya çıkmaktadır. İbadetlere yapılan ve adeta aslındanmış gibi muamele edilen çokça bid’atler vardır. Hz. Ömer’in, Peygamberimizin beyat aldığı ağacı, kutsanarak bid’atlere yol açıp halkı yanlış amellere sürükler endişesiyle kestirmesi büyük bir basiret örneğidir. İnsanları günaha götürecek bir yolu daha baştan kapatarak büyümesini engellemesi bizler için de önemli bir örneklik teşkil etmektedir.
Bid’at, şeytana küfürden daha sevimlidir. Bid’atçi, yaptığını hararetle savunduğundan zararı, kâfirinkinden daha çoktur. Bid’atçiler, ilaveleriyle sürekli ‘Din eksiktir’ imajı verirler. Müşrikler, inançlarıyla kendilerine zarar verirlerken, bid’atçiler hem kendilerine hem tüm insanlara zarar verirler.
Her bid’at günahtır ama her günah bid’at değildir.
Amellerimizin makbul olması için iki şart vardır. Birincisi, niyetimizin Allah rızasını gözeten samimi bir niyet olması, ikincisi ise peygamberimizin sünnetine uymasıdır. Peygamberimizin yapmadığı bir ibadeti üretmek büyük bir yanlıştır.
Her yenilik bid’at değildir. Bir pratiğin bid’at olması, bir sünneti ortadan kaldırması ile alakalıdır. Böyle bir şey söz konusu değilse bid’at olmaz. Bid’at ile hurafe arasında da fark vardır. Hurafe daha çok batıl inanç anlamındadır. Yani hurafe ya da batıl inanç akide de ortaya çıkarken, bid’at amelde ortaya çıkmaktadır.
Bid’atler ile mücadelede şu hususa dikkat edilmelidir. Kuran ve sünnet çok iyi bilinmelidir. Bunları anlama kabiliyeti yüksek olmalıdır. Sünnet de Kur’an’a arzederek okunmalıdır. Unutulmamalıdır ki, peygamber efendimiz Kur’an’a muhalif bir şey ortaya koyamaz. Bu anlamda hadislere karşı da sorgulayıcı bir mantıkla hareket etmeliyiz. Herkes bid’atlere karşı olduğunu söylemektedir ama pratikler böyle ilerlememektedir. Bid’atler o kadar çoktur ki hayatımızın her köşesini kuşatmıştır. Adeta attığımız her adım bid’at olmuş durumdadır. Evlerimizde işlenen bid’atler, camilerde işlenen bid’atler, mezarlıklarda ortaya konulan bid’atler, kutsal kitabımıza ihanet edercesine ürettiğimiz bid’atler vs.. vs..
Bid’at, pirincin içerisindeki beyaz taş gibidir. Bunları hikmet ve basiretli bir şekilde ayıklama mücadelesi her Müslüman için gereklidir. Ateşler, kıvılcımla başlar. Küçük ya da büyük demeden, bid’at ve hurafelerle mücadelemizi sürdürmemiz gerekir.
M. Şirin Oruç / Haksöz-Haber