Tatvan’da ‘’Kuran’da Estetik ve Sanat’’ Semineri Yapıldı
Özgür-Der Tatvan şubesinin haftalık Cuma günleri yapılan seminerde ‘’Kur’an’da estetik ve sanat ’’ konusu vardı.
Tatvan Özgür-Der üyesi İsmet YÜZÜGÜLER tarafından yapılan seminer Kur’an-ı Kerim ve meal okunmasıyla başladı.
İsmet YÜZÜGÜLER’in sunumunun özeti;
YÜZÜGÜLER ,Sanat, insanların inanç, düşünce ve duygularını söz, ses, renk, çizgi, biçim gibi araçlarla güzel bir biçimde ve kişisel bir ifâde ile anlatma çabasından doğan rûhî bir faâliyettir. "Sanat" Arapça'dan dilimize geçmiş bir kelimedir. Sözlük anlamı işlemek, yapmak anlamına gelen sun' (s-n-a) kökünden türemiştir. Sanat; ustalık, hüner, mârifet anlamlarında kullanılır. Batı dillerinde "art" kelimesiyle karşılandığını söyledi.Bir şeyi güzel yapmak için uygulanan kuralların tümüne de sanat denir: "Konuşma sanatı", "öğretmenlik sanatı" örneklerinde olduğu gibi.
YÜZÜGÜLER ,Sanatı zanaattan ayırmak için bazı sanatlar "güzel sanatlar" terimiyle ifâde edilir. Bu anlayışa göre edebiyat, mimarî, heykeltıraşlık, resim ve gravür güzel sanat kabul edilir. Sonra bunlara müzik ve dans da eklendiğini belirtti. "İnancın etkisinde olmayan hiçbir kavram yoktur. Sanat da, seçilen bir hayat görüşü ve buna bağlı yaşantının, yani dinin değişik araçlarla güzel bir biçimde başkalarına ulaştırma yolundan başka bir şey değildir . Ortada mutlaka bir din vardır ve sanatçı, bu dinin misyoneridir. Bu din ve dinin tanrısı, bazen bağlı bulunulan sanat anlayışı , bazen sanatın kendisi , bazen de özgürce yaratmaya kalkışan sanatçının kendisi olmakta. Müslüman için sanat ise, dininin estetik tebliğinden ibârettir. Dininin; yani inancının, hayata bakışının, yaşayışını olduğunu söyledi.
YÜZÜGÜLER ,sanat Allah'ı aramak ve güzeli keşfetmektir.. İşte bunu bilmek, sanatçı olmak demektir. Yalnız, unutmamak gerekir ki, mutlak güzellik, ne kadar uğraşılırsa uğraşılsın, ele geçirilmesi mümkün olmayan, ele geçirildiği zaman da sanatın konusu olmaktan çıkan aşkınlıktır. YÜZÜGÜLER, Allah’ın Kuran’da haber verdiği cehennem ortamını düşünüp kıyas yaptıklarında ise, ruha zevk veren estetiğin değerini daha iyi kavrarlar. Kuran’da yer alan cennet hakkındaki ayetler de müminler için yol gösterici bir nitelik taşımaktadır. Çünkü cennet ayetlerinde, Allah’ın müminler için seçip beğendiği, uygun gördüğü, kullarını bunlar ile mükafatlandıracağını vaat ettiği bir ortam ile güzellik ve estetik anlayışı tarif edilmektedir. Mümin, Kuran’daki bu işaretleri dünya şartlarında olabilecek en uygun şekilde hayata geçirerek, güzelliklerle dolu bir yaşam modeline ulaşabileceğini belirtti.
YÜZÜGÜLER, Allah’ın insanlara dünyada verdiği sayısız nimetlerden biri de süs eşyalarıdır. Kuran’da bahsedilen altın, gümüş takılar, inciler, çeşitli kumaşlar ve benzeri birçok eşya, insana estetik yönden zevk sunmak üzere Allah’ın yarattığı güzelliklerdendir. Allah’ın cennette samimi kullarına mükafat olarak vereceği bu güzelliklerden ayetlerde övgüyle bahsedilir.’’Onların üzerinde hafif ipek ve ağır işlenmiş atlastan yeşil elbiseler vardır. Gümüşten bileziklerle bezenmişlerdir.’’ (İnsan Suresi, 21)
Allah bu ayetinde ipek ve atlas kumaşların değerine dikkat çekmiştir. Ayrıca ayetten anlaşıldığı gibi, gümüş takılar da Allah’ın insanlar için yarattığı süs eşyalarındandır. Kuran’ın daha pek çok ayetinde gümüş bileziklerden söz edilir. Başka bir ayette de, altın bileziklerin ve incilerin güzelliğine işaret edilir:
Hiç şüphesiz Allah, iman edenleri ve salih amellerde bulunanları altından ırmaklar akan cennetlere sokar, orada altından bileziklerle ve incilerle süslenirler; oradaki elbiseleri ipek(ten)tir. (Hac Suresi, 23)
YÜZÜGÜLER, Allah’ın sunduğu tüm bu güzelliklere karşılık insanın yapacağı tek şey, O’na gereği gibi şükredebilmek ve Allah’ın istediği gibi bir yaşam sürmektir. İnsan, bunun karşılığında cennetle mükafatlandırılacak ve sonsuza kadar tükenmeyecek nimetlere ve güzelliklere kavuşacaktır. Aksi takdirde ise, dünyada kendisine sunulan bu imkanlardan belki geçici bir süre yararlanacak ama bu yararlanma ona, yaptıklarından hesaba çekileceği hesap gününde hiçbir fayda sağlamayacaktır. Ve sonsuza kadar kalmak üzere, tek bir güzelliğin bile yer almadığı cehennemi hak edeceğini söyledi.
