Amasya’dan Yola Çıkan Yardımlar Suriye’ye Ulaştı
Amasya'dan yardım için yola çıkan 6 tırlık yardım Suriye'ye ulaştı.
Suriye direnişi desteklemek ve mazlum Suriye halkının savaş dolayısıyla ortaya çıkan mağduriyetine bir nebze de olsa şifa olmak amacıyla, Özgür-Der Amasya Temsilciliği ile Hızır-Der tarafından organize edilip, Hayatcan Derneğinin katkıları, yardımsever halkımızın ve iş adamlarımızın bağışlarıyla oluşturulan 6 tır yardım malzemesi Suriye’nin Halep Şehri ve kırsalındaki mağdur durumdaki ihtiyaç sahiplerine ulaştırıldı.
Yardım tırlarında 250 Adet ortopedik tek kişilik yatak, 86 ton un, 40 ton makarna, 2 ton sıvı yağ, 250 kg şeker, 500 kg kuru gıda, 500 kg zeytin, 10 ton kuru soğan, 300 adet sıfır çocuk kazağı, 35 koli çocuk bezi, 20 koli hasta bezi, 50 çift ayakkabı, 5 koli sıvı deterjan, 10 koli sıfır elbise, 750 kg lokum, 5 koli çamaşır suyu, 20 adet battaniye ve toplamda 145 ton dan oluşan ayni yardım bulunmakta idi.
Amasya Merkez İlçenin yanı sıra başta Merzifon olmak üzere, Taşova, Erbaa, Havza ve Çarşamba ilçelerinden yapılan bağışlardan oluşan yardım maddelerinin yüklendiği 6 adet tır, 17 Kasım 2013 Pazar günü İkindi namazını müteakip yapılan duayı müteakip konvoy halinde yola çıkmıştı.
Yardım Konvoyunun intikali ve yardımların dağıtımına nezaret eden Özgür-Der Amasya Temsilciliğinden Serdal BENLİ, Faruk SİLDİR ve Selami KÜÇÜK, yardımın yerine ulaştırılması ve bölgedeki izlenimleri ile ilgili şu bilgileri verdiler.
YARDIMLARIN SURİYE TARAFINA GEÇİRİLİŞİ VE DAĞITIMI
17 Kasım 2013 Pazar günü 6 Tır yardım malzemesi ile Amasya’dan ayrıldıktan sonra, Pazartesi sabahı İHH Reyhanlı ofisine ulaşıldı. İHH yetkilerinin koordinesinde Pazartesi Akşamı 19:00 civarında Hatay İli Reyhanlı İlçesi Cilvegözü Sınır kapısından geçilerek, tüm yardım malzemesi tampon bölgede İHH’ca ayarlanan Suriye tırlarına nakledildi.
Suriye tırlarına yüklenen yardım malzemesi, bilahare İHH yetkilileri nezaretinde Halep şehrine 20 km mesafedeki İHH deposuna boşaltıldı. Buradan da küçük kamyonetlerle Halep merkez ve kırsalında, daha önce tespit edilmiş bulunan acil ihtiyaç sahiplerine dağıtımı yapılmaya başlandı.
ÖZGÜR-DER ÜYELERİ SERDAL BENLİ, FARUK SİLDİR VE SELAMİ KÜÇÜK’ÜN SURİYE İZLENİMLERİ
İHH Reyhanlı ofisi yardım çalışma koordinatörü eşliğinde Halep’in Etarip ilçesine gittik. İlçede bulunan Sivil savunma bürosunda yetkililerle tanıştıktan sonra çalışmaları hakkında bilgi aldık.
Sivil savunma müdürü Ali ABİD, İHH ve bizlere yardımlarımızdan dolayı teşekkür ederek şu bilgileri aktardı.
“Ben 10 yıldır Sivil savunma müdürü olarak görev yapıyorum. Esed’in katliamlara başlamasıyla birlikte Muhaliflerin safına geçtik ve faaliyetlerimize devam ediyoruz. Faaliyetlerimiz yoğunlukla enkaz kaldırma, yangınlara müdahale etme, cesetleri çıkartma ve kimliği bilinmeyen cesetlerin teşhisini yapma şeklinde gerçekleşiyor. Aynı zamanda Suriye’nin Halep ili ve ilçeleri ile İdlip’te çalışmalarımız devam ediyor.
Esed diktatörü 3 yıldan bugüne katliamlarına şeklini değiştirerek devam ediyor. Rusya’dan aldığı uçaklarla yangın çıkartan bombalar atıyor ve 4-5 ev birden yanıyor. Esed’in uçakları bu bölgeyi aralıklarla vuruyor. 3-4 katlı binaların yıkılmasından sonra enkaz ve ceset çıkartma faaliyetlerini de yapıyoruz.
