Batman Özgür-Der Seminerleri
Özgür-Der Batman şubesinde devam eden alternatif eğitim seminerleri kapsamında Haksöz dergisi yazarlarından Bahadır Kurbanoğlu tarafından "Yakın dönem Din-Devlet İlişkisi" başlığıyla bir sunum gerçekleştirildi.
Özgür-Der Batman şubesinde devam eden alternatif eğitim seminerleri kapsamında Haksöz dergisi yazarlarından Bahadır Kurbanoğlu tarafından "Yakın dönem Din-Devlet İlişkisi" başlığıyla bir sunum gerçekleştirildi. Sunum dernek binasında gündüz bayanlara ve akşam erkeklere olmak üzere iki oturumda yapıldı.
Oldukça yoğun bir katılımın gözlendiği seminerde öncelikle Cumhuriyet döneminin anlaşılması için o dönemin de yüz yıl gerisine gidilmesi gerektiğini vurgulayarak Tanzimat döneminde yapılanlara kısaca değindi. Bu bağlamda eğitimin ilmiye sınıfının elinden alınması böylece ilmiye sınıfının meşruiyetinin kaldırılması, millet-i hakimiye olan müslümanların gayri müslimlerle yasal olarak eşitlenmesi vb. uygulamalara değindi. Kurbanoğlu bu dönemde ayrıca Tanzimat politikalarını ciddi şekilde eleştiren dönemin islamcılarından (Ali Suavi vd.) örnekler verdi. Bunların aynı zamanda A.Hamit'e bile muhalefet ettiklerini belirtti. Aslında her baskı ortamında olduğu gibi uygulanan bu batılı politikaların da gelişen, sorgulayan bir İslamcılığı beraberinde doğurduğu tesbitinde bulundu.
Cumhuriyet dönemine gelindiğindeyse, kurucu laik kadrolara göre laikliğin, Osmanlıdan tevarüs eden tüm kurumların ve dine ait tüm görünürlülüğün ortadan kaldırılması demek olduğunu ifade eden konuşmacı ardından Cumhuriyet döneminde yapılan inkılapları kısaca anlattı. Daha bu dönemde İHL'lerin açıldığı ama tutturulamayarak 1930'da kapatıldığını aktardı. Konuşmasında tepeden inmeci bir mantıkla yapılan uygulamalardan ezanın türkçeleştirilmesi, camilerdeki Arapça lafızların kaldırılması, Hacca gitmenin engellenmesi... vb. bir çok baskıya değindi. İlginç olanın da bu uygulamalar yapılırken yasal çerçeveyi aşacak kadar yasal düzenlemeye ihtiyaç duymayacak kadar rahat davranıldığının olduğunu belirtti.
Ama bu baskıcı sistem konjonktürel, küresel ve iç dengelerin baskısıyla çok partili sisteme geçilerek akamete uğruyor. Bu dönemdeki (1950-1960lı yıllar) küresel egemenlerin ve konjonktürün durumuna değinen Kurbanoğlu, küresel egemenlerin de baskısıyla geçilen dönemde anayasal (1961 anayasası) olarak devletin güçlendirilip, korumaya alındığını, ama aynı zamanda devlet ideolojisi paralelinde ve devlet eliyle dinin önünün de açıldığını ifade etti. Bu amaçla İlahiyat fakültelerine, Diyanet işleri Başkanlığına ve İHL'lere roller biçiliyor.
Din-devlet ilişkisinde esas süreç 12 Eylül ile başlıyor. Sol Kemalizm inkıtaya uğratılıyor, sağ Kemalizm'in önü açılıyor. Sünni paradigmayla sağ Kemalizm uzlaştırılıyor. Bunda teorik zemini sağlayan Aydınlar Ocağı oluyor. MGK'ya anayasa taslağı sunacak kadar bu süreçte pay sahibi oluyor. Devlet 1980 öncesi Türk-İslam sentezini, 1980 sonrası ise Türk-İslam-Kemalizm sentezini egemen kılmaya odaklanıyor. Bunu hedeflerken 1980 sonrası en çok rol biçtiği Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinden faydalanıyor. Ayrıca Kenan Evren'in ihtilal sonrası tüm yurt gezilerindeki konuşmalarında Ku'an ve Hadislerden örneklerle konuşması da bu konuda bizlere bilgi vermektedir.
Son olarak konuşmasını AKP bağlamında sistemin ve müslümanların durumuna ilişkin tespitlerle bağlayan Bahadır Kurbanoğlu dinleyicilerden gelen soruları yanıtlayıp, sunumunu tamamladı.
HAKSÖZHABER / Bünyamin Sevim/Batman