Tatvan Özgür-Der Seminerleri Yeni Yerinde
Haftalık seminerlerine devam eden Tatvan Özgür-Der Şubesi, bu haftaki seminerini yeni binasında yaptı.
Bu haftaki semineri Tatvan Özgür-Der yönetim kurul üyesi Sinan KIRANŞAL sundu. Sinan KIRANŞAL "İlk İnsan ve İlk Peygamber Hz.Adem(a.s)" konulu sunumu yaptı. Tatvan Özgür-Der üyelerinin ve davetlilerin katıldığı seminer bereketli geçti.
Sinan KIRANŞAL'ın sunum özeti;
"Kur'an-ı Kerim iniş süreci içinde Mekke dönemi boyunca, anlatım yöntemi olarak kıssayı sürekli kullanmıştır. Kıssaları kullanmaya gerekçe olarak ta peygamberin (as) kalbinin sağlamlaştırılması ve akıl sahibi olan müminlere öğüt ve ibret olması gösterilmiştir.
Bu anlatılan kıssalar içinde Hz. Adem ve yaratılış kıssasının önemli bir yeri vardır. Bu kıssa Bakara, A'raf, Hicr, İsra, Taha ve Sa'd surelerinde değişik açılardan anlatılmıştır. Yine bu kıssanın ana şahsiyetlerini oluşturan insan, melek ve iblis hakkında Kur'an-ı Kerim'in birçok suresinde bilgi bulmak mümkündür.
Allah, Hz. Âdem'i yarattı. Ona, diğer varlıklardan farklı kabiliyetler verdi. Bunlardan biri de Âdem babamızın geniş bir öğrenme kapasitesine sahip oluşu idi. Allah, ona, bütün ilimleri özet halinde öğretti. Eşyanın iç yüzünü, evrenin sırlarını, varlıkların özelliklerini, kendinin isim ve sıfatlarını bildirdi. Yeryüzünün idaresi kendisine verilen biri için bu bilgiler çok gerekli idi. Kur'an-ı Kerim'e Göre Adem (a)
Allahu Teala topraktan bir insan yaratıp ona ruhundan üfleyeceğini meleklerine haber verir. Ve yaratılışı tamamlanınca da meleklerden ona secde etmelerini isteyecektir. Meleklere: 'Ben yeryüzünde bir halife yaratacağım' deyince, melekler: 'Orada bozgunculuk yapacak, kan dökecek birini mi yaratacaksın? Oysa biz seni hamd ile teşbih ediyor ve takdis ediyoruz! dediler.
Allah da: 'Ben sizin bilmediğinizi bilirim' dedi ve Adem'e isimlerin tümünü öğretti. Sonra onları meleklere yöneltip: 'Haydi gerçekten doğrulardansanız şunların isimlerini bana söyleyin' dedi. Melekler buna karşılık olarak: 'Sen yücesin, bizim senin bize öğrettiğinden başka bir bilgimiz yoktur. Yüce ve hakim olan sensin dediler. Allah Adem'e isimleri meleklerin yanında haber vermesini istedi. Adem isimleri haber verince Allah: 'Demedim mi ben göklerin ve yerlerin gaybını bilirim. Sizin açıkladığınızı da, gizlediğinizi de bilirim! dedi.
Bundan sonra Allah meleklere Adem'e secde etmelerini emretti. Meleklerin hepsi secde ettiler. Ancak İblis secde etmedi, büyüklendi, yüz çevirdi ve kafirlerden oldu. Allah: 'Ey İblis, sana ne oluyor da secde etmiyorsun, nedir bu hal? deyince, İblis: 'Ben ondan daha üstünüm. Beni ateşten onu ise topraktan yarattın. Ben hiç o topraktan yarattığına secde eder miyim?' dedi.
Bunun üzerine Allah: 'Çık oradan. Artık sen lanetlendin. Ceza gününe kadar lanetim üzerindedir. Orada büyüklenip durmak sana düşmez, defol artık sen aşağılıklardansın' buyurdu. İblis Allah'tan insanların yeniden diriltilecekleri kıyamet gününe kadar süre istedi. Allah da ona istediği süreyi verdiğini söyledi.
