3. Yılına Giren Suriye Direnişi Batman'da Selamlandı
Batman'da 3. yılına giren Suriye direnişi selamlandı.
Özgür-Der Batman Şubesi, Bey-Der ve Özgür-Eğitim-Sen Batman Temsilciliği'nin Atatürk Parkı önünde birlikte düzenlemiş oldukları basın açıklamasının selamlama konuşmasını Özgür-Eğitim-Sen temsilcisi Mustafa Sevinçer yaptı. Sevinçer konuşmasında bugünün 3 önemli olayın yıldönümü olması hasebiyle bizler için anlamı olduğunu ifade etti. Her birinin tarihe birer kara leke olarak geçen trajik hadiseler olduğunu vurgulayan Sevinçer, bunlardan ilkinin, bundan 25 yıl önce Halepçe'de yaşanan vahşetin yıldönümü olduğunu, ikincisinin Filistinlilerin evlerini yıkmak isteyen İsrail buldozerlerinin altında cesurca can veren Rachel Corrie'nin ölüm yıldönümü olduğunu ve son olarak halen devam etmekte olan Suriye intifadasının başlangıç tarihi olduğunu belirtti. Bu üç olay için bugün burada toplandıklarını ifade eden Sevinçer sözü basın açıklamasını okumak üzere Özgür-Der yönetim kurulu üyesi Ramazan Çelikal'a bıraktı
Okunan metnin ardından son olarak topluca yapılacak duayı okumak üzere sözü Bey-Der'den Abdulbaki Durmaz hoca aldı. Edilen duanın ardından basın açılaması son buldu.
Basın Açıklamasının Tam Metni:
SURİYE’DE YAŞANAN CANLI HALEPÇELER TÜM DÜNYANIN UTANCIDIR!
Bundan 2 yıl önce, zulmü altında inledikleri Esad diktasına karşı Ortadoğu’daki intifada dalgasının bir halkası olarak kutlu bir direniş başlatan Suriyeli kardeşlerimizin özgürlük mücadelesi bugün 3.yılına girmiş bulunmakta. Şu ana kadar resmi verilere göre 70 bini aşkın insanın acımasızca katledildiği Suriye’de günlük ortalama neredeyse 100’ün üzerinde insan öldürülmekte. Kendi coğrafyamızda 30 yıldan bu yana sürmekte olan çatışmalı dönemin bilançosunun dahi bu sayıya ulaşamadığını düşündüğümüzde 2 yılda gerçekleştirilen bu katliamın ne kadar korkunç bir noktada olduğu anlaşılacaktır. 100 binlerce insanın yerinden yurdundan edilerek mülteci konumuna düşürüldüğü Suriye intifadasında her gün ortalama 8 çocuğun öldüğü ve yine kayıp insan sayısının ise 80 bini aştığı düşünülmektedir. Bu verilerin aritmetik bir değerden çok daha fazla anlama geldiğini dünya kamuoyu neredeyse düşünmez oldu. Modern insanın kendisi için çizilmiş sınırlarda güven ve huzurlu olduktan sonra sınırın ötesinde ne yaşandığını önemsememesi şüphesiz ulus-devletçi mantalitenin , bireysel ve ulusal pragmatizmi merkeze alan modern aklın bir yansımasıdır.
Öldürülen insanların cesetlerine dahi saldıracak kadar insanlığını kaybetmiş katillerin yaptıkları bunlarla sınırlı değil maalesef. Direnişe katılmış insanların eşlerinin ve kızlarının iffetlerine el uzatıldığı gerçeğinin sistematik bir şekilde gerçekleştirildiği bunun da rejim tarafından bir savaş stratejisi ve bir silah olarak kullanıldığı bilinmektedir. Muhaliflerin olduğu düşüncesiyle mahalleleri kadın, çocuk ve yaşlı ayırt etmeden scud füzeleriyle bombalayan böylesi bir rejimle her ne hesapla olursa olsun saf olup, destek olanları hesap gününde Allah’a havale ediyoruz. Masum insan kanını akıtan hatta buna fiilen katılan güya antiemperyalist cephenin hesapları maalesef ki ulus-devletçi ve mezhebi hesaplardan öte bir şey değildir.
