ABD'nin Kudüs'ü İlhak Girişimi Van’da Protesto Edildi
ABD ve Siyonist İsrail’in “Yüzyılın Anlaşması” adı altında Kudüs ve Filistin’i ilhak girişimi Van’da protesto edildi.
Van Sivil Dayanışma İnisiyatifi (VAN SDİ) ABD Başkanı Donald Trump, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında sözde Orta Doğu barış planını açıklaması üzerine, Filistin ve Kudüs'ün ilhakı anlamına gelen bu kararı protesto etmek amacı ile Hz. Ömer camiinde öğle namazına müteakip basın açıklaması yaptılar.
Basın açıklaması öncesinde kısa bir konuşma yapan Necip Erginyürek, "ABD ve İsrail sistematik bir şekilde Filistin'i ve Kudüs'ü işgal edip, Müslümanları tehdit, öldürme, kaçırma, hapis ile sindirmeye çalışıyor. Allah'ın bir sembolü olan Kutsal mabedimiz ve onurumuz olan Kudüs her gün yeni bir saldırıya uğruyor. Ey Müslümanlar; düşünün az önce cemaat olarak beraber omuz omuza namaz kıldığımız Hz. Ömer camisine, dinini yok etmek ve seni işgal etmek için ayakkabıları ile mescidine giren işgalci güçleri, Allah düşmanı güçleri ister misiniz? Peki, Hz. Ömer Camii'ne böyle bir saldırı olursa beraber savunacağımızı söylüyorsunuz da neden söz konusu Aksa olunca bu kadar sessiz yığınlar oluyorsunuz? Mescid-i Aksa ve Filistin maalesef işbirlikçi ve hain Suud, BAE, Sisi, Esed vs yönetimler tarafından kuşatılmış durumda. Artık kınamak yetmiyor. Kınamak sorumsuzluğumuzu örtmesin. Müslüman halklar ve liderler ciddi adımlar atsın. Aksa'nın kurtuluşu Şam'dan geçecektir. Zalim ve Allah'a ihanet eden Siyonist çeteci İsrail'den korkmayalım. Her tarafta ve her alanda mücadele edelim. Kardeşlerimizi yalnız bırakmayalım." dedi.
Daha sonra ise Van SDİ dönem sözcüsü Ali Ramazan Güler basın açıklamasını okudu.
Basın açıklamasının tam metni:
KUDÜS FİLİSTİN'İN BAŞKENTİ ve MÜSLÜMANLARIN ONURUDUR
"KUDÜS'Ü KORUMAK ABD İLE İLİŞKİLERDEN DAHA ÖNEMLİDİR"
Haydut ABD Başkanı Donald Trump, İşgalci İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu ile düzenlediği ortak basın toplantısında sözde Orta Doğu barış planını açıkladı.
Kudüs'ü işgalci İsrail'in başkenti olarak tanıyan ve büyükelçiliğini Kudüs'e taşıyan ABD bugün yeni bir skandala daha imza attı. "Yüzyılın Anlaşması" olarak servis edilen tek taraflı anlaşma Siyonistlerin yayılmacı politikalarına onay verirken Filistinlileri parya olarak yaşamaya mahkûm ediyor.
ABD Başkanı Trump Netanyahu ile kameralar karşısına geçerek Küdüs'ü bir bütün olarak İsrail'in başkenti olarak kabul ettiklerini açıkladı. Göreve geldiği günden bu yana Siyonistlerin emir eri gibi hareket eden Trump, aldığı kararlarla Siyonistleri şımartarak Filistin halkının meşru haklarını yok saymaktadır.
Trump açıklamasında işbirlikçi/hain Bahreyn, Birleşik Arap Emirlikleri ve Umman'a toplantıya elçi gönderdikleri için teşekkür etti. Emperyalistlerin elinde birer oyuncağa dönüşen bu kukla yönetimleri tarih asla affetmeyecektir. Plan tamamen Filistin'in yok olması ve Kudüs'ün ilhak edilmesidir.
Bugün burada; ilk kıblemiz Kudüs'ü İsrail'in başkenti ilan ve ilhak eden eden ABD'yi kınamak için toplanmadık. Bugün kınama günü değildir, bugün Kudüs için ağıt yakma günü değildir. Bugün Ümmetin 15 Temmuz'udur. Bugün Kudüs için eyleme geçme günüdür. Bugün artık kınamanın ötesine geçme günüdür. Sadece kınama pasifliğimizi örtmesin, bizi harekete geçirsin.
Ey Selahhaddin! Ey Şeyh Ahmed Yasin, Ey mabedimiz için can veren şehidler size söz veriyoruz ki; Kudüs ile özgürleşip, Kudüs ile dirilinceye kadar, sizin soluğunuz ve sizin haykırışın olacağız.