Karada ise Esed askerleri kaybettikleri yerleri tamamen yakarak kaçıyorlar. En çok zorlandığımız ise ceset tespiti ve su kuyularına atılan cesetlerin çıkartılması. Esed hem insanımızı öldürüyor hem de cesetlerimizi 40-50 metre derinliğindeki su kuyularına atarak sularımızı da zehirliyor. 50-60 gün su kuyularında kalan çürümüş cesetler çıkardık. Yeterli teçhizatımız olmadığı için (oksijen tüpü-koruyucu elbise) ceset çıkartım sonrasında arkadaşlarımız günlerce hastalıkla boğuştu. Su kuyuları cesetlerden dolayı en az beş yıl kullanılamayacak.
Esed askerleri cesetleri sadece su kuyularına değil, bulunmaması için kayalıklara ve çukurlara atıyorlar. Aynı zamanda sürekli yakınlarını kaybetmiş aileler bizlere gelerek ailelerini soruyorlar. Yangınlara İHH’nın İngiltereli Müslümanların katkısıyla getirmiş olduğu itfaiye araçlarıyla müdahale ediyoruz. Şunu da belirtmek isterim ki İHH’yı bizlere yardım yapan bir kuruluş olarak değil çalışmalarımızın ortağı olarak görüyoruz.”
Sivil Savunma Müdüründen Bu Bilgileri Aldıktan ve Etarip İlçesinde Yaya Olarak Yaptığımız Gezide Yıkılan Ve Yanan Binaları Gözlemledik.
Bilahare İHH’nın Türkiye Sınırına 25 km Mesafede Kurduğu Ümmet Çadır Kampını Ziyaret Ettik.
Bu kampta Halep, İdlip ve Humus’ta şehid edilen insanların yakınları kalıyor. Daha çok kadın ve çocukların çoğunlukta olduğu çadır kentte İHH okul, yemekhane ve mescit yaptırmış. Bu kamplarda en üzücü olan ise çocukların durumu.
İncelerimizi tamamlayıp Reyhanlı’ya dönüş için yola çıktığımız yol kenarlarında yanmış arabalar, derme çatma çadırlarda kalan insanlarla karşılaştık. Çukurlardan ve tozdan geçilmeyen yollardan geçerek İHH Reyhanlı ofisine ulaştık.
İHH Reyhanlı Ofisi Müdürü Muhammed Yorgancıoğlu’ndan İHH’nın Suriye çalışmaları hakkında da şu bilgileri aldık.
“Reyhanlı’da günlük 24 saat çalışan fırınımızda 160 bin ekmek çıkartıyoruz. Bunun 120 bini Suriye içersin de Halep ili ve ilçelerine, 40 binini ise Suriye içindeki çadır kentlere dağıtıyoruz.
Yaklaşık 3 yıldır yaptığımız yardımların % 90’ı Avrupa’da yaşayan Müslümanlardan, % 10’u ise Türkiye’den geliyor. Maalesef son 3-4 aydır Türkiye’den gelen yardımlar nerdeyse yok gibi.
Suriye içerisinde 4 tane çadır kent kurduk. Buralarda da sıcak yemek dağıtımı yapıyoruz. Aynı zamanda Açlıktan ölümlerin yaşandığı Şam ve Humus bölgesine de aralıklı yardımlarımızı ulaştırıyoruz. Bu yardım faaliyetlerinin video görüntülerini İHH web sitemizden de takip edebilirsiniz. Kısacası Reyhanlı’dan Suriye’nin her bölgesine yardımları ulaştırmaya devam ediyoruz.”
İHH Reyhanlı Ofisinden ayrıldıktan sonra Reyhanlı’da kurulmuş olan Suriye’li yaralıların kaldığı fizik tedavi merkezini ve Suriye’li yetim çocukları ziyaret ettik.
Gencecik yaşta insanların vurulma neticesi felçli halleri gerçekten çok üzücüydü. Yetim çocuklar ise bu katliamların en korkunç mağdurlarıydı.
Özetle bizleri en çok kahreden çocukların durumu oldu.
Halkımıza buradan söyleyeceğimiz, empati yapmaları, kendilerini onların yerine koyarak kendi çocukları, anne babaları ölmüş gibi hissetmeye çalışmaları. Sadece bunu yapmaları bile Suriye’deki mazlum halkın yaşadığı zulmü ve dramı anlamaya yetecektir. Rahmet etmeyene rahmet edilmez. Biz bu gün Suriyeli mazlumlara rahmet etmezsek, yarın dünyada ve ahirette bize de Allah rahmet etmez. Rabbimiz tüm mazlumlara yardım etsin, bu yardımlara bizleri vesile kılsın.