Tatvan Özgür-Der’de İskilipli Atıf Hoca Semineri Yapıldı
Tatvan Özgür-Der’in her Cuma yaptığı Cuma seminerlerinin bun haftaki konuğu Hasköy Özgür-Der Temsilcisi Çelebi Kartal oldu.
Dernek binasında yapılan seminer Kur'an-ı Kerim ve meali ile başladı. Çelebi Kartal genel olarak şu hususlara değindi.
"7 Mart 1925'ten itibaren kurulan İstiklal Mahkemelerinin 1 yıl içinde yaptığı işleri görünce dönemin zorluklarını da göreceğiz. İstiklal Mahkemelerinde 1 yıl içinde bakılan dava sayısı 256, yargılanan sanık sayısı 1669, mahkum edilenlerin sayısı 669, toplamda 3000 yıldan fazla verilen hapis cezaları, idam sayısı 128, sürgün, müebbet kürek v.b cezalar 57. İskilipli Atıf Hocanın hayatını okurken bir şey daha dikkatimizi çekiyor. Tarihi kişilikleri ve alimlerin hayatlarını okurken yaşadıkları dönemin tarihsel ve sosyolojik durumunu tam olarak anlamadan yapacağımız değerlendirme ve eleştiriler kolaycılık olacaktır. Yaşadıkları dönemin zorluklarını ve her şeye rağmen verdikleri bedelleri görmeden yapılacak eleştiriler de adil olmayacaktır.
İskilipli Atıf Hoca'nın hayatını 3 bölümde konuşacağız:
1-Hayatı
2-Siyasi ve İlmi Görüşleri
3-İstiklal Mahkemeleri süreci
Atıf hoca Çorum'un İskilip ilçesi Tophane köyünde dünyaya geldi. Altı aylık iken Öksüz kaldı. Onu dedesi Hasan Kethuda büyüttü. İlk eğitimini buradaki köy imamlarından aldı. 1893'te İstanbul'a gelerek eğitimini burada sürdürdü. 1902 Darul Fünun (İstanbul Üniversitesi) İlahiyat Fakültesine girdi. 1905'te Kabataş Lisesinde Arapça dersleri verdi.
Atıf Hoca, medreseleri çok önemser. Burada yetişecek şahsiyetlerin toplumu dönüştüreceğini ve özüyle buluşturacağını ve kurtuluşun da ancak böyle olacağını düşünmektedir. Bu nedenle medreselerde görev yapan müderrislerin haklarını savunmak amacıyla sendikal faaliyetler yapmıştır. Bu dönemde yaptığı çıkışlarla dönemin Şeyhülislamı ile ters düştü ve 31 Mart vakasında rolü olduğu gerekçesiyle sürgüne gönderildi. Önce Kırım'a sonra Varşova'ya giden Atıf Hoca, meşrutiyetin ilanından 1 hafta önce İstanbul' a döner. Bu dönemde Sebilurreşad ve Beyan'ul-Hak'ta yazılar yazmış ve Mahfel Mecmuaları ve Alemdar gazetesinde de Atıf Hocanın makaleleri yayınlanmıştır.
Çorum, Boğazlayan ve Sungurlu'da 1,5 yıl sürgün hayatından sonra tekrar geri çağrıldı. Mustafa Sabri Efendi, Mustafa Saffet ve Said Nursi ile birlikte "Cemiyeti Müderrisini" kurdular. Mustafa Sabri Şeyhülislam seçilince yerine Atıf hoca geçti. Atıf Hocanın bu dönemde yazdığı eserlerden başlıcaları şunlardır: Miratül İslam, İslam yolu, İslam Çığırı, Din-i İslam'da men-i müskirat, Nazari Şeriatte Kuvve-i Berriye ve Bahriye, Tesettür-ü Şeri, Muayenetü't-Talebe, Medeniyet-i Şeriye, Frenk Mukallitliği ve Şapka.
Eserlerinde genel olarak; Medeniyet, terakki, eğitim, sosyal hayat, İslam nizamı, örtünme, hukuk gibi konuları ele aldı. İttihatçıların "Din-Siyaset" ayırımına karşı çıktı. Cumhuriyet kurucularına karşı ciddi bir karşı duruş sergiledi. Değerlerinden uzaklaştırılmaya çalışılan Anadolu kadının nasıl olması gerektiğine dair vurgular yaptı. Müslümanları yozlaştıran, ahlaksızlaştıran, hilafeti hepten din dışına itmeye çalışan Terakkicilerin uygulamalarına karşı, İslam'ı ve sembollerini koruma kaygısıyla ortaya çıkar. Cemaleddin Afgani'den etkilenmiştir. İşin ehline verilmesini ister. Zulme karşı durma gerekliliğini, emr-i bil maruf neyh-i anil münker konusuna çok önem verir. İslam dünyasının acziyet sebeplerini anlatır. Müslümanların cihad sorumluluğunu da vurgular.
İskilipli Atıf Hoca, İstiklal Mahkemelerince 4 Şubat 1926 da idam edilmiştir. Oysa Frenk Mukallitliği ve Şapka Risalesi'ni, şapka kanunundan 1,5 sene önce yazmıştı. Yunan uçaklarından atılan beyanname ile ilgisi yoktu. Uzun tartışmalar sonucunda cemiyetinin mührünü vurmamış, beyannameye de tekzip amaçlı dönemin Vakit gazetesine bir ilan vermiştir.
Rabbim şahadetini kabul etsin. Bizlere de bu âlimlerimizin izlerini sürerek verdikleri mücadeleleri anlamayı nasip etsin."
Seminer soru-cevap bölümünün ardından çay ikramı ile sona erdi.