ABD'nin bu kararı İsrail'in, bütün Filistin'i işgal etme planının bir parçasıdır. Bu plan yeni değildir. ABD bu kararı 1995'te almıştır. Kudüs'ün Müslümanların elinden çıkmasının 100. yıldönümünde bu karar bilinçli olarak uygulamaya konulmuştur. İsrail Filistin'i işgal sonrasında, işgal topraklarını Suriye ve Türkiye ekseninde genişletmeyi amaçlamaktadır. Bu planı uygulamak için de ABD ile işbirliği yapmaktadır. ABD İsrail'le birlikte işgalin tarafı olduğunu açıkça ilan etmiştir. Ancak İsrail'in Kudüs'ü ilhak karar nasıl hiçbir zaman kabul görmemişse, ABD'nin bu kararı da aynı şekilde vicdan, hukuk ve tarih önünde hükümsüzdür. Bu kararı asla tanımıyoruz.
İsrail'in varlık sebebi işgaldir ve kan gözyaşıdır. İsrail'in işgali ulusal ve uluslararası hukukta onaylanmış değildir, onaylanması mümkün de değildir. Kudüs'ün statüsü konusunda BM'nin kararları nettir. 1967 sınırları sonrasında yapılan ve yapılacak bütün işgaller, yerleşkeler, utanç duvarları illegal olarak tescillenmiştir. Ancak ABD uluslararası hukukun ve sistemin kararlarına karşı koymakta, tüm dünyaya meydan okumaktadır. Şimdi önümüzde iki seçenek var: Ya dünyadaki tüm devletler kendi hukukunu uygulayacak ve dünyaya kaos hakim olacak ya da BM başta olmak üzere tüm uluslararası mekanizmalar ABD ve İsrail'in hukuka uymasının gereğini yapacak. Bu da BM Genel Kurulunun FİLİSTİN özel gündemi ile toplanması ve caydırıcı kararlar alıp uygulaması ile sağlanabilir. Cılız da olsa dünya liderlerinden gelen tepkiler ümit vericidir. Herkes için barış, ancak İsrail işgali sona erdiğinde ve Filistinliler kendi yurtlarında özgür olabildiğinde mümkün olacaktır.
İslam Dünyası da Filistin'e ve Filistin'in Başkenti Kudüs'e sahip çıkmalı; siyasi, ekonomik, hukuki her türlü desteği sağlamalıdır. İsrail/ABD ve İsrail destekçisi tüm ülkelere siyasi, ticari, ekonomik her türlü boykot ve ambargo uygulanmalı, İsrail ile siyasi, ticari, diplomatik ve ekonomik ilişkiler kesilmelidir. Bizim şer bildiğimiz şeylerde hayır, hayır bildiğimiz şeylerde şer olabilir. Biz bilemeyiz, ancak Allah bilir. İşte bizim şer olarak gördüğümüz bu karar da, üzerine ölü toprağı serpilen Ümmetin uyanışına ve dirilişine vesile olacak inşallah. İsrail'le ve ABD'yle dost olan Arap ülkeleri belki de kendilerini tekrar sorgulayacaklar. Umudumuz iş birlikçi yöneticilerden değil, Müslüman halklardadır.
Kudüs Muhafızı şeyh Raid Salah'ın deyişiyle "Mescid-i Aksa'nın kurtuluşu Şam ve Halep'teki Emevi Camii'nin kurtuluşuyla kaimdir"
Bugüne kadar onurlu ve azimli bir mücadele ortaya koyan Filistin halkını da buradan selamlıyor ve şükranlarımızı sunuyoruz. Bundan sonra da maddi ve manevi olarak yanlarında olduğumuzu ilan ediyoruz. Ama Kudüs davası sadece bir avuç Filistinlinin değil, İslam ümmetinin ve insanlığın davasıdır. Filistin ve Kudüs'ün müdafaası hepimizin mesuliyetidir.
Kudüs; maddi bir mekanın değil, manevi coğrafyamızın ismidir. "Gökte yapılıp yere indirilen şehirdir Kudüs". Kudüs bitmeyen duamızdır. Kudüs emanettir bize. Kudüs barışın başkentidir. Kudüs insanlığın vicdanıdır. Kudüs Ümmetin göz bebeğidir. Kudüs Müslümanların kutsalıdır. Kudüs bizim kırmızı çizgimizdir. Kudüs bizim namusumuzdur. Kudüs bizim özgürlüğümüzdür. Kudüs özgür değilse dünya tutsaktır. Kudüs düşerse Mekke düşer, Medine düşer, Van düşer, İstanbul düşer. Kudüs düşerse hepimiz düşeriz. Biz inanıyoruz ve biliyoruz ki, Kudüs Filistin'in başkentidir ve inşallah hiçbir zaman İsrail'in başkenti olmayacaktır.
Evet diyoruz ki "İsrail diye bir Devlet yok ki başkenti olsun"
Ve Rabbimizin şu ayeti ve emri ile haykıralım:
"Onlar, başka değil, sırf «Rabbimiz Allah'tır» dedikleri için haksız yere yurtlarından çıkarılmış kimselerdir. Eğer Allah, bir kısım insanları (kötülüklerini) diğer bir kısmı ile defedip önlemeseydi, mutlak surette, içlerinde Allah'ın ismi bol bol anılan manastırlar, kiliseler, havralar ve mescidler yıkılır giderdi. Allah, kendisine (kendi dinine) yardım edenlere muhakkak surette yardım eder. Hiç şüphesiz Allah, güçlüdür, galiptir." (Hac Suresi, 40)