YÜZÜGÜLER, İnsanı “en güzel surette” yaratan Allah, ona estetikten zevk almayı da öğretmiştir. Canlıların içinde, “güzel” kavramının farkında olan tek varlık insandır. İnsan, hem güzel olan şeyleri sever, hem de kendi yaptığı şeylerde estetik bir yön olması isteğiyle hareket edip kendisi de güzel şeyler ortaya çıkarmaya çalışır.Kuran’ın işaretleriyle, estetik, güzellik ve inceliğe dair pek çok detay müminler arasında da teşvik edilmiştir. Allah bir ayetinde, “kulları için çıkardığı ziynet ve temiz rızıklar” için “… dünya hayatında iman edenler içindir, kıyamet günü ise yalnızca onlarındır…”diye haber vermiştir. (Araf Suresi, 32)
YÜZÜGÜLER, Kur’an’da adı geçen Ad kavmine ait İrem şehri görkemli mimarisi ve yüksek sütunlarının ihtişamıyla dikkat çekmiştir. Kuran’da anlatılan bu kıssa “yüksek sütunların” güzelliğine ve gösterişine yönelik bir anlam da içermektedir.. (Yasin Suresi, 55-56)Adn cennetleri; kapılar onlara açılmıştır. İçinde yaslanıp-dayanmışlardır… (Sad Suresi, 50-51)
YÜZÜGÜLER,Kur'ân-ı Kerim, hakiki sanatkâr Yüce Allah'ın kelâmı olması hasebiyle en büyük sanat eseridir. Kur'an'ın mûcize olmasının en önemli göstergesi, onun fesâhat ve belâğatı, yani edebî üstünlüğüdür. Allah Güzeldir; Her Yaptığı ve Yarattığı da Güzeldir: Allah'ın isim-sıfatlarından biri "muhsin" (güzel yapıp eden)dir. Allah muhsin olduğu için her yarattığını güzel yaratmıştır. O, insanı da güzel, hatta en güzel biçimde yaratmıştır dedi.
İsmet YÜZÜGÜLER Müslüman Sanatçı ile Diğer Sanatçıların farkını şu şekilde sıralayarak konuşmasını bitirdi.
a. Batı sanatçısı Allah'la mücâdele içindedir. Sanat da onun "yarattığı"dır. Buna karşılık müslüman sanatçıda en küçük çapta bile olsa Allah ile bir çatışma yoktur. Hatta o, sanatı ibâdet olarak görmek zorundadır. Batılılar Allah'ın yarattığını taklit için insan vücutlarını kaslarıyla birlikte çizmiş veya heykellerini yapmışlarken; müslümanın sanatında insan vücuduna hemen hiç rastlanmaz.
b. Müslüman sanatçı, güzelliği yaratma iddiâ ve cür'etinde değil; güzeli keşfetme görevindedir.
c. O kural, disiplin, ölçü tanımayan değil; haram-helâl hudutlarına ve kendi fıtratına uyan, ritme, âhenge, ölçüye, birliğe, sonsuzluğa ulaşmak isteyen bir anlayış içindedir.
d. O, nefsinin hevâ ve fantezilerinden ziyâde, mutlak güzelliğin peşinde koşar.
e. Ne sanatı, ne kendini putlaştırır. Sanatı amaç olarak görüp ona Allah'ı karıştırmayarak putlaştırmaktan sakındığı gibi, sanatçı olarak kendini de putlaştırmaya götüren her şeyden kaçıp "ben"ini gizler.
f. Sadece duyularıyla ve hisleriyle değil; kalbî ve rûhî tüm özellikleriyle de güzele yaklaşır, gözünün yanında basîreti ile, Allah'ın nûruyla bakar.
g. Değişen şeylerin ardındaki değişmeyeni arayıp yakalamaya çalışır.
h. Gayri müslim sanatçı Allah'ı, tabiatı, yaratıkları taklit etmeye, -hâşâ- Allah gibi yaratmaya kalkışma cür'etini gösterir, bunun için benzetme metoduyla eserini ortaya koyarken; müslüman sanatçı taklitçi değildir. Allah'ın yarattığına benzetmeye kalkmaz eserini. O, eşya ve hâdiseleri yansıtma metoduyla idrâk eder. Onun için batıdaki heykel ve figüratif resme karşılık, müslüman sanatçı minyatüre sığınır.
i. Müslüman sanatçı için tabiat, batıdaki gibi bir dış görünüşten ibâret değildir. Dış görünüşten ziyâde iç görünüştür, derinliktir tabiat. Rûhî hâletin yansımasıdır. O, gözünü dış dünyadan fazla içe doğru açmıştır. Hâdise ve eşyaları aynen değil; insanda bıraktığı intibâlara göre ele alır.
j. Batıdaki arayıp bulamamanın getirdiği çırpınış ve isyanların yerine; huzur, sükûnet, olgunluk ve ritm vardır.
Program soruların cevaplandırılmasıyla sona erdi.