Tatvan’da “Tarih Bilinci” Semineri Yapıldı
Tatvan Özgür Der tarafından haftalık Cuma günleri yapılan bilinç seminerleri devam ediyor.
Bu cuma ‘’Tarih Bilinci ‘’semineri yapıldı. Eğitimci Fırat KIRANŞAL tarafından yapılan sunuma ilgi yoğundu. Program Hasan ATEŞ ‘in okuduğu Kurán’ı Kerim tilaveti ve meali ile başladı.
Fırat KIRANŞAL’ın Konuşma Özeti:
Tarihin birçok anlamı vardır. Geçmiş toplumların birbirleriyle olan ilişkilerini inceleyen bir bilim dalıdır. Ancak biz Müslümanların tarihi okuma biçimi böyle olmamalıdır. Kur’an’ın tarihe ve toplumlara verdiği önem hak ve batıl şeklindedir. Bizler tarihe bu pencereden bakmak ve tarihi bu şekilde okumak zorundayız.
Kur’an insanı Hz.Adem ‘le (a.s) başladığını, hatta Adem öncesi ve sonrasından bahsederken, diğer taraftan batılılar ise fosiller ve varsayımlar üzerinde insanı ve tarihi tanımlalar. Türkiye’deki akademik çevre başta olmak üzere dünyada birçok akademik çevre Darwin teorisini benimser ve kabul eder. Oysa teorinin inanlar için asla bir geçerliliği yoktur. Biz Müslümanlar insanlık tarihine bakışımız nasıl olmalıdır? Sorusuna Kur’an bizlere Yusuf süresin ‘’ İşte bunlar akıl sahipleri için birer ibrettir.’’Ayetiyle insanın aklına hitap ederek cevap verir. Geçmiş toplumlarda olduğu gibi günümüzdeki toplumlar arasında da Tevhid ve şirk kadar mesafe vardır. Allah her toplumu bu çerçeve içinde değerlendirir. Oysa günümüz modern anlayış ve batılı zihniyetler tarihi, taş devri, tarım ve sanayii toplumu diye ayırır. Sümerlerin yazıyı bulup kullandığını yazar. Oysa Kur’an bize ilk insan Hz.Adem (a.s) dünyaya gelmeden öncede ilim ve bilgi sahibi olduğunu anlatır. İlk insan Allah eksenlidir.
Ayrıca Allah bizlere geçmiş toplumların yaptıklarından dolayı hüsrana uğradıkları bildirir. Aslında tüm insanlığın hüsranda ve ziyanda olduğunu bildiren Allah, aynı zamanda kurtuluşun ve mutluluğun ancak ve ancak vahiy merkezli olmasıyla gerçekleşeceğini de bize bildirir. Ali Şeristi ’’Tarih, bir ayağın geçmişte, bir ayağın bugünde ve kafasının geleceğe bakan bir biçimde olacağını ‘’söylüyor. ‘’Tarih, eskilerin masalıdır’’anlayışı bizlerin kabullenmeyeceği bir durumdur. Tarih, dereden karşıya geçmek için geride hız alıp ileriye doğru atlarken, aldığımız hız gibidir. Bu hız bizlere geleceğe daha güçlü ve akıllı bakmak için gereklidir.
Toplumların ve insanların değişmesi mucizelerle olmaz. Peygamberlerin bu noktada örneklikleri ortadadır. Gösterdikleri mucizeler az insanı değiştirebilmiştir. Oysa sünnetullah ortadadır. Çalışmadan, emek vermeden, çaba göstermeden ne insan nede toplum değişir.’’Bir toplum kendi nefsinde olanı değiştirmedikçe Allah, o toplumda olanı değiştirmez ‘’ gerçeğini bilmeliyiz. Gerçek böyledir. Burada tarihi rolümüzü oynamamız gerekiyor. Bizler tevhid ve şirk mücadelesinde kendimize düşeni en iyi şekilde yapmalıyız. Allah ayetleriyle tarihte bu rolü yapanların örnekliğini anlatır ve hatırlatır. Örnek bireyler, aileler ve toplumlar bizlere sunar. Hem maddi hem de manevi terbiyeden geçmemizi, gömleği arkadan yırtılan Yusuf misali ahlaklı bireylerin ve toplumların inşasından bahseder. Kur’an tarihi kıssalar üzerinden bizlerin hayatı yeniden tevhidle inşa etmemizi emreder. Ne yazık ki bugün bu kıssalar dünya klasikleri kadar, bilinmez ve okunmaz durumdadır. Bizler tüm dünyaya yeniden bu kıssaları sevdirmeli ve okutmalıyız. Yalancı Pinokyo’yu dünyada bilmeyen yoktur. Ancak dünya Yusuf’un gömleğinin arkadan yırtılışını bilmez ve anlamaz. Tarihin bu güzel insanlarını günümüze taşımalıyız. Kur’an’daki kıssaları hayata aktarmalı ve günümüze ışık tutmalıyız. Aksi halde övünmeli ve yalancı bir tarih anlayışı yaşama hakim olur.
Allah her zaman hayata müdahildir. Herkesin bir hesabı varsa Allah’ında bir hesabı vardır. Hesabı en iyi olan Allah’tır. Biz bunun şahitleriyiz. Düne kadar yaşadığımız toplumuzda Ergenekoncular iş başında iken bugün bunlar cezaevlerindeler. Ortadoğu’daki intifadalar bunu örneğidir. Allah zalimlerin tuzaklarını bilen ve onlara karşı tuzak kuranların en iyisidir. Hz.Musa (a.s) tek başına zamanın en büyük ve güçlü iktidarına karşı tavrı ve duruşu bizler için güzel örnektir. Her bir kıssa kendi içinde bizlere ayrı ayrı dersler ve ibretlikler sunarken öte taraftan bu kıssaların başaktörlerini bize örnek olarak sunmaktadır.
Bizler tarihimizden o kadar kopuk ve uzaktayız ki tarihe güzel izler bırakan atalarımızı bile tanımıyoruz. Oysa İbni Battani, ibni Hayyam, İbni Cessar, İbni Haldun v.s gibi tarihe veren ve büyük başarılara imza atanları bile tanımıyoruz. Bıraktığımız yerden tutmalı, düştüğümüz yerden tekrar kalkmalıyız. Tarihi Kur’an bilinciyle okumalı, kıssaları bu bilinçle anlamalı ve hayata bu pencereden bakmalıyız. Biz özümüzde olanı değiştirmedikçe Allah bizleri değiştirmeyecektir.
Geçmişteki su, bugün ki suya nasıl benziyorsa, bizlerde aynı şekilde kıssalarda geçen o güzel insanlara benzemeliyiz.
Program soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.