"Yola Nasıl Koyulmalıyız?"
Tatvan Özgür-Der tarafından haftalık Cuma günleri düzenlenen seminerde bu hafta "Yola Nasıl Koyulmalıyız?" konusu vardı.
Semineri Batman Özgür-Der üyesi Ramazan Çelikal sundu. Şaban HAYRAN'ın moderatörlüğünü yaptığı seminer, Tatvan Özgür-Der binasında gerçekleştirildi.
Seminer; Tatvan Özgür-Der üyesi İbrahim AYKAN'ın okuduğu Kur'an Kerim ve mealiyle başladı.
Ramazan Çelikal'ın konuşmasının özeti:
Bizler inancımızın hayatımızın her alanına yayılması gerektiğine inanan Müslümanlarız. Biliriz ki hayatın anlamı biraz da hayatın değişmeyen fakat insanları ve toplumları değiştiren değerlerinde saklıdır. Müslümanlar için bugün üzerinde durulması gerekli öncelikli mesele nedir? Bu soru, 'içinde bulunduğumuz an'ın vacibini idrak etme zorunluluğumuzun gereğidir. Müslümanlar, "gündemi, şer'an hüsn-i kabul görür kılmak" zorundadırlar. Amelî neticesi olmayan herhangi bir meseleye dalmanın ve güncel olmayan meseleleri gündeme getirip mücadeleyi o yönde yoğunlaştırmanın; evet bütün bunların, şer'an hüsn-i kabul görmeyecek yaklaşımlar olduğu izahtan varestedir.
Para, makam faktörleri, insanı, dünyevî sınırlar içine çeken belki en önemli unsurlardır. Bu kavramlarla ilgili dünyaya aitliği pekiştiren anahtar kavramlar ise güç ve hazdır. Dolayısıyla dünyevileşmede, başarı hatta her şey paraya, güç ve hazza tahvil edilmektedir.
Bu çark, insanımızı değirmen gibi öğütüyor. Düşünmeyi, okumayı, ibâdeti... engelleyen TV başta olmak üzere medya ve reklâmlar... Taksitleri, ay sonunu düşünen insan, dünyada var oluş gayesini düşünemiyor.
Dünyaya, dünya malına sahip olmak değil eleştirdiğimiz; dünya malının, maddenin bize sahip olmasına sözümüz. Gönül gemimizin içine dünya suyunu doldurup batmamak, ama geminin yol alması için dünya denizine ihtiyaç olduğunu, onun üstünde yol alırken içimize girmesinin bizi helâk edeceğini unutmamak, tek dünyalı kâfirlerden bizi ayıran özelliktir.
Yukarıda anlattıklarımız, işin bir tarafı. Madalyonun bir de öteki yüzü var. Dünyevîleşmek ne kadar aşırılık ise, uhrevîleşmek de o kadar aksi yönde aşırılıktır; biri ifrat, öteki tefrit. İslâm itidâl/denge dinidir. Rabbimiz bizi aşırılıklardan uzak, mûtedil bir millet kılmıştır.
İçinde yaşadığımız toplumda eğer şer almış başını gidiyorsa, bu sonuçta bizim de kusurlarımız olduğunu bilmeliyiz. Ya görevimizi iyi yapamamışız, ya da topluma umut olma konusunda problemlerimiz var demektir. Hepimiz kendimizi bilinçli Müslüman kabul ediyoruz. Peki, toplumun sıradan dindar insanından farkımız ne onlardan farklı neler yapıyoruz.
Niçin mazeret üretiyoruz?
-Keyfimiz kaçar(konforumuzu bozmak istemiyoruz)
-Kınanmaktan korkuyoruz( IŞID'çi demelerinden )
-dünyevileşme bizi çok etkilemiş.
Bizim öğretmenimiz peygamberimizdir. Her işte olduğu gibi, bu işi de ondan öğreneceğiz.
ÇELİKAL konuşmasına müddessir suresinin ayetleri ile devam etti.
1- Ey örtüsüne bürünen(peygamber) !
2- Kalk ve (insanları) uyar!
3- Sadece Rabbini yücelt!
4- Elbiseni temiz tut!
5- Bütün pisliklerden uzak dur!
6- İyilik yapmayı kazanç kapısı haline getirme!
Hayır olarak ne harcarsanız kendiniz içindir. Siz zaten ancak Allah'ın hoşnutluğunu kazanmak amacıyla harcarsınız. Hayır için ne verirseniz size karşılığı eksiksizce verilir ve siz haksızlığa uğratılmazsınız. Bakara/272
7- Rabbin hatırına sabret!
ÇELİKAL konuşmasının sonunda şunları söyledi.
Fedakârlıklarının hesabını tutan insanlar bu davayı yürütemezler. Bu dava bağlılarından o kadar çok fedakârlıklar ister ki insan ancak yaptıklarını hemen unutursa bu istekleri göğüsleyebilir. Hatta gerçek dava adamı bu yoldaki özverilerini hiç aklına bile getirmemelidir. O kadar kendini Allah'a adamış olmalıdır ki, bütün emeklerini ve gayretlerini yüce Allah'ın kullarına sunduğu bir ayrıcalıktır. Yüce Allah tarafından seçilmiş olmanın ve bu yolda çalışma erdirilmenin göstergesidir. Buna rağmen bu uğurda çalışma fırsatına kavuşmak yüce Allaha şükretmeyi gerektiren bir seçilme, bir ayıklanma, bir onurlandırmadır; yoksa başa kakılacak ve gözde büyütülecek bir angarya değildir.
Seminer soru cevap faslının ardından sona erdi.