Bu aşamadan sonra İblis kendisine verilen sürede neler yapacağını anlatmaya başladı: 'Beni azdırdığın için ben de onları saptırmak için senin doğru yolunun üzerine pusu kuracağım. Sonra da onların önlerinden, arkalarından, sağlarından ve sollarından onlara sokulacağım. İhlaslı (samimi) kulların hariç onların hepsini senin yolundan ayıracağım. Onun soyunu buyruğum altına alacağım' dedi. Allah İblis'in bu sözlerinin doğru olduğunu ve kendisinin de ancak doğruyu söylediğini belirterek, halis kullara karşı onun hiç bir gücü olmadığını ve "bu yolun korunmasını kendi üzerine aldığını söyler ve İblis'e ancak azgın kimselerin uyacağını ve sonunda onunla ve ona uyanlarla Cehennemi dolduracağını" söyler.
Ve İblis'e şöyle hitap eder: 'Onlardan gücünün yettiğini sesinle (çığlığınla) yerinden oynat, atlıların ve yayalarınla haykırarak yürü, yaygara kopart, mallarında ve evlatlarında onlara ortak ol, onlara vaadlerde bulun -Ancak Şeytan aldatmadan başka bir şey va'detmez-. Gerçekten benim Mü'min kullarım üzerinde senin bir hakimiyetin olamaz. Rabbin vekil olarak yeter.'
Allah ile İblis arasındaki bu konuşmadan sonra Allah Adem'e İblis'in kendisi ve eşi için düşman olduğunu ve kendilerini cennetten çıkarmaya çalışacağını ve eğer cennetten çıkarsa yorulacağını söyler. Ve Allah Adem'e şöyle söyler: 'Sen ve eşin cennette yerleşin, orada dilediğiniz gibi bol bol yiyin için. Burada acıkmak ve açıkta kalmak yoktur. Susamak ve güneşten etkilenmek de yoktur. Yalnız şu ağaca yaklaşmayın. Eğer bu ağaca yaklaşırsanız zalimlerden olursunuz.'
İblis lanetlenip de Adem ve eşi de cennete yerleştirildikten sonra İblis Adem ve eşini cennetten çıkarmak için fırsatlar kollamaya başlar. Ve onlardan çirkin yerlerini kendilerine göstermek için Adem ve eşine fısıldayarak: 'Rabbinizin sizi bu ağaçtan men etmesinin sebebi sadece sizin melek olmanız/yok olmayacak bir hakimiyete sahip olmanız ve ebedi olarak yaşamanıza engel olmak içindir. Yemin ediyorum, tek amacım size öğüt vermek (iyiliğinizi istemektir' dedi. Bunun üzerine Adem ve eşi yasak ağaçtan yediler ve ağaçtan yiyince de çirkin yerleri kendilerine gözüktü. Üstlerini cennet yapraklarıyla örtmeye başladılar.
Böylece İblis onları aldatarak aşağı sarkıttı (onları önceki mevkilerinden indirdi), ayaklarını kaydırdı ve içinde bulundukları cennetten çıkardı. Adem Rabbinin buyruğuna karşı geldi, yolunu şaşırdı. Allah onu azimli bulmadı.
Allah: 'Ben sizi o ağaçtan men etmedim mi? Şeytan sizin için apaçık bir düşmandır demedim mi?' buyurdu. Adem ve eşi: 'Rabbimiz biz kendimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize merhamet etmezsen gerçekten ziyana uğrayanlardan oluruz' dediler. Allah onların hepsine birden seslenerek: 'Birbirinize düşman olarak inin, sizin için yeryüzünde bir süreye kadar kalıp geçinme vardır. Orada yaşayacak, orada ölecek ve yine oradan (diriltilip) çıkarılacaksınız' buyurdu.
Adem Rabbinden birtakım kelimeler aldı. Allah'a tevbe etti. Allah da onun tevbesini kabul etti. Şüphesiz o tevbeyi çok kabul edendir ve çok bağışlayandır (et-Tevvabu'r-Rahim).
Allahu Teala bu kıssanın anlatımını şu ifadelerle bitirir:
Artık benden bir hidayet geldiği zaman kim benim hidayetime tabi olursa o sapmaz ve sıkıntıya düşmez. ANCAK kim de beni anmaktan yüz çevirirse, onun için sıkıntılı bir geçim vardır. Ve kıyamet günü onu kör olarak kaldırırız. O, Allah'ım ben daha önce gören biriyken şimdi niçin beni kör olarak hasrettin deyince, Allah: 'Sana da bizim ayetlerimiz geldiğinde sen onları unutmuş ve görmezlikten gelmiştin. Bu böyledir, bugün de sen böyle unutulursun' buyurur. ''
Hz. Adem Kıssasından Çıkarılabilecek Dersler
1. Bu kıssada üç yaratıktan söz edilmiştir. Bunlar; teslimiyet örneği melekler, kibir, öfke, isyan ve günahta ısrar eden nankörlük örneği İblis ve iyilik ve kötülüğe yönelme hissini içinde barındıran ve iki yöne de gidebilme gücüne sahip olan insan.
2. İnsanın dünyadaki hayatı tesadüfen başlamamıştır. Onu Allah yaratmış ve yaratılışını da belli ölçüler içinde ve kainatın işleyişiyle uyumlu bir şekilde yapmıştır.
3. İnsan kainatta üstün, eşsiz bir varlık olarak yaratılmış, bu eşsiz ve üstün konumuyla uyumlu bir görevle görevlendirilmiştir. Onun dünyadaki sıfatı 'halife'dir.
4. Allah Adem'e isimleri öğreterek eşya hakkında temel bilgiyi vermiştir.
5. İnsan fıtri olarak haya duygusuna sahiptir. Hayasız insanlar fıtratları bozulmuş, insanlıktan uzaklaşmış kimselerdir.
6. Fıtratı bozulmamış insanlar kötülüğü kolay kolay kabul etmezler.
7. İnsan iblisin kendisini kandırmak için daima güzel sözlerle/sıfatlarla geleceğini unutmamalı,
8. İnsanda bulunduğu mevkiden daha üstün konuma geçme arzusu vardır. Bazen insan bunun için haramları da çiğneyebilir.
9. İnsan sapmamak ve sıkıntıya uğramamak için Allah'ın hidayetine tabi' olmalıdır.
10. İnsan hata yapınca/haram sınırını aşınca daima karşısında Allah'ı bulacaktır.
11. İnsanın önünde iki yol vardır; birisi İblisin (itaatten çıkma, nasihat kabul etmeme ve Allah'a karşı isyan yolunda ısrarla devam etme) yolu, diğeri de Adem'in (itaat ve yanıldığı zaman hatasında ısrar etmeyerek dönme, tevbe etme) yolu.
12. Adem ve eşi cennetteyken Allah tarafından denenmiş ve eğilimleri ortaya çıkmıştır. Dünyada da benzer bir imtihan vardır.
13. İnsan İblis'in kendisine düşman olduğunu ve daima kendisinin felaketini istediğini unutmamalıdır.
14. Allah, yasak sınırını aşan Adem ve eşini affetmiş dünya imtihanını günahsız olarak başlatmıştır.
15. İblis ve onun taraftarları ne kadar çalışırlarsa çalışsınlar Allah'ın halis kullarını saptıramayacaklardır. İblis sadece davette bulunacak, sapıklık yolunu tercih edenleri ortaya çıkaracaktır. O ve adamları insanları isyana ve kötülüğe çağırırken ve onlar iyiliklere engel olmaya çalışırlarken, Allah'ın halis (salih) kulları da insanları Allah'ın doğru yoluna çağıracak, İblis ve adamlarının hilelerine karşı insanları uyaracaklardır. Böylece İblis'in yoluna koşanların hiç bir mazeretleri kalmayacaktır.
16. Allah'ın başlangıçta insan için uygun gördüğü yer cennettir. İnsan Allah'ın hidayetine uyar ve hatalarında ısrar etmeyip tevbe yolunu seçerse yine cennete dönecektir. Ancak bu defa kazanarak, yani dünyada iken şeytanın yolunu reddedip onların tüm çabalarını boşa çıkarmanın bir mükafatı olarak cennete girecektir.
17. İblis ve adamlarına karşı mücadele ciddi ve sürekli bir iştir. İnsan sürekli olarak şeytani hilelere karşı uyanık olmalı, onlarla savaşmalı, tuzakları sezmeye ve açığa çıkarmaya çalışmalıdır. Ancak her şeye rağmen tuzağa düşebilir. Tuzağa düşünce de tevbe ederek toparlanmalıdır. İnsan fıtratına uygun davranış, hatalarda ısrar değil, tevbedir.