Nurettin Şirin konuşmasında, Halepçe'de patlaya bomba ile Cenin'de, Şatila'da patlayan bombaların aynı olduğunu, patlatanların zalim olduğunu, ölenlerin mazlumlar olduğunu dile getirdi. Bu anlamda tarihten örnekler vererek zalimlerin her zaman zulümden yana mazlumu ezdiğini anlattı. Şirin, Tarihte Musa'ya karşı Firavunun, İbrahim'e karşı Nemrut'un olduğunu söyledi. Hz. Peygamberin karşısında Ebu Cehillerin olduğunu belirterek günümüzde de İslama karşı İsrail, Amerika, İngiltere ve işbirlikçilerinin mücadele ettiğini anlattı. Şirin bu tür katliamlara yeterince sahip çıkılmadığını, geçmişten örnekler vererek anlattı. Mazlum kim olursa olsun müslümanın mazlumu savunma mecburiyeti olduğunu, bunun adil şahitlik için yapılması gerektiğinin altını çizdi. Şirin Kerbela'ya değinerek, meselenin tarihi bir masal olmadığını, bugün zulüm altında kalan her yerin bir Kerbela olduğunu ve mücadeleyi sürdürenlerin Hüseyin ve Abbaslar olduğunu söyledi. Şirin, bu olayların her müslümana bir görev yüklediğini belirterek, Ya bizler Abbas olacağız ya Hüseyin başka bir alternatifimiz yok. Bu davayı ileri götürmek gibi bir sorumluluğumuz var, bizler bunu yapmazsak Yezid'in taraftarı oluruz. Dedi. Halepçe'yi, Cenin'i, Şatilla'yı aynı davanın adamları yapmıştır diyen Şirin, Nasıl tarihte İbrahimler, Musa, Hz. Peygamber bu zorbalara karşı mücadele ettiyse bizimde bu mücadelede yer almamız gerektiğini dile getirdi. Konuşmasına yeryüzünde zulme uğrayan mazlumlara ve özgür Kudüs'e kavuşmanın çok yakın bir zamanda olması duasıyla sona erdirildi.