Tatvan'da "Popüler Kültür" Semineri
Özgür-Der Tatvan Şubesinde alternatif eğitim seminerleri Meryem Parlar’ın sunduğu POPÜLER KÜLTÜR konusu ile devam etti. Seminerler her ayın birinci haftasında Özgür-Der Tatvan Şubesinde yapılmaktadır.
Meryem Parlar tarafından sunulan seminerde özetle;
Popüler kültür kelimesi aslen Fransızca olup anlamı, halkının anlayışına, zevkine uygun, halk tarafından benimsenen tutulan demektir. Popüler kültür, ilk anda gündelik hayatın kültürü olarak anlaşılmaktadır. Popüler kültür, tolumun gündemini belli aralıklarla meşgul eden ama, sürekli üretildiği için devamlılık gösteren , özellikle kitle iletişim araçlarıyla yayılan, bizim aktif olarak değil, edilgen olarak tutum takındığımız kültürdür. Bugünün kültürüdür, yarına kalıp kalmayacağı belli değildir ve kitlelerce tüketilip yenisi piyasaya sürülür. Gordon Marshall Sosyoloji sözlüğünde sözlüğün de popüler kültürü şöyle tarif eder. '' popüler kültürü amacı açısından incelediğimiz zaman dar anlamda eğlendirmeyi, güzel vakit geçirmeyi ve belli bir eğitimi hedeflediği söylenebilir. Ancak, daha geniş bir bakış açısıyla baktığımızda bu kültürün belirli bir hayat tarzının üretilmesini hedefleyen bir süreç olduğu anlaşılmaktadır.
19. yy.'ın sonlarından itibaren kapitalizm önem kazandığında birçok batı ülkesi kapitalist sistemin şu anki devleti olma yolunda büyük değişimler yaşıyordu. Amerika bu değişimi yaşayan ülkelerin başında geliyordu ve kitle iletişim araçlarında kapitalizme hizmet eden bir sektörü, orada, eğlenceden, müziğe, giyimden sanata, her alanda oluşturmaya başlaması nedeniyle popüler kültür kavramı ilk defa Amerika da kullanılmaya başlandı.
ÖZGÜRLÜK, aydınlanma felsefesinden bu yana insan her türlü otoriteden bağımsız olarak dünyayı kurma niyeti her alanda açıkça uygulamaya koyuldu. Siyaset ekonomi, eğitim, hukuk, hatta dinin kendisi bile sadece akıl ve bilim esas alınarak yeniden kurtulacaktı. Aydınlanma çağıyla birlikte bireyin her türlü otoritenin red edilmesi şeklindeki özgürlük çağrısı felsefi tartışmaları da aşarak gündelik davranışlara yön vererek bir düzeye geldi. Günlük hayatımızda özgürlüğümüzün önünde engeller vardır. Ailemiz toplumsal kurallar, yasalar ve en önemlisi dinimiz bu şeyler bizi sürekli sınırlandırır. Çok önemli kararlarda ailemizden habersiz olmamız biraz zor. Dinimiz maddi ve manevi olarak bize sürekli hatırlatmalarda bulunur. Toplum kuralları her zaman bizi kuşatmıştır.
Bizler de özgürlüğümüzü kullanarak bize sunulan şeyleri tüketmeye başlarız. Zira, nasıl özgür olmamız gerektiği konusu bize öğretilir. Mesela bir anne çocuğu üniversiteye gitmeden önce çocuğunu kumaş bir pantolon, sade bir gömlek veya sade bir kazak ile okula gitmesine arzu ediyorken, lisenin standart kıyafetinden sıkılan çocuk artık, özgür olduğunu dışa vuracak kıyafetler giymek ister. Değişik saç ve sakal tipleri kolye yüzük, küpe gibi aksesuarları belde durmayan kimisi yırtık pantolonları ile karşımıza çıkar. Aslında genç annesinin giydiği kıyafetleri tercih ederken, özgür olmadığı gibi tercih ettiği kıyafetleri giymekte de özgür değildir. Çünkü bunların hiçbirini kendisi belirlememiş, tasarlamamıştır. Genç arkadaş çevresinde herkes bu kıyafetlere büründüğünden, ailesine karşı çıkmak kolayına geliyor. Özgür iradesi, arkadaş çevresine ve modaya karşı gelmesine gücü yetmez. Dolayısyla toplum içinde yaşıyorsak, mutlak anlamda özgür olmadığımız bilincinde ama aynı zamanda bizim irademizi daha da sınırlandırarak isteyen güçlerin farkında olmalıyız. Popüler küfrün bizi dönüştürücü etkisinden kurtulmamız nasıl mümkün olur.
POPÜLER KÜLTÜRÜN ÖZELLİKLERİ
Popüler kültür çabuk kullanım ve hızlı tüketim kültürüdür. Halk kültürü dendiği halde halkın bir iradesi yoktur. Popüler kültürde mal almayarak, popüler kültüre katılmayan kişi kıymetsizdir. Popüler kültür, niceliksel fazlalık ve niteliksel yoksulluğun kültürüdür. Giyimler tek tip, giyecekler, müzikler tek tiptir. Popüler kitapların niteliği bilgiden yoksundur. Bu bağlamda Türkiye de son yıllarda artan okuma oranları maalesef bu tarz kitaplar üzerindedir. Hayat istikametsiz ve menzilsiz kalınca kimi değerin içi boşalır. Toplum hafızasını kaybeder. Hafızasız toplum artık kolay elde edilir. Kullanıp atılan geçmişten beslenmeyen, gelecek kaygısı taşımayan, günlük geçici hayata bağlanır. Gelinen bu nokta popüler kültürdür. Popüler kültürün en etkili alanı medyadır. Medya dayatmacıların temel hedefleri toplumsal dikkati dağıtarak kitleleri kendi arenalarına çekip asıl gündemden uzaklaştırmaktır. Böylece çevresine duyarsız, tavırsız, tepkisiz, düşünmeyen, sormaya insanlar oluşur. Sistemin istediği insan tipi de budur. Zaten bu amaçla müzik, sanat, spor vb. etkinlikler etkisizleştirmenin bir aracı olur.
