"Ahlaki Yozlaşma ve Çözüm Araçları"

"Ahlaki Yozlaşma ve Çözüm Araçları"

Özgür-Der Batman şubesinde bu hafta alternatif eğitim seminerleri kapsamında Diyarbakır'dan gelen Islah Hareketi Derneği başkanı Mahsum Yokuş tarafından "Ahlaki Yozlaşma ve Çözüm Araçları" başlığıyla bir sunum gerçekleştirildi.

Özgür-Der Batman şubesinde bu hafta alternatif eğitim seminerleri kapsamında Diyarbakır'dan gelen Islah Hareketi Derneği başkanı Mahsum Yokuş tarafından "Ahlaki Yozlaşma ve Çözüm Araçları" başlığıyla bir sunum gerçekleştirildi.

Sunumun başında konuşmacı "Ahlak" kavramının tanımlamasını yaparak İslam filozoflarının yaptığı tanımlar içinde ise en çok kabul gören tanımın ise Gazali'ye ait olduğunu belirtti. Gazali'nin ahlak tanımı "İnsan nefsine yerleşen öyle bir melekedir ki fiiller hiçbir fikri  zorlama olmaksızın düşünüp taşınmadan bu meleke sayesinde kolaylıkla ortaya çıkar," şeklindeki tanımlamadır. Bununla beraber ahlak genellikle "insanların kendisine göre yaşadıkları bir ilkeler topluluğu,bir kurallar toplamı" şeklinde tanımlanabileceğine değindi.

  Ardından kavramın Batı dillerindeki kavramsal ve pratik alanına ve felsefi-tarihi arka planına filozofların ahlak hakkındaki fikirlerinden örneklerle değinen Yokuş,Modernliğin ahlak anlayışı hakkında şunları ifade etti:"Modernliğin ahlak anlayışının temelleri 17.yy'ın ikinci yarısında atılmıştır.Modern ahlak teorilerinde dikkat çeken üç unsur vardır: 1-Otonomi, 2-Hürriyet, 3-Fark.Bunlardan Özerklik, Allah'tan bağımsızlık olarak;Hürriyet,toplumdan kurtuluş ve toplu(m) olarak kurtuluş;Fark unsurunun ise ben ve öteki çerçevesinde anlaşılabileceğini" ifade etti.

Bu ön bilgilerden sonra "İslami mücadelede ahlak" çerçevesinde sunumuna devam eden konuşmacı bu bağlamda şu tesbitlerde bulundu:"Yeryüzünde insan neslini

 *Tarih ve Kültür (Millet-Irk)

 *Toprak ve Kültür (Vatan-Coğrafya)

 *Emek ve sermaye (Halk:Sosyo-ekonomi)

esaslarına göre bölen hiçbir toplum ahlak problemiyle karşılaşmaktan kurtulamamıştır.İnsan neslini Allah'a yaklaşımlarına göre değerlendirmek öncelikli sorumluluğumuzdur.Bu durum tevhid temelli bir yaklaşımı zorunlu kılmaktadır.

Nebiler ve salih izleyicileri toplumu değişime davet ederken ahlakilik üzerinden değil tevhid temelli bir çağrı yaparlar.Çünkü toplumsal ahlaksızlığın temeli şirktir.Peygamberler temizliğin tevhidden kaynaklanması gerektiğini söylüyorlardı."

Nebilerin toplumu değiştirme taleplerinin kalkış noktasını ,metodları,duruşları hakkında örnekler vererek açıklayan Yokuş,ardından egemenlerin toplumu dönüştürme çabası ve Tevhid mücadelesinin buna karşı koyma iradesinden ayrıca ifsadın faillerini doğru tesbit etmek noktasında açıklayıcı tesbitlerde bulundu.

Sorumluluklarımız bağlamında şu tesbitelerde bulundu:Bir toplumda kötülük hakimse,iyi geçinenlerin bu sonuçta payı olduğu unutulmamalıdır.Müslümanlar yeryüzüne silah ve teknonolojik üstünlükleriyle değil bizatihi "mü'min" oldukları için varis olacaklardır (Araf:96,Secde:24) 

Son olarak İslamcılık ve Ahlak alt başlığında zaaflar ve önerilerilerle ilgili tesbitlerini maddeler halinde sıraladı:

*İslamcılar kendilerini topluma anlatamamış,Modern bir dil ve araçları kullanmış

*Farklı din ve cemaat yorumları sebebiyle çelişkili görüntüler arzetmiş.Dolayısıyla da toplumsal güveni sağlayamamış.

*Neyi istediğimizi ortaya koyamadık

*Yaslanacağı bir halk kitlesi bulamadı

*Çekirdek aileye dönüştük:apartmanlarda yaşamayı seçtik,çocuklarımızı kreşlerde büyüttük,kolejlere yönlendirdik,gelir için karı-koca beraber çalıştık,Yani modern yaşama talip oldukça toplumdan koptuk

*Kapıcılıktan kurtulduk,doktor,mühendis,sosyolog olduk.işportacıyı,hamalı,dolmuş şoförünü unuttuk,Dinin "dipte" nasıl yaşanacağına çözüm bulamadık.

*Tercihlerimizi diplomaların açtığı kapıların ardında aradık. Dolayısıyla yönetici elit tabaka bize en yakın kesim oldu.

*Yetiştirdiğimiz bireyleri modern yaşamın kurumlarına dahil etmekten daha şümullü bir bakış geliştiremedik.

*İslamcılar diploması olmadığı halde erdemleri ve değerleriyle halk kesimleri arasında ahlak abidesi olarak temayüz edemediler.

Bu manzaradan hareketle müslümanlar öncelikle aynadan kendilerine bakmalıdırlar.Allah'ın kitabını kendilerine ayna yapmalıdırlar.Modern veya muhafazakar bireye göre değil vahye göre nerede olduklarını yeniden sorgulamalıdırlar.Bu aynadan bakınca iki büyük sorumluluk ile yüzyüze geleceklerdir:

1-Kur'an neslini inşa sorumluluğu

2-Sosyal şahitlik çabası   

Bu bizim iki ayağımızdır. Bu ayaklardan biri Mekke'ye biri de Medine'ye basar.Yere sağlam basmamız bu duruşla mümkündür.Bu iki ayak üzerine yükselmeyen bir hareket topal olacaktır.Şunu unutmamak gerekir ki çözüm bizim pratik duruşumuzdadır.Topluma sunacağımız hiç bir teorik reçete tek başına fayda vermeyecektir."tesbit ve önerilerinde bulunarak sunumunu tamamladı.

 

HaksözHaber:Bünyamin Sevim/Batman

Önceki ve Sonraki Haberler