Yıllarca Baas zulmü altında inletilen, paranoyaklaştırılan ve neredeyse açık hava hapishanesine çevrilen Suriye’de cehennemi bir hayata mahkum edilen insanların adalet, hürriyet gibi asgari insani talepleri dahi savaşın en acımasız yöntemleriyle bastırılmaktadır. İşin acı tarafı ise bu cinayetlerin tüm dünyanın gözleri önünde gerçekleştirilmesidir. Dünya ülkelerinin sessizliği bize ,bundan tam 25 yıl önce bugün gerçekleştirilen Halepçe katliamını hatırlatmaktadır. O gün yaklaşık 3 saat içinde 5000’in üzerinde insanın zehirli gazlarla öldürüldüğü katliamda nasıl ki dünya sessizliğe büründüyse bugün de aynı şekilde bir film izler gibi Suriye’de yaşanan devlet terörüne karşı, tüm dünyanın sessizliğe gömüldüğü görülmektedir. Dün Halepçe’de kadın, çocuk, yaşlı ayırt etmeden vahşice insan canına kıyan zihniyet ile bugün Suriye’de aynı cinayetleri iki yıldır işlemekte olan katil çete rejiminin siyasi kökenlerinin benzer olduğu ayrıca hatırlanmalı.
Emperyalist devletlerin ciddi bir fayda ummadıkları Suriye için sadece arada bir kınamada bulunmak veya yapılan büyük bir katliam sonrasında olayı “kabul edilemez” bulduklarını ifade etmekten başka dünya barışına bir katkıları olmamaktadır. Özgürlük havarisi Batının öteki hakkındaki algı ve pratiğinin her zaman sadece fayda üzerine odaklı olduğunu biliyoruz. Nitekim Libya direnişinde, zengin petrol rezervinin cazibesinden dolayı dünya kamuoyunun tepkisini dikkate almadan Fransa’nın hemen sürece dahil olmaya çalıştığını unutmuş değiliz. Bu nedenle kardeşlerimizi batılı ülkelerin hesaplarına ve insaflarına da terk etmemeliyiz.
“Rabbimiz katından bir yardımcı gönder” diyen mazlum kadınlara, çocuklara ve yaşlılara yardımcı olmak boynumuzun borcudur. Onlara dönük kirli hesaplar güden ABD’ye, AB’ye ve diğer emperyalist ülkelere karşı Müslümanlar olarak en yüksek perdeden sesimizi yükseltiyoruz: Topraklarımızdan defolun, çekin kanlı ellerinizi üzerimizden!
Suriyeli kardeşlerimizin kanlarıyla giriştikleri bu mücadelelerinde, Rabbimiz tarafından görünen ve görünmeyen ordularıyla desteklenmesini diliyoruz. Ümmetin tüm evlatları olarak “Ulustan ümmete” evrilişe gebe olan bu sancılı süreçte, Suriye’de yaşanan direnişe destek vererek kardeşlerimizin yalnız olmadığını ve yüreğimizin Halep’te, Humus’ta attığını göstermeliyiz . Bu üzerimize düşen tarihi bir sorumluluktur. Kardeşlerimizi Baas rejiminin kanlı ellerine de bırakmamalıyız, emperyalist batılı ülkelerin kirli hesaplarından da korumalıyız.
Bu bilinçle bugün Batman’daki Müslümanlar olarak bizler, binlerce masum insanın kanını döken Esad diktatörlüğüne karşı sınırlara, ulus-devletlerin kirli çıkarlarına ve stratejik hesaplarına inat, emperyalistlerin tuzaklarına karşı mazlum kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ifade etmek için buradayız. Direnen kardeşlerimizi Batman’dan dualarımızla selamlıyoruz!
BEY-DER, ÖZGÜR-DER BATMAN ŞUBESİ, ÖZGÜR-EĞİTİM-SEN BATMAN TEMSİLCİLİĞİ