TÜKETİM: Bu dönem üretimin çok boyutlu bir hal aldığı, tüketimin körüklendiği bir dönemdir. İnsanlar komşusunda, akrabasında yada arkadaşında gördüğü bir malzemeyi edinebilmek için aylarca süren ekonomik sıkıntıyı göze alabilmektedir. Bunun nedeni, yanlış bilinçliliktir. Bunlar reklâmlar yoluyla sürekli teşvik edilir. Yıllar önce Biznis Link International dergisi tarımsal besin firmalarına şu tavsiyelerde bulunur.
- Renklerin görüntüsünü ve duyumunu vurgulayın.
- Reklamı en temel tüketici olan kadına yöneltin.
- Markayı benimseme isteği uyandırın.
- Modernleşme ve batılılaşmaya meyilli olan bölgelerde ürünlerinize batılı bir görüntü verin.
Örneğin; 1974-1976 yılları arasında Nestle firması bir reklamında anne sütünün yerine kendi süt tozlarını satabilmek için şu argümanı kullanıyordu. Nestle, bebeğinizin iyiliğini düşünür. Biberonla beslenme modern, bilimsel ve sağlığa yararlı olarak beslenme demektir. Batılı dolayısıyla saygın olmaktır. Bu firma, kendi tüketim kültürünü oluşturmak için anne sütünü hiçe saymıştır. Öyle bir tüketim kültürü oluşturdu ki birçok gelişmekte olan ülke Sünni yiyecek ve içeceklere yöneldi.
Eskiden sadece kitap ve oyuncak alternatifi varken, şimdi tokadan terliğe her şey popüler kültürden beslenmekte yani onlar öğrettikçe biz tüketiyoruz. Biz tükettikçe onlar yenilerini üretmeye devam ediyor.
TELEVİZYON popüler kültürün en etkili aracı televizyondur. Modern hayatta televizyon seyretmek, artık belli günlerde, öğünlerde yemek yemek gibi asli vazifeler arasına girmiştir. Televizyon hayatımızda o kadar etkilidir ki televizyonda ki kişilerin kıyafetleri, göz kamaştırıcı evleri, lüks arabaların, eğlenceleri ile her gün evlerimize misafir oluyorlar. Gençlerin bunlara olan özentileri böyle bir hayata hemen köşeyi dönmeleri gerektiğini düşünmeleri, her yolu mübah görmeleri, çalmayı, kap kaç, kendilerine normal göründü. Çocuklarda öğrenmenin bir yolu da model olarak öğrenmektir. Televizyondaki karakterleri örnek olarak olumsuz etkilenir. Herry Poter, Örümcek Adam, Panter.vb. karakterlerden etkilenerek sihire, olağanüstü güçler, şiddete hayranlık duyuyorlar.
TÜRKİYE DE POPÜLER KÜLTÜR VE MÜSLÜMANLAR
Tanzimatla başlayan, batılılaşma süreci henüz tamamlanmamıştır. Batılılaşma özellikle, Türkiye siyasal tarihinde üç dönem, Menderes, Özal ve Akp dönemlerin de ivme kazanmıştır. Bu dönemlerde, toplum liberal politikalarla küreselleşmeye, eklemlenerek popüler kültürle irtibat kurulmasına ciddi zemin hazırlamıştır. Bu üç hükümette muhafazakâr ve sağ partiler olması nedeni ile Müslüman kesimi daha çok etkilemiştir. Aynı dönemde gazetelerin baskı teknikleri, virajları, reklâmcılık teknikleri gelişmiştir. 1980 de Özal politikaları, bireysel refaha önem vermiş, özel kanallar açılmış, çok sayıda dev hipermarketler açılmıştır. 2002 de, 28 şubat sonrasu Müslümanların savrulduğu, sindirildiği ortamda siyaset sahnesine çıkan Akp, eski düşüncelerinden vazgeçip daha uzlaşmacı, daha demokratik bir kimliği benimsedi. Popüleşen liberal söylem, moda bir söylem ve düşünce oldu. Akp dönemi Müslümanlar için tam bir imtihan dönemi idi. Müslümanlar psikolojik olarak 28 Şubat travmasını üzerlerinde taşıyorlardı. Bazı brokratik imkanlarla karşılaştıklarında, tabiri caizse balıklama atladılar. Bunların çoğu, cematten kopmuş, bireyselleşmeye başlamış, artık örgütlü çabalarla bir yere varılamayacağına inanan Müslümanlardı. Bu süreç, İslami burjuvaziyi doğurdu. Sorun asla zengin olmak değildi, hele bu helal bir kazançla olursa. Çünkü; Kur'an'da verilen Süleyman (AS) örneği ile zenginlik ve takva bir arada yaşanabilirdi. Sorun zengin iken Rablerini gereğince tesbih ve zikir etmeleri idi. 'İnsanlardan öylelerli vardır ki, bilgisizce Allah yolundan saptırmak, onu bir eğlence edinmek için, içi boş ve batıl lafa müşteri çıkar. İşte bunlara zelil edici azap vardır.'(Lokman